AYM’nin toplu sözleşme ikramiyesinde ayrımcılık yapılmasına ilişkin kuralı iptal etmesi üzerine Memur-Sen konuyu çarpıtıyor. 22 yıl boyunca kamu görevlilerinin ağır hak kayıpları konusunda suspus olan Memur-Sen, kurduğu tuzak iptal edilince AYM ve CHP’yi suçluyor.

Toplu sözleşme ikramiyesi, gerçekler ve çarpıtmalar: Memur-Sen’in iki yüzü!
AYM kararının ardından CHP Genel Merkezi önünde bir eylem yapan Memur-Sen, ana muhalefet partisini suçladı. (Fotoğraf: Memur-Sen)

Memur-Sen’in dayatması sonucu toplu sözleşmeye ve yasaya giren toplu sözleşme ikramiyesine ilişkin ayrımcı kural Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iptal edildi. AYM, 5 Mart 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2024/12 sayılı kararı ile toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmak için getirilen yüzde iki barajını aşan kamu görevlileri sendikalarına üye olma zorunluluğunu anayasal yönden objektif ve makul bir temele dayanmadığı ve sendika hakkı bağlamında eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı için iptal etti.

Memur-Sen’in çarpıtmasının aksine AYM toplu sözleşme ikramiyesini iptal etmedi. Bu ikramiyeden yararlanmak için yüzde iki barajını aşan kamu görevlileri sendikalarına üye olma zorunluluğunu iptal etti. Ancak AYM kararıyla “yüzde iki” ifadesinin yer aldığı fıkra tümüyle iptal edildiği için ortaya bir boşluk çıktı ve yeni yasal düzenleme yapılıncaya kadar kamu görevlileri 345 TL toplu sözleşme ikramiyesinden yoksun kaldı. Sendika üyesi kamu görevlileri Memur-Sen’in ısrarı sonucu oluşan bu durum nedeniyle yaklaşık 345 TL az alacaklar. AYM bu ayrımcı kuralı ezici bir çoğunlukla iptal etti. Toplantıya katılan 13 üyeden 12 üye hükmün iptali yönünde oy kullandı.

Memur-Sen konuyu çarpıtarak “AYM sendika üyesi memurlara ödenen toplu sözleşme ikramiyesini iptal etti” demektedir. Memur-Sen sorumlusu olduğu bu durumdan demagoji ile kurtulamaz! Memur-Sen sorumlusu olduğu bu rezaletin faturasını CHP ve AYM’ye çıkarmak istiyor. Nitekim Memur-Sen 8 Mart günü CHP Genel merkezi önünde bir protesto eylemi yaptı.

22 yıl boyunca siyasi iktidara dönük tek ciddi eylem yapmayan, bir kere bile AKP Genel Merkezi önünde eylem yapma cesareti olmayan, memurların çok daha büyük hak kayıpları konusunda hükümeti eleştirmekten ödü kopan, yetkili ama etkisiz konfederasyon Memur-Sen, ayrımcı bir yasa hükmü AYM tarafından iptal edildi diye ana muhalefet partisi CHP'yi protesto ediyor. 345 TL için kıyameti koparıyor.

Etsin elbette. Protesto anayasal haktır. Hükümeti protesto eden sendikalara sık sık uygulanan şiddet Memur-Sen'e uygulanmadı. Uygulanmasın elbette! Özgürce istediklerini protesto etsinler. Ama biraz sendikacılık öğrenseler fena olmaz! Dünyanın her yerinde sendikalar hükümeti protesto eder, hükümetten talepte bulunur!

20 YILLIK UTANÇ ÖYKÜSÜ!

Toplu sözleşme ikramiyesinin yaklaşık 20 yıllık ibretlik bir öyküsü var. 20 yıl boyunca sık sık yazdığım bu ibretlik süreci özetlemek istiyorum ki Memur-Sen’in iki yüzü ve açgözlülüğü ile devlet kesesinden sendikacılığın ibretlik öyküsü iyi anlaşılsın.

Toplu sözleşme ikramiyesinin başlangıcı meşhur 5 YTL “sendika ödeneği” ile 2005 yılına dayanıyor. Memurların toplu sözleşme değil hükümet ile “toplu görüşme” yaptığı bu yıllarda bu görüşmeler sonunda bir “mutabakat metni” imzalanırdı. Daha sonra bu mutabakat metni hükümlerini hükümet kendi yetkisindeyse uygulayabilir veya yasama organına götürür yasalaşmasını sağlayabilirdi.

Kamu-Sen ve Memur-Sen’in mutabık olduğu ve KESK’in muhalefet şerhi koyduğu 29 Ağustos 2005 tarihli toplu görüşme mutabakat metni ile “Sendika üyesi olan personele sendika aidatlarından kaynaklanan kayıplarını telafi amacıyla aylık 5 YTL ilave ödeme yapılmasını sağlayacak düzenlemeye gidilmesi” kabul edildi. Daha sonra bu hüküm 21.03.2006’da kabul edilen 5473 sayılı kanun ile 375 sayılı KHK’nin ek 4. maddesi olarak düzenlendi: “Kamu görevlileri sendikasına üye olup, kendisinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine, anılan kesintinin yapıldığı her ay için 5 YTL tutarında sendika ödeneği verilir.”

Sendika aidatının devlet tarafından ödenmesi anlamına gelen bu hüküm Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 20. maddesine aykırıydı. Yasaya göre “Sendika ve konfederasyonlar kamu makamlarından maddi yardım kabul edemez, siyasi partilerden maddi yardım alamaz ve onlara maddi yardımda bulunamazlar.”

5 YTL sendika aidatı desteği üzerine 1 Eylül 2005 tarihinde BirGün’de yazdığım “Devlet Kesesinden Sendikacılık” başlıklı yazımda “Böyle bir uygulama sendikacılıkla hiçbir şekilde bağdaşmaz. Sendikaların olmazsa olmaz özelliklerinden biri işverenlerden bağımsız olmalarıdır. İşverenden maddi yardım alan sendika, sendika değildir. Kamu sendikalarının işvereni de devlettir. Bu düzenleme sendikaların devlet dairesi haline getirilmesi yönünde atılmış bir adımdır. Bu yöntemin arka planında üye sayısını şişirip kolay yetki alma zihniyeti yatıyor. Ama bu yöntemle alınan yetkilerle oturulacak masalarda toplu pazarlık yapılamaz, olsa olsa ‘kayıkçı dövüşü’ yapılır” demiştim.

İşveren ve güdümlü sendika işbirliğiyle tipik bir sarı sendikacılık operasyonu söz konusuydu. Amaç sendika aidatının devlet kesesinden ödenmesiydi. Böylece hükümete yakın sendikalara havadan üyelikler gelecekti. Nitekim öyle de oldu. Aidatların devletin ödediği memurlar hükümetçe “makbul” kabul edilen sendikalara üye oldular. 2002’de 42 bin üyesi olan Memur-Sen 22 yılda 1 milyondan fazla üyeye ulaştı.

Çok geçmeden “5 YTL”  meselesinin KESK’i bertaraf etmek için tezgâhlandığı ortaya çıktı. Gazeteci Emin Pazarcı 3 Eylül 2005 tarihli Tercüman gazetesinde “5 YTL’nin gücü” başlıklı yazısında gizli pazarlıkları gün ışığına çıkardı. Devlet kesesinden sendika aidatı operasyonunun asıl amacının KESK’i bertaraf etmek olduğu netleşti. Dönemin Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız AKP yöneticileri ile görüşerek Memur-Sen’in pasif kaldığını KESK ile mücadele etmek için kendilerine destek verilmesini istedi. 5 YTL desteği böyle bir tezgah sonucu başladı. Emin Pazarcı’nın yazısının tamamını 8 Eylül 2005’te BirGün’de yazdığım “Güdümlü Sendikacılığın Belgesi” başlıklı yazımda aktardım. Bu yazıları okumak isteyenler AKP'nin 20 Yılında Emeğin Halleri-Despotik Emek Rejimi Üstüne Yazılar (2002-2022) kitabımın 406, 407 ve 415. sayfalarına şu bağlantıdan ulaşabilirler: https://tinyurl.com/29867g9h

Ancak bu düzenleme hukuksuzdu ve sendikaların bağımsızlığını ortadan kaldırır nitelikteydi. Konu CHP grup başkanvekilleri Kemal Anadol, Kemal Kılıçdaroğlu ile 113 milletvekili tarafından AYM’ye taşındı. Nitekim AYM 10 Kasım 2009’da Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/92 sayılı kararıyla 5 YTL’lik sendika aidatların devlet tarafından ödenmesini sendika özgürlüğüne aykırı bularak oybirliği ile iptal etti. İptal kararı veren AYM’nin Başkanı Haşim Kılıç’tı.

Ancak AYM’nin bu iptal kararına rağmen “devlet kesesinden sendikacılık” ısrarı sürdü ve bu düzenleme adı değiştirilerek ve hülle yoluyla “toplu sözleşme ikramiyesi” adı altında tekrar uygulanmaya başlandı. Sendika aidatlarına ilişkin devlet desteği bu kez 375 sayılı KHK’nin ek 4. maddesine “toplu sözleşme ikramiyesi” adıyla kondu. Amaç sendikalara üye olan kamu görevlilerinin aidatlarının devlet tarafından karşılanmasıydı. Böylece yandaş sendikalar kolaylıkla üye yapabilecekti.

İKRAMİYEDE AYRIMCILIK ISRARI

Ancak Memur-Sen için aidatların devlet tarafından ödenmesi yeterli değildi. Yetkili sendikanın kendileri olduğu ve dolayısıyla diğer kamu görevlilerinin toplu sözleşmeden yararlanmak için Memur-Sen üyesi sendikalara dayanışma aidatı ödemesini istiyorlardı. Memur-Sen’in bu aç gözlüğü sonuç vermedi ve dayanışma aidatı kabul edilmedi. Ancak bunun yerine başka bir uyanıklık yaptılar. Toplu sözleşme ikramiyesinin sadece belli bir üye oranına sahip sendikalara ödenmesi için harekete geçtiler.

2022-2023 yıllarına kapsayan 6. dönem toplu sözleşmesine toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmak için ilgili hizmet kolunda çalışan kamu görevlilerinin en az yüzde birini üye yapmış olan kamu görevlileri sendikalarına üye olma koşulu getirildi. Ancak toplu sözleşmenin bu ayrımcı koşulu Danıştay 12. Dairesi tarafından 11 Ocak 2022 tarihinde durduruldu. Mahkeme’nin bu kararıyla sendika üyesi tüm kamu çalışanları yasal hakları olan toplu sözleşme ikramiyesi almalarının yolu açtı.

Danıştay kararında şöyle deniyordu: “Sendikalar arasında ayrıma yol açılması, açıkça sendikal özgürlüğe bir müdahale oluşturarak sendikaların kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesini önleyici şekilde üye kaybına sebebiyet verecek nitelik taşıdığı gibi, aynı hizmet kolunda çalışıp aynı işi yapan sendika üyesi kamu görevlileri arasında, sadece farklı sendikalara üye olmaları nedeniyle eşitsizlik yaratması itibarıyla çalışma barışını da olumsuz yönde etkileyeceğinden, dava konusu düzenlemede mevzuata ve hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”

Ancak Danıştay’ın bu kararına rağmen ayrımcılıkta inat edildi. Memur-Sen’in ısrarıyla Hükümet tekrar harekete geçti ve 28 Aralık 2022 ve 7429 sayılı kanun ile 375 sayılı KHK’nin ek 4. maddesi yeniden değiştirildi ve ayrımcılık tekrar yasalaştı. Bu kez toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmak için daha ağır bir koşul getirildi. Danıştay’ın hukuksuz bulduğu yüzde bir barajı yüzde ikiye çıkarıldı: “Kamu görevlileri sendikasının kurulu olduğu hizmet kolunda sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az yüzde ikisini sendika üyesi kaydeden kamu görevlileri sendikalarına üye olup aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine (…) toplu sözleşmeyle belirlenen tutarda toplu sözleşme ikramiyesi ödenir.” Adeta Danıştay kararı ile dalga geçildi.

GÖSTERMELİK DEĞİL GERÇEK VE EŞİT İKRAMİYE

İşte AYM bu hukuksuz düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Bu düzenleme yapıldığında eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve iptal edileceğini yazmıştım. Bu nedenle AYM’nin iptal kararı sürpriz olmadı. Bu düzenlemenin iptal edileceği belliydi.

Bu ayrımcı kuralın sonucu olarak yüzde ikiden az üyeye sahip sendikalara üye olan onbinlerce kamu görevlisi 345 TL ikramiyeden mahrum kalıyordu. Memur-Sen üyesi az sendikalara tuzak kurmuştu. Şimdi o tuzağa bütün memurlar düşmüş oldu. Görüldüğü gibi Memur-Sen ısrarı ve açgözlülüğü sonucu ortaya çıkan ayrımcılık sona ermiş oldu. Kamu görevlilerinin ve emeklilerin çok daha büyük hak kayıpları karşısında hükümete karşı eylem yapamayan Memur-Sen şimdi 345 TL için demagoji yapıyor ve CHP ile AYM’yi hedef tahtasına koyuyor. Bunun seçim öncesi siyasi bir manipülasyon olduğu açıktır. Memur-Sen iki yüzlü davranıyor!

AYM’nin iptal kararı bir fırsat yarattı. Şimdi sendika üyesi tüm kamu görevlilerinin toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmasının yolu açıldı. TBMM derhal AYM kararına uygun biçimde sendikalara üye tüm kamu görevlileri için ayrımsız bir yasal düzenleme yapmalıdır. Öte yandan göstermelik toplu sözleşme ikramiyesini gerçek bir ikramiyeye dönüştürmelidir. Toplu sözleşme ikramiyesi şu haliyle sendika aidatının karşılığıdır ve cüzi bir miktardır. Kamu görevlilerine de kamu işçileri gibi gerçek bir ikramiye ödenmesi gerekir. Bilindiği gibi bütün kamu işçileri “ilave tediye” adı altında iki aylık ücretleri tutarında ikramiye alır ve toplu iş sözleşmeleriyle bu dörde çıkar. Devletin, kamu işçisi statüsünde çalışanlara verdiği ikramiyeyi memur statüsünde çalışanlara vermemesi düşünülemez. Sendika aidatını karşılamaya dönük ve ayrımcılık yaratan göstermelik toplu sözleşme ikramiyesi yerine gerçek bir ikramiye bütün kamu görevlilerinin hakkıdır.

TBMM derhal toplanarak AYM’nin iptal ettiği düzenlemenin yerine sendika üyesi bütün kamu görevlilerinin yararlanacağı gerçek bir toplu sözleşme ikramiyesi düzenlemesini kabul etmelidir.

Not: Memur-Sen’in iki yüzüne önümüzdeki yazılarda da devam edeceğim ve kamu görevlileri ile onların emeklilerinin büyük kayıpları üzerinde duracağım.