Sara Ahmed her şeyden evvel, kadın(lar)ın yükselttiği sese kulak verilmesini istiyor; cinsiyetçiliğe, ayrımcılığa, ırkçılığa ve erkek egemen söyleme karşı geliştirilen isyana dikkat çekiyor. Eşitsizliğe ve haksızlığa direnenlere destek vermenin önemini vurguluyor.

‘Tüm feministler oyunbozandır’
Sara Ahmed

Ali BULUNMAZ 

En sonunda söylenecek şeyi başlangıçta söylemekte fayda var: Sara Ahmed, kaleme aldığı Oyunbozan Feministin El Kitabı’nın başlığındaki “Oyunbozan Feminist” ifadesine ironik bir pencereden baktığımızda ortada bir totoloji olduğunu düşünebiliriz. Çünkü feminizm ve bir feminist zaten kategorik olarak oyunbozandır; erkek egemen kalıpları yıkarak ve oyunu erkeklere göre ya da onların istediği biçimde kurmayarak düzene çomak sokar. Ahmed’in başlıktaki esprisi kitabın ileriki sayfalarında ortaya çıkıyor, dahası yazar bu iki kelimeyi yan yana getirerek anlatımı pekiştiriyor.

Peki, Ahmed Oyunbozan Feministin El Kitabı’nda dünyaya ne anlatıyor? Her şeyden evvel, kadın(lar)ın yükselttiği sese kulak verilmesini istiyor; cinsiyetçiliğe, ayrımcılığa, ırkçılığa ve erkek egemen söyleme karşı geliştirilen isyana dikkat çekiyor. Eşitsizliğe ve haksızlığa direnenlere destek vermenin önemini vurguluyor. Kendi deneyimlerinden ve başkalarının yaşadıklarından hareketle sessizliğe teslim olmamanın yollarını göstermeye uğraşırken bir kültür eleştirisine imza atıyor, fikirler denizine açılıyor, şiir okyanusuna dalıyor ve aktivistlere selam gönderiyor.

OYUNBOZAN FEMİNİSTİN EL KİTABI

Sara Ahmed

Çeviren: Beyza Sumer Aydaş

Minotor Kitap, 2024     

KİŞİSEL ALAN İHLALLERİNİN İFŞASI

Ahmed’in anlattığı hikâyelerin özünde ses çıkarmak ve kabullenmemek; tarihsel hataların, daha doğrusu “özenle” inşa edilmiş erkek egemen düzenin zihinde başlayıp dilde devam eden ve eylemle zirveye ulaşan cinsiyetçilik ve ayrımcılık sarmalının dışında konumlanmak bulunuyor. Bütün bunların aynı zamanda politik ve kültürel bir süreç olduğunu belirten Ahmed; feminist maziyle bağ kurarak bugünü ve geleceği kurtarma yollarını arıyor.

Yazar, kültürel ve ideolojik takıntıların arka planına bakarak “hassas” kişilerin kendileri için hayli sıradan olan nobranlıklarını eleştirip yasaklara ve önyargılara isyan bayrağı açıyor. Bu babta mahrumiyeti kabul etmiyor ve feministin ayarsızlığından yana zar atarken “zararın önemsizleştirilmesinin gücün şişirilmesiyle kol kola girdiğini” gösterip mutluluk ve huzur sanrısına ya da tüketimine karşı çıkıyor. Başka bir deyişle oyunbozan feministin sınır çektiğini ve mecburiyetlere direndiğini söylerken “tüm oyunbozanlar feminist olmasa da tüm feministler oyunbozandır” diyor. Dahası, onun gücünü, karşı çıktığı tarafa benzemezliğinden yani kimseye ayrımcı ve cinsiyetçi davranmayışından, herhangi bir sorunu ifşa etmekten ve bu manada sorun yaratmaktan kaçınmamasından aldığını hatırlatıyor. Kısacası oyunbozan feministin idareci olmadığını, her zaman ve her yerde üstüne gittiği problemden söz ettiğini belirtirken bir not düşüyor: “Cinsiyetçiliğe, homofobiye, transfobiye veya ırkçılığa kamusal alanda karşılık vermek ne kadar zor olursa olsun, özel alanlarda nasıl karşılık vereceğini bilmek çok daha zordur. Oyunbozan  feminist olmak, arkadaşların veya ailen bu tür yorumlarda bulunduğunda bununla nasıl baş edeceğini öğrenmektir. Doğru yol diye bir şey yoktur, sadece farklı başa çıkma biçimleri vardır.”

Günlük yaşamda, okulda, evde, politikada ve daha pek çok yerde, dilin ve zihinlerin cinsiyetçilikle ve ayrımcılıkla kirletildiğini anımsatan Ahmed, oyunbozan feministin savuşturmaların ve şiddetin farkına varıp bir eylem planı geliştirdiğini söylüyor. Oyunbozanlığın, iktidarın türlü aldatmacalarını görmeyi sağladığını, söz için alan açmayı kolaylaştırdığını, ayrıca cinsiyetçi söylem ve eylemlerin normalleştirilmesinin kabul edilmemesi için bir direnç geliştirdiğini vurguluyor. Başka bir deyişle oyunbozanların, kişisel alan ihlallerini ve yabancılaştırmaları ifşa ettiğini söylüyor.

BİR EYLEM İNSANI

Ahmed, oyunbozan feministin kim olduğunu ve ne yapmaya çalıştığını anlatırken hem kendi yaşamından hem de etrafında olup bitenlerden örnekler sunuyor. Diğer bir ifadeyle hikâyelerden yardım alıyor. Bir araya gelişleri ve kopuşları ortaya koyarak sözlerin ve eylemlerin bazen bir başkaldırı bazen bir şiddet doğurduğunu belirtirken yeri geldiğinde feminizme dair yorumları eleştiriyor. Dolayısıyla tanık olmanın, hayır demenin, dayanışmanın, ses vermenin ve eyleme geçmenin hayatta kalmayı sağladığını anımsatıyor.

Oyunbozan feministi bazen bir kültür eleştirmeni bazen bir şair olarak düşünüyor yazar. Kültürel üretimlerdeki ve yaşama yön veren değerlerdeki ayrımcılığı ve cinsiyetçiliği bu pencerelerden bakarak sorguluyor. Toplumsal cinsiyet ve kalıplar da bu sorgulamadan payını alıyor. Böylece oyunbozan feministi, bazıları tarafından hastalık ve sefalet yayan bir virüs olarak sunulan feminizmle ilgili önyargıları boşa düşüren bir eylem insanı şeklinde takdim ediyor. Bu yolda yazarlara, filozoflara ve aktivistlere atıflar yaparak uyumsuzluğun oyunbozan feministin şiarı olması gerektiğini söylüyor.

Ahmed, erkek egemen kanonlarla hesaplaşan oyunbozan feministin filozofluğu için bir not düşüyor: “Başkası hakkında -mesela toplumsal cinsiyetleri hakkında- varsayımda bulunmayı reddederek bir dünyayla bağlarımızı gevşetebiliriz. Bir varsayım aynı zamanda alışkanlıktır. Bir şey alışkanlığa dönüştüğünde, onun hakkında düşünmek zorunda kalmazsınız. (...) Fakat toplumsal varsayımları alışkanlık olarak düşünürsek nasıl doğal, aşikâr, kaçınılmaz görünebildiklerini, düşünmeden yaptığımız için her şeyi nasıl olduğu gibi yaptığımızı öğreniriz. Bir varsayıma karşı çıkmak onun hakkında düşünmemizi, birbirimizle iletişim kurduğumuz her kelimeyi, her ifadeyi, düşünülüp taşınılacak veya kafa yorulacak veya enikonu düşünülecek bir şeye çevirmemizi istemektir. Oyunbozan feminist filozof olmak, üzerinde düşünülmeyeni, gündelik hayatın alışkanlıklarıyla varsayıma veya sanıya dönüştürüleni düşünme kararlılığıdır.”

Ahmed’e göre oyunbozan feministin en önemli yanı, tarih boyunca yeniden üretilen şiddete karşı çıkan bir aktivist olması. Bulunduğu konumu kötüye kullanıp cinsiyetçi ve ayrımcı davrananlara hayır derken gerektiğinde sokağa çıkan, sistemi değiştirmeye çalışan, eşitsizliklerin üstüne giden ve cinsiyeti sadece iki biyolojik oluşuma indirgeyenlere direnen bir kişi bu. Mutluluk yanılsamasına başkaldırarak yanıt vermesi ve şikâyet etmesini engelleyenlere tepki göstermesi de cabası. Kısacası oyunbozan feministi, söylemi ve eylemiyle erkek egemen iktidarları rahatsız edip onlara yanlışlarını gösteren politik bir özne olarak konumlandırıyor yazar.