Bugün bayramın ilk günü!.. Birçok insan heyecan ve mutluluk içinde bu 3 günü yaşamayı arzulayacak...

Bugün bayramın ilk günü!..
Birçok insan heyecan ve mutluluk içinde bu 3 günü yaşamayı arzulayacak...
Geleneklere uymaya çalışanlar,
Geçmiş Bayramları hatırlayanlar,
Aldığı harçlıkları harcayanlar,
Büyükler, neşeli küçükler,
Ziyaretler, el öpmeler, barışan küsler…

***
Aslında bayramın keyfi yaşanacak mı?..
Belki biraz politize olanlar referandumun heyecanını bayrama tercih edecek.
Siyasiler ise, bayramın saflığını 'referandum hırsı' ile kirletecekler.
Zaten bir kısım insan,
Bayramları tatil amaçlı kullanma alışkanlığını edindi.
Bayramlar aile ile birleşme, yakınlarla kucaklaşma olmaktan çıktı!
Yeni bir şey almanın sevinci,
Sevdiklerinizi sevindirmenin coşkusu değil artık!..
Ailede büyükler kalmışsa, ziyaret zoraki oluyor!..
El öpmenin yerini telefon mesajı aldı!..
Velhasıl eski bayramların 'adı' kaldı!
Yine de bu kadar değişime rağmen,
'tadını' biraz da olsa, duymak güzel!..

***
'Evetler' ve 'hayırlar'
Ama “neye evet?”,”niçin hayır?!..”

****
Yapılan son kamuoyu araştırmasında,
Yurttaşların % 55 neyi oyladığını bilmediğini,
% 17'si bildiğini, % 28 de kısmen bildiğini söylemiş.

***
Yani aylardır liderler, meydanlarda yırtınmasına karşın,
Ülkenin geleceğiyle ilgili bilgilendirmeyi başaramamışlar.
26 maddenin tek bir cevapla geçecek olması ayrı bir kandırmaca.
Toplumu aydınlatamayan partiler,
Demokrasi, hak, hukuk ve eşitlik taleplerinde samimi olabilirler mi?
Ya da iyi niyetle sorayım;
Bu kadar yeteneksiz partiler bu ülkeyi yönetebilir mi?..
İçselleştiremedikleri düşüncelerden oluşan çözüm yolları
Toplumla paylaşıldığında sırıtır!..
İnandırıcı olamaz!
Tıpkı şimdiki gibi…

***
Anlayamadığım nokta solcuların referandumda inatla 'iktidarla' birlikte görülmeleri!.
Bir kişi çıkıp da; bu paketle 12 Eylül Anayasası ”nasıl“ değişiyor sorusunu açıklayamadı!..
26 madde ile “darbe anayasası“ kalkıyor mu?..
Peki 16 defa yapılan ve 89 maddenin değişmesi ne oluyor?
Bu pakette demokrasi geliştiren,
Hak ve özgürlükleri artıran,
Eşitliği sağlayan,
Ve Kürt meselesini çözen bir madde göstermek mümkün mü?..

***
Ama şu var...
Yürütme, yasama ve yargı gücünü de elinde tutarak,
Gücü merkezileştiriyor!..
Mutlak iktidarını kuramaya çalışan siyaset,
muhalefeti ve denetleyen tüm unsurları yok ediyor…
Kamu yararı, toplum çıkarları, emek,
Sermaye ve iktidar yandaşlarının çıkarına feda ediliyor.
Kamu düzeni, 'bir sınıfın tahakkümüne' terk ediliyor.
Dışlanan çoğunluğun oylarını alarak,
Azınlık iktidarını sürdüren düzeni koruyan mekanizma kuvvetleniyor.

***
Sağın oynadığı oyun açık!..
'Cehalet ve yoksulluk' üzerine oturan bir strateji.
Aç kalan kul olur,
Cahil kalan yol olur!..

***
Bu durum aklıma,
Cengiz Aytmatov'un 'Gün Uzar Yüzyıl Olur' adlı romanındaki 'mankurt' tiplemesini getiriyor.

***
Özetle:
''Çok eski dönemlerde Kırgızların ve diğer Türk boylarının komşusu olan Juan Juan’lar tutsak aldıkları savaş esirlerinin saçlarını usturayla kazıdıktan sonra kafalarına yaş deve derisinden bir başlık geçirip  çöl sıcağında kurumaya bırakırlarmış.
Sıcakta hızla kuruyan deve derisi tutsağın kafasını mengene gibi sıkar ve kölenin beynini adeta pişirerek çoğu zaman üç beş gün içinde dayanılmaz acılar içinde ölümüne yol açarmış.
Bunlardan ancak çok güçlü olanlar hayatta kalabilir ama onların da  hafızaları tamamen silinirmiş.
Akıl ve mantıktan yoksun, sadece karnını doyuran efendisine itaat eden birer köle haline gelen bu insanlara 'mankurt' denilirmiş!..
Onlar en  ağır işlerde ve en olumsuz şartlarda bile isyan etmeden çalışırlarmış... 'Mankurt' olduktan sonra bunun geri dönüşü de mümkün değilmiş...
Kırgızlar arasında bir ermiş olarak kabul edilen Nayman Ana, tutsak düşüp mankurtlaştırılan oğlunu kurtarmaya çalışırken mankurt oğlu tarafından okla vurulur.
Nayman Ana'nın defnedildiği yer tüm Kırgızlarca kutsal bir ziyaret yeri olarak kabul edilir.
Efsanesi de kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar gelmiştir."
***
Bugün insanlarımızın başına TV’ler, gazeteler, kömür çuvalları ve pirinç kutularıyla modern deve derisi sarıyorlar.
 ***
Devletin tüm olanakları, faydalı olmazsa ceberut gücü devreye sokuluyor.
***
Beyinlerimiz o kadar sıkılmış ki;
Gözleriyle düşünen
Kulaklarıyla karar veren
“çağdaş Mankurtlar“ olduk!..
***
Biliyorum; bayramda bu tip düşünceler pek çekilmiyor!..
Siz yine de biraz düşünün.
Hayırlı bayramlar!..