Bazı gazetelerin manşeti böyleydi dün. Lanet olsun... Başka ne söylenebilir ki böyle bir olaydan sonra. Bir zamanlar genç Cumhuriyetin en gözde merkezi olan, öğrenciliğimizde altında randevular verdiğimiz Zafer Anıtı'yla işaretlenmiş Ulus...

Bazı gazetelerin manşeti böyleydi dün. Lanet olsun... Başka ne söylenebilir ki böyle bir olaydan sonra. Bir zamanlar genç Cumhuriyetin en gözde merkezi olan, öğrenciliğimizde altında randevular verdiğimiz Zafer Anıtı'yla işaretlenmiş Ulus... Son 20-25 yıldır, daha çok kente çevre kasabalardan gelenlerin, alt ve orta alt sınıftan Ankaralılar'ın alışveriş merkezi olan Ulus... O Ulus'ta, tam da o hayata tutunmaya çalışan insanların akın ettiği Anafartalar Çarşısı... Çarşı girişinde bir otobüs durağı... Durakta otobüs bekleyen memurlar, işçiler... Ulus'ta çalışıp, mesai bitimi Ankara'nın daha yoksul kentlerindeki evlerine ulaşma telaşına düşmüş insanlar... İşte onların aralarında patlayan bir miktar A-3. O bir miktarıyla, simitçi, tezgâhtar ve memur 6 canı alan ve 100 canı yaralayan, binlerce hatta yüzbinlerce canı yakan bir bomba...

Bize düşen yine o klişe söz: "Kim yapmış olursa olsun" insanlık dışı, iğrenç bir terör saldırısı bu. Birleşmiş ve de birleşememiş milletler bir türlü anlaşamasa da terörün tanımı üzerinde, sivillere yönelik her türlü şiddet terördür. Taksim'in göbeğindeki canlı bomba da, Mavi Çarşı'daki molotof kokteyli de, Ana-fartalar'daki A-3 de hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği birer vahşet ve terör olaylarıdır.

Bir klişe daha: Bu tür terör olayları karşısında yapılabilecek en büyük hata, aklı duygulara ve tepkilere esir etmektir. Sağduyuyu yitirmektir. Özellikle de bir seçim sürecine girilmiş ve zaten bin bir sorunla boğuşulurken, milyonlar da bir süredir sokaklara dökülmüşken, akıl ve sağduyu dışında bir şeyin bize yön vermesine izin vermek bu iğrenç saldırıdan daha korkunç sonuçlara yol açabilir.

Dün Zafer Anıtı altında isimleri kontrol edilerek polis nezaretinde dükkânlarına gitmek için toplanan Anafartarlar esnafı sessiz bir kızgınlık içindeydi. Saldırıdan kimin sorumlu olduğu konusunda resmi bir açıklama yapılmamasına ve eylemi üstlenen de olmamasına karşın çoğu çoktan PKK'yı mahkûm etmişti kafasında. Dükkânların kırık camlarına asılan bayraklar da bu algılamanın bir işaretiydi.

PKK ateşkese son mu verdi? Sitelerinde K. Irak'ta KDP merkezine yapılan saldırı sonrasında "Yarın benzer bombaların bir tepki olarak Ankara'nın kalbinde patlaması hiç de şaşırtmamalı" yazıldı mı? Youtube'da "PKK propagandacısı biri" benzer şeyler söyledi mi? Bilmiyorum. Çok merak da etmiyorum. Benim daha önemsediğim, Anafartalar esnafından başlayarak çok geniş bir kesimin bu saldırıyı PKK'ya mal etmiş olması. Başlı başına bu algılamanın bile, bir arada yaşama koşullarını tahrip edici birşey olduğunu biliyorum.

Bu yüzden, en güçlü ve en samimi "Lanet olsun" sesinin Kürt kimliğiyle siyaset yapanlardan gelmesini önemli buluyorum. Herkesin bu tür eylemleri aynı samimiyetle lanetleme-sinin demokratik siyaset zemininin önkoşulu olduğunu vurgulamak istiyorum.

Ulus'ta patlayan bombanın ardından, tam da seçim sürecinde, Kuzey Irak'a ve oradaki PKK varlığına karşı bir operasyonun zorunluluğuna işaret edenlerin eli güçlenecektir.

Bomba, Türkiye'yi Kuzey Irak'a "çekecek" ya da "itecek" bir eylem olarak da görünüyor, seçim sürecinde hemen tüm partilerin söylem ve politikalarını etkileyecek bir eylem olarak da!

Bu tür saldırılardan sonra, "güvenlik kaygısı" kaçınılmaz olarak öne çıkar ve bütün toplumu sarar. Endişe içindeki kitleler, hayatlarına dair pek çok haktan vazgeçme pahasına güvenlik talep etmeye başlarlar. Güvenlik talebi, demokrasi talebinin önüne geçer. 11 Eylül sonrası, işte tam da bu halin, Dünya'yı nasıl bir cehenneme dönüştürdüğünün tanıklarıyız hepimiz.

Ulus'u bombalayanların yenilgisi; bir an önce şoku atlatıp normalleşmemize, aklı ve sağduyuyu öne çıkarmamıza, güvenliğe dayalı politika ve söylemlerin demokrasi aleyhine yaygınlaşıp siyasi partilere ve ülkeye hâkim olmasına izin vermememize bağlı.

Güvenlik ve demokrasi dengesine boş verip, hak ve özgürlükler pahasına bir güvenlik arayışına girdiğimizde, bilmek gerek ki, güvenlik de eskiyi kat be kat aratacak kadar uzaklaşacaktır bizden!