Şunun şurası herkesin o “1 tek oy”unu kullanmasına 20 gün kaldı. Gördüklerim çok, ama hâlâ ne olabileceğine dair bir öngörüm yok.

Gördüğüm çok şeyden birincisi şu: Hemen hiç kimsede, parti profesyonelleri hariç, seçim heyecanı, sandıktan şu çıkacak da memlekette bu değişecek heyecanı yok. O nedenle, bırakın etrafını etkilemeye dönük bir çabayı ve bir siyasal kampanyanın gönüllü parçası olmayı, önemli bir kesimin kendi “1 tek oy”ları konusunda bile kafası karışık.

Adayın kimliği ve nitelikleri yerelde önemli bir etken, bundan kuşku yok. Belirledikleri adaylar partilerin alacağı oyu etkileyecek, kesin.

Ancak, belki bininci tekrar olacak ama bu seçimin yerel seçim olmanın epey ötesinde bir anlamı var. Bir miktar siyasal bilinç taşıyanlar da o “anlam”dan hareketle kullanacaklar “1 tek oy”larını.

Geçen hafta Edremit’te Alevi Güç Birliği Derneği ve CHP’nin kimi mahalle temsilcilerinin yerel basın önünde yaptığı toplantı ve açıklamalar, bu “1 tek oy” konusunda tekrar düşünmeme yol açtı.

Edremit, 200 bine yaklaşan nüfusuyla il olacak ilçeler arasında sayılan, belediye başkanı CHP’li, dışarıdan ciddi göç almış, Kaz Dağları’nın eteklerinde ve Körfez’de yer alan bir ilçe. Alevi yurttaşların nüfus içinde önemli bir payı var ve son derece de örgütlüler. Çok büyük potansiyeli olan Edremit, aklı rantta olanların da gözdesi!

Basın önünde yapılan toplantıda, kendilerini “halkçı, Cumhuriyet değerlerine bağlı, devrimci ve özgür düşünceli CHP’liler” olarak tanımlayan Alevi Güç Birliği Derneği yöneticileri; konunun kesinlikle Alevilik-Sünnilik meselesi olmadığı, itirazlarının temelinde “liyakat” yattığı, Kurultay sürecinde söylenen ve değişim denildiğinde kendilerini de heyecanlandıran şeylerin yapılmadığı, endişe ve itirazlarının temelinde belediye başkanı ve belediye meclisi adaylarının belirlenmesinde yörelerinin ranta açılmasına hizmet edilecek isimlerin öne çıkması olduğunu söylüyorlar.

Ve sonuç; “Balıkesir’de partimizin adayı Ahmet Akın’a oy verecek ama Edremit’te CHP’li belediye başkanı ve belediye meclisi adaylarına oy vermeyeceğiz!

Edremit bu haliyle hem yerelde adayın etkisinin hem de “1 tek oy”un farklı kimlikler etrafında bir araya gelerek gücünü “birçok oy” düzeyine taşıyabileceğinin örneği. Tam da bu noktada, seçimin yerelin ötesindeki anlamı açısından ağırlığı artıyor.

İster “1 tek oy”ları olsun, ister “birçok”, muhalefettekilerin o oyu seçimin yerelin ötesindeki anlamını düşünmeden kullanma lüksü yok!

Kullanılacak olan “1 tek oy” bile olsa, onu nasıl kullandığınızın ya da kullanmamanızın, ülkeyi laik demokratik cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırarak her adımda biraz daha pekiştirilen otoriter tek adam rejimine etkisi düşünülmeli. Bunu, muhalefetteki her bir partinin kendine dair hesaplarının da önüne koyması gerekiyor.

Sonra, o “1 tek oy”un nasıl kullanılırsa hukukun işlediği, laikliğin güvenceye alındığı, kadınların sokaklarında özgürce dolaşabildiği, kimsenin etnik kimliği ya da inancından ötürü ayrımcılığa uğramadığı bir ülke yaratılmasına katkı sunacağı düşünülmeli. 

Buraya kadar birlikte yürüyeceğimiz çok farklı kesimler, çok geniş bir topluluk var. Benim “1 tek oy”umun hesabı içindeyse Selçuk Candansayar’ın dün dediği gibi, eşitlikçi, özgürlükçü, dayanışmacı bir hayatı inşa etmek üzere yelkenleri “distopya günlerinden ütopyaya kırmak” da var!

Benim “1 tek oy”um “1 tek oy işte…” denilerek atılmayacak. Gideceği yere karar verirken, hem neyin otoriter tek adam rejimini geriletip umudu büyüteceğini dikkate alacak hem de neyin bizi “bir başka dünya düşü”müze bir adım daha yaklaştıracağını!