30 Aralık 2022 tarihinde eski Ülkü Ocakları Başkanı ve akademisyen Sinan Ateş, Ankara’da, bir aracın arkasına saklanmış Eray Özyağcı’nın sokak ortasında silahlı saldırısına uğradı ve götürüldüğü hastanede hayatını kaybetti…

Sinan Ateş Suikastı,14 Mayıs 2023 seçimlerinin en önemli gündem maddesini oluşturdu! Özellikle muhalefet partileri, bu konuyu çok önemseyerek, aydınlanması için mücadele etmelerine karşın başta MHP ve AKP, suikastla ilgili uzunca süre suskunluklarını korudu… Ülkü Ocakları genel başkanlığını yapmış akademisyen Sinan Ateş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çok yakını olmasına rağmen gerek MHP yönetimi gerekse parti örgütü, cinayetin ciddiyetle ele alınmasını istemeyen bir görüntü sergiledi…

Siyasi yetkililer, yargı ve Güvenlik Güçleri konuyla ilgili adeta “üç maymunu” oynadılar… Toplumsal muhalefetin oluşturduğu baskı sonrasında MİT, bu olayla ilgili bir “Araştırma Notu” hazırlayarak Cumhurbaşkanı’na sundu… Gazeteci Tolga Şardan’ın bu bilgiyi kamuya aktarması sonrasında, “Ateş Suikastıyla” yakından ilgilenen muhalefet partileri, seçim sürecinde İktidara “neden bu konuyu çözmüyorsunuz?” baskısını iyice artırdılar!

∗∗∗

Toplumsal zorlamalarla “Ateş Cinayetinin” perde arkası aralandığında şu iddialar ortaya döküldü…

1- “Sinan Ateş’in, Mersin’de yakalanan uyuşturucu kaçakçılığını organize eden, aralarında siyasilerinde bulunduğu çeteleşmeyi, belgeleriyle birlikte MHP yetkilerine rapor ettiği, raporda adı geçenlerin Sinan Ateş’in Ülkü Ocakları Genel Başkanlığından alınması için baskı yaptığı, bu baskılar sonuncunda Ateş’in görevden alındığı iddiaları ortaya çıktı!”

2- Dönemin Mersin Ülkü Ocakları il Başkanı Çağrı Ünel’in Ateş’in görevden alınmasına karşı çıktığı söylendi... Çağrı Ünel’in, Ateş’in hazırladığı rapora katkı sunduğu gerekçesiyle Ülkücü gençler, Ateş yanlısı Eski Mersin Ülkü Ocakları İl Başkanına saldırı düzenlendiler! Yaşanan çatışma sırasında Ünel, kendisine saldıran ülkücü Emrullah Kaplan’ı silahla vurarak öldürdü…

3- Olayı soruşturan Mersin Savcılığı saldırının, sosyal medyada yaşanan bir tartışma yüzünden gerçekleştiğini söyledi…

4- Çağrı Ünel’e iletilen bir mesajda “Mersin’deki ülkücülere kendisine saldırma talimatı verildiği ancak, Gençlerin bunu kabul etmediği” iddiası ortaya çıktı…

Oysa “Yetkililer, Ateş’in görevden alınmasına karşı çıktığı için Ünel’e saldırı düzenlendiğini ve Emrullah Kaplan’ın ölümü üzerine Ateş’e saldırılmış olabileceğini” öne sürdüler…

Yıllar sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca   hazırlanan “Sinan Ateş Cinayeti” iddianamesi, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce nihayet kabul edildi. İddianamede, bilinenin dışında yeni bir bilgi olmadığı gibi, suikastın gerçek nedenlerini gösterecek ve gerçeğe ulaştıracak herhangi bir belgede yoktu… Nitekim Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin hazırlanan iddianame, 22 kişiyi cinayetin azmettiricisi olarak göstermiştir…

Sinan Ateş’i, 22 kişinin birlikte öldürdüğünü tespit eden iddianame; “olayın nedenini, taammüden ve organize olarak nasıl yapıldığını ve  gerçek faillerinin kimler olduğunu” açıklamıyor… Yalnızca; “Tolgahan Demirbaş’ın, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde komiser olarak görev yapan Mustafa Ensar Aykal’dan Sinan Ateş’in adresi, telefonu ve konumu gibi kişisel bilgilerini alarak, saldırıyı gerçekleştiren tetikçi Eray Özyağcı’ye verdiği belirtiyor…

Tetikçi Özyağcı’yı, İstanbul’dan Ankara’ya, Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak isimli iki özel harekât polisinin getirdiği açıklanıyor… Vahim olansa şu:

“Polislerden birinin uyuşturucudan suç kaydı bulunmasıdır!”

∗∗∗

İddianame daha ilk anından itibaren toplumda hayal kırıklığı yarattı. En büyük tepkiyi de Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş gösterdi! Ayşe Ateş, “Olay gerçekleşir gerçekleşmez bu iddianameyi yazıp önümüze koyabilirlerdi. Bir buçuk yıl bekleyip çok basit, adi bir cinayet vakası gibi servis edildi. Asıl faillerin alenen korunup kollandığı çok açık. Kocamı kimin öldürdüğü de katilleri kimlerin koruduğu da gayet net. Ne diyeyim, yazıklar olsun… Bugün değilse yarın ama eninde sonunda hesap verecekler. Buna inanıyorum. Bunun için de elimden gelen her şeyi yapacağıma kimsenin şüphesi olmasın. İnancı, ırkı, ideolojisi ne olursa olsun haksız yere katledilen tüm canlar için mücadeleye devam edeceğim…”

Asıl büyük skandal, Ayşe Ateş’in ifadesine Savcılığın iddianamede yer vermemiş olmasıdır! Ayşe Ateş bu vahim durumu şöyle değerlendiriyor: “Savcılık ifademi unutmuş! Muhtemelen siyasilerin ismi geçtiği için ifadem yok!

Çıplak gözle” Sinan Ateş Suikastının” gelişme sürecine bakılınca, ortalıkta karanlık kalan bir konu olmadığı, azmettirenlerin isimleri haricinde, olayın ana temasının açıkça ortada durduğu görülür… Bu suikastın gerçek nedeni ve faillerinin bulunması, uyuşturucu ve kara para trafiğinin ciddi bir şekilde araştırılmasına bağlıdır. Şayet yargı bağımsız bırakılırsa sonuç, Ateş ailesi ve toplumu rahatlatır… Böylece, “Cumhur İttifakı” zan altından kurtulur! Aksi takdirde Narko-devletin failleri olarak anılır!