Lafı eyip bükmeye gerek yok.

Lafı eyip bükmeye gerek yok. İran parlak geçmişine rağmen bugün medeniyet sınırlarını geri çevirmeye uğraşan bir rejim tarafından idare ediliyor.

Adının aksine gittikçe bir düzen şakşakçısı olmaya devam eden Radikal gazetesinde ki patron dilleri ne derlerse desinler bugünün İran'ın anda sendikacı, kadın, eşcinsel veya rejim muhalifi olmak sadece yaşam sınırlarının kısıtlandığı değil aynı zamanda da hayati tehlike arz eden bir varoluş!

Sendikalar ve sendikacılar üzerinde hiçbir demokratik düzende kabul edilemez baskıların olduğu, kadınların baba, koca, ağabey, mollalar zoru ile kapandırılıp; polis zoru ile denetlendiği, muhalefetin sadece İran sınırları dışında yapılabildiği bu ülkede üç görgü şahidi bulunabilirse şeriat kanunları bahane edilerek eşcinseller idam edilmekteler.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Perviz Davudi, Dünya Ekonomik Forumu vesilesi ile Türkiye'deyken onunla görüşen, röportaj yapan basın mensupları acaba kendisine sordular mı: Kuran'ın neresinde eşcinsel ilişkiye giren insanların asılması emrediliyor? İran idam cezasını ne zaman kaldırmayı düşünüyor?

Dünya'nın başka birçok büyük şehirlerinde olduğu gibi İstanbul, Kayseri dâhil Türkiye'nin birçok şehri İran'dan kaçan mültecilerle dolup taşarken bu ne acayipliktir ki İran'ı tenkit edenler, "...Türkiye'yi ABD-İsra-il cephesine çekmeye gayret eden ABD politikalarının destekçileri..." diye adlandırıla-biliyorlar. Gazeteci geçinenler "Davudi'nin dostane(!) mesajlarını" iletmeyi kendilerine iş edineceklerine Türkiye'de ki çarpık mülteci kanun ve kuralları nedeni ile eziyet çeken bu binlerce İran mağduru insanın mesajlarını bizlere aktarsalar daha insani bir iş yapmış olmazlar mı?

Dünyada insanların cinsellikleri nedeni ile devlet eliyle katledilmeleri uygun görülen 9 ülke var. Maalesef bunların hepsi de Müslüman ülkeler.

İran, Suudi Arabistan'la birlikte bu ülkelerin başını çekiyor.

Köşesinde utanmadan "Ben dış siyasete güç dengeleri, rekabetler, vs. perspektifinden değil, insani-ahlaki perspektiften bakmayı tercih eden biriyim" diye yazan Nuray Mert hangi insanlıktan, hangi ahlâktan bahsediyor?

Kemalist ve sosyalist söyleme alternatif üreteceğim diye universal etik kurallarını da mı inkâr edeceğiz?