Tarih 31 Mart 2024. Türkiye, yerel yöneticilerini belirmemek için sandık başına gitti. Demokrasinin gerektirdiği üzere seçme ve seçilme Anayasal bir hak. Hele ki bizim gibi sokakta protesto hakkı kısıtlanmış ülkelerde sandık, yurttaşın neredeyse kendini ifade edebildiği tek araç. Ortaya sandık konuyor mu konuyor. Halka tercihi soruluyor mu soruluyor. Milli irade her şeyin üzerinde deniyor mu deniyor. Bunlar, demokratik siyasetin olmazsa olmazı mı, evet. Peki, ama ya demokratik yollarla iktidara gelip de otoriterleşmiş, baskıcı ve yasakçı tutumunu günbegün artırmış, güçler dengesini bozmuş, devlet kurumlarında tek bir sesi hâkim kılmış bir rejim altında seçime gidiliyorsa? İşte o zaman oya ve sandıklara sahip çıkma gerekliliği doğuyor. Olası hilelere karşı, sayımdan zarfların teslimine kadar adeta bir savaşçı modunda beklemek zorunda kalıyorsunuz. Günün sonunda insan, oyunu kullanıp telaşsızca evine gidebileceği bir düzene de ancak bu şekilde, mücadele ede ede ulaşabiliyor. 

***

Seçim günü ekranlarımıza çok sayıda usulsüzlük haberi düştü. Mükerrer ve toplu oy kullanımı yapıldığına dair ihbarlar geldi, usulsüzlüklere itiraz eden sandık görevlilerine yönelik şiddet uygulandığı bildirildi. Diyarbakır’da muhtar adayları arasında çıkan kavgayı ayırmak isteyen DEM partili sandık görevlisi Emin Çelik silahla vurularak öldürüldü. Olayı haberleştirmek isteyen gazeteciler saldırıya uğradı. Doğudaki pek çok ilde, asker ve polislerden oluşan kalabalık gruplara toplu oy kullandırıldığı görüntülendi. İçlerinden bir tanesi vardı ki, 31 Mart günü meydana gelen bütün usulsüzlüklerin adeta simgesi haline geldi. 

***

Şırnak’ta bir ilkokul. Önünde, DEM Parti milletvekillerinin de açıklamış olduğu gibi, şehir dışından oy kullanması için kente getirilmiş asker ve polislerden oluşan uzunca bir kuyruk var. Görüntüler seçim günü sosyal medyada defalarca paylaşıldı. Ancak İletişim Başkanlığı’ndan ‘taşımalı’ seçmen videolarını yalanlayan bir açıklama geldi. Süleyman Salğucak, okul önünde sıra bekleyen asker ve polislere tepki gösteren Şırnaklılardan biri. Düşünün ki, İzmir’in bir ilçesinde oy kullanmak üzere gittiğiniz okulda yörenizden yakınınızdan olmayan, sıra sıra dizilmiş, yabancı, onlarca erkek görüyorsunuz. Merak etmez misiniz, sormaz mısınız, kimsiniz, kimlerdensiniz, nereden geldiniz diye? İşte Şırnaklı Salğucak da öyle yapmış. Kamera kayıtta, sesi duyuluyor. “Konuş” diyor sıradakilere, “Konuş, sen nerelisin?”  “Onlara da yazık” diyor sonra, “Halkın parasıyla onlarca otobüsle askerleri buraya zorla getirdiler.” 

*** 

Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, Süleyman Salğucak hakkında, seçim kanununa muhalefet ve seçmenin oy kullanmasını engelleme iddiasıyla soruşturma başlattı. Düşünün Konya’da, Antalya’da, Trabzon’da yaşayan bir yurttaşsınız, oy kullanacağınız okulun elli metre aşağısında, plakası şehrinize ait olmayan bir otobüsten inen ve tek sıra halinde yürüyen onlarca erkek görüyorsunuz. Okulun kapısından oy kullanmak üzere birer birer içeri giriyorlar. Küfretmiyorsunuz, hakaret etmiyorsunuz, fiziksel bir saldırıda bulunmuyorsunuz. Sadece yüksek sesle soruyorsunuz, “Konuş, sen nerelisin?” Kimse cevap vermiyor. Ama bu kez ifadeye çağrılıp soru sorulan siz oluyorsunuz. Talimat aldınız mı? Sizinle birlikte orada kimler vardı? 

***

Sandığı, demokrasinin ‘kutsalı’ saymadan önce yapılması gereken çok önemli bir şey var; bu ülke topraklarında yaşayan ve eşit haklara sahip olan herkesin, Anayasa’da açıkça belirtildiği gibi seçme ve seçilme hakkını kullanırken kendini güvende hissetmesi. Soruşturmayı, ‘taşındığı’ iddia edilen bir otobüs dolusu asker ve polisi oraya kimin, nasıl ve neden getirmiş olabileceğini öğrenmek amacıyla değil de kameralar önünde duruma tepki gösteren Salğucak’ın sözlerine yönelik başlatmanın kimseye güven veren bir yanı yok. Seçim, nasıl ki halkın taleplerini iletebilmesi için demokratik siyasetin en önemli ifade araçlarından birisiyse, seçim sürecinin güven içinde tamamlanabilmesini sağlamak da yönetiminin demokratik olup olmadığının en önemli göstergesi. Öyle Şırnak’ta başka İzmir’de başka işletilemez. Eksik demokrasi, hiç demokrasidir.