Ok yaydan bir kez fırladı mı, onu geri döndürmek de olanaksız oluyor. Bugün Kosova'nın bağımsızlığı konusunda,...

Ok yaydan bir kez fırladı mı, onu geri döndürmek de olanaksız oluyor. Bugün Kosova'nın bağımsızlığı konusunda, ilkesel düzeyde karşı ya da taraftar olsanız da, bir kaçınılmazın gerçekleşmiş olduğunu söylemek mümkün. Kosova'nın bağımsızlığında, daha genel bir saptamayla da Yugoslavya'nın parçalanmasında, en büyük rol ve sorumluluk Sırpların-dır; daha doğrusu, Sırp milliyetçiliğinin.

Milliyetçiliğin, etnik çatışmaların ve bunlardan beslenen "büyükolma" hayallerinin, "Büyük Sırbistan" veya "Büyük Arnavutluk" peşinde koşmanın hemen yanı başımızdaki coğrafyada yaşattığı acılar, sadece eski bir tarihe ait değil, hala taptaze. "Büyük Sırbistan" hayalleri, Kosova'da, Bosna'da ve Yugoslavya'nın pek çok bölgesinde kanlı trajediler yaşatırken, karşı milliyetçilikleri de besledi ve iyice küçülttü Sırbistan'ı.

Sırp milliyetçiliği asıl besin kaynağını yenilgilerde ve acılarda bulur. 1389 Kosova Meydan Muhaberesi'nde yenilmeleri, Sırplar'ın sonraki 500 yılı Osmanlı yönetimi altında geçirmelerine yol açmasına karşın, o yenilgi Sırp milli kimliğinin oluşmasında önemli rol oynamış ve Sırp çocukları, nesiller boyunca, yenilgilerden çıkarılan kahramanlık öyküleriyle, Kosova efsaneleriyle büyümüştür.

Aynı nedenle, son NATO bombardımanı da Miloşeviç'i güçlendirmiş ve neredeyse muhalefetsiz bırakmıştı. Sırplar, kendileri açısından tarihsel ve dinsel önemi çok büyük olan Kosova'nın bağımsızlığını hazmedemeyecek, gözlerini ve ellerini Sırp Ortodox Kilisesi'ne ait en önemli anıtların ve manastırların bulunduğu Kosova'dan kolay kolay çekmeyeceklerdir. Kosova'nın bağımsızlığı, Sırplar açısından Yugoslavya'nın dağılma süreci boyunca aldıkları en önemli darbe ve yenilgi olarak, Sırp milliyetçiliğine pompalanan yeni bir kan da olacak.

Keşke yaşananlardan ders alınabilse! Milliyetçiliğin ve etnik çatışmaların kimseye bir yararı olmadığı, bunun herkesin kaybettiği tehlikeli bir oyun olduğu görülebilse.

İşte, Kıbrıslı Rumlar'ın Denktaş'ı Papado-pulos da milliyetçilik ve çözümsüzlük temelli politikaların sonucu sahneden aşağı itildi. Onun artık Kıbrıs politikasında olmaması çözüm umutlarını besliyor. Etnik milliyetçilik temelli çatışmalar sadece bugünü değil geleceği de yok ederken, el ele verip çözüm gelişti-rebilenler parlak bir geleceğe koşabiliyor.

Küba'yı düşünün bir. Efsane lider, büyük devrimci Fidel Castro'nun yarım yüzyıllık liderliği bıraktığı Küba'yı... Her halde, dostu da düşmanı da kabul eder ki, yalnızca farklı etnik grupların değil, farklı ırkların bir arada yaşadığı Küba, emperyalist dünyanın onca baskısına, kendi vatandaşları arasındaki gıpta edilesi uyum olmasaydı asla karşı koyamazdı. Fi-del'in Kübası için, en kötü şeyleri dileyip söyleyenler bile; yüzde 65'lik beyaz, yüzde ıo'luk siyah, yüzde 25'lik melez (Mulatta/Mestiza) ve yüzde ı'lik Çinli gruplar arasında en küçük bir ayrımcılık hikayesi anlatamadılar.

Şimdi, altı yıldızlı bayrağını dünyanın en yeni bayrağı olarak selamlayan Kosova Arna-vutları'nı çok ciddi bir sınav bekliyor: O altı yıldızın temsil ettiği; Arnavut, Sırp, Türk, Boşnak, Gorani ve Çingeneler'in kendi aralarında nasıl bir ilişki gerçekleştirecekleri.

ABD'den ve bağımsızlığını tanıyan ülkelerden önemli ölçülerde yardım alsa da, Kosova yüksek işsizlik oranı, önemli ekonomik sıkıntıları, ciddi enerji gereksinimi ile boğuşurken epey zorlanacak. Bu türden zorlanmalar, zorluklar, şimdi öylece bayrağa yerleştirilen yıldızları birbirlerine ters bakmaya itecektir.

Kosova, bayrağına koyduğu yıldızları, aralarında ayrımcılık yapmadan, ast-üst ilişkisi kurmadan, eşit ve özgür vatandaşları olarak yaşatmayı isterse, tarihinde buna hizmet edecek veriler bulacaktır. Hitler faşizmine karşı birlikte cepheye koşan, birlikte dövüşüp birlikte ölen ve yan yana gömülen ve sembolleşen adları Kosova'nın cadde ve sokaklarına verilen Sırp delikanlı Bora ile Arnavut delikanlı Ramiz'in yolunu da seçebilirler, Yugoslavya'yı yok eden milliyetçi hayaller peşinde de gidebilirler.

En yeni bayrağı uzun ömürlü kılacak olan birinci yoldur!