Newrozla ilgili perçok şarkı vardır. Ama genelde “Newroz hat, bixêr hat!” denir. Yani, “Newroz geldi, hoş geldi!” Fakat bu sefer de hoş gelmedi, kanlı geldi...

Newrozla ilgili perçok şarkı vardır. Ama genelde “Newroz hat, bixêr hat!” denir. Yani, “Newroz geldi, hoş geldi!” Fakat bu sefer de hoş gelmedi, kanlı geldi, yani “bixwin hat!” Filler tepişirken, olan çimenlere olurmuş. “Filler sevişirken” de denilir çoğunlukla. Ortalıkta hatırı sayılır bir sevişme olmadığı kesin. Bir sevişme olsaydı, çimen de “boşver, takılsınlar” derdi. Bir tepişme var ve ortalık bu tepişmeyle inlerken, yine olan buralara, Kürt şehirlerine oluyor. Kurşunlar sıkılıyor, milletvekilleri dövülüyor, hayasızca çağrılar yapılıyor panzerlerden.

Bütün bu olup bitenlere girmeden evvel, Ergenekon Operasyonuna değinelim. AKP’ye açılan kapatma cezası, bu partinin bir biçimde kendini yenileyerek yeniden oyları toplayacağına katkı sunacağı halde, “Türkiye mozaiği” diye paklanan savcının neye hacet böyle bir dosya hazırladığı, kafa karıştırıyor. Kapatma davası, her şeyin yirmi yıl sonra açığa çıktığı bu ülkede, bugün için yorum yapılacaksa eğer, AKP’nin “demokratlığını” sorgulatma ve algılama manasında bir işe yarar gibi görünüyor. Davanın açılmasından bir gün öncesine kadar “Ben DTP’lileri kabul etmem. PKK’yı terörist ilan etsinler, öyle kabul ederim” diye delikanlı duruşlar sergileyen, “seçilmişlik” denilen o pek kutlu-kutsal ifadeyi kendinden münferit bilen ve demokrasi denilen kavramı ise alabildiğine elastikileştirip, kabinece ip atlama oyunu haline getiren AKP, şimdi telaşa düşüp, fikir özgürlüklerinden bahsetsin bakalım…
AKP’ye dava açılmış olması, beni sadece “demokrasilere yakışmaz” kısmıyla alakadar ediyor. Mevzu Kürtler olduğunda, sağcısı, solcusu, liberaliyle birlikte mükemmel bir bütünlük sergileyen bu partilerin, böyle oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi sızlanması, ruhumu sarsmıyor.

Varsın böyle kapatma davasına karşı Ergenekon operasyonu sürsün. Kapışmalar belki bu yanıyla işe yarar. Yılların darbecileri, pırpırlı paşaları ile çocukluğumuz kadar geride kalan İlhan Selçuk, Doğu Perinçek solculuğu, “vatan uğruna” bir araya gelip, sırtlarını da orduya yaslayarak memleketi kurtarma telaşına düşmüşlerse, varsın onlar da unuttukları nemli koğuşlarla, bulaşık suyuna benzer cezaevi yemekleri ile yeniden buluşsunlar. Demokrasi dediği şeyi elindeki oyuncak bilen AKP ile eli kamçılı sanal solcular kapışsınlar bakalım. Bu gidişat hayırlı değil mi? Ülke kaosa mı sürükleniyor? Kaos denir, hangi huzur ayrıca…

İşte şimdi buralara dönelim. Huzur denilen şeyin yıllardır rafa kalktığı bu coğrafyada kim telaşa düşecek ki? Her yıl Newroz dendiğinde illa ki birilerinin öldüğü, kan dökülerek bayram kutlanan bu kentlerde, ülkenin içerisine gireceği hangi kaostan bahsedebiliriz? Darbe mi? Memleketin her tarafı askeri zaten. Diyarbakır’da Newroz kutlanırken F-16’lar sorti üstüne sorti yaptı kalabalığın tepesinde. Pek şirin Kanal D muhabiri de “askerler de Newroz gösterisi yaptı” diye sundu. Gösteri! Hani derler ya, ya dayak yememişsin, ya da sayı saymayı bilmiyorsun! Bir aklı selim sormuyor, bir F-16’tının havalanması kaç paradır abi? Şırnak’ta sarı-kırmızı-yeşil bayrakları diksin askerler, atış talimi yapsınlar, yok efendim “polise taş atan PKK yanlılarından biri hayatını kaybetti” haberleri. Bir Allah’ın kulu sormasın, ne oldu da hayatını kaybetti? Nasıl bir öfkedir ki gencecik birini hedef alıp kafasından vurasın, yaşlı kadınların ağzının üstüne tekme atasın? Aman efendim 85 yaşındaki İlhan Selçuk nasıl olmuş da gözaltına alınmış, yeri yurdu belliymiş de niye gece evi basılmış? Gecelerce evi basılıp öldürülen devrimciler peki? Boş laflar... Hümanizm, demokrasi, düşünce özgürlüğü ise dert, bu herkes içindir. Ayrıca İlhan Selçuk zaten barışmıştı işkencecileriyle. Niye dert edelim ki?

Özüyle, bu ülkenin kaosa sürükleneceğinden korkanlar buyursun Şırnak’a, Hakkâri’ye gelsinler. Milletvekilinin ağzının üstüne yumruk atan kıytırık bir çevir kuvvet polisi bu ülkenin demokrasisinin hangi köşesine denk geliyor, görsünler…
Öfkeli bir yazı oldu, huzursuzluk yarattıysam affola… Ama yeter artık! Milyonlarca kişi ayağa kalktı Newroz’da… Kim duydu seslerini? Tık yok! Kan kan kan… Bu kadar mı ucuzdur hayat?