Bir moda var. Çocuklara ad koyarken anne-baba isimlerinden heceleri birleştirmek. Anlamsız bazı isimlerin bu modayla üretildiğini yeni öğrendim. Bugünlerde, özellikle Batılılar'ın ne olduğunu anlayamadıkları şeyler yaşanıyor Türkiye'de. Bizim siyasiler...

Bir moda var. Çocuklara ad koyarken anne-baba isimlerinden heceleri birleştirmek. Anlamsız bazı isimlerin bu modayla üretildiğini yeni öğrendim.

Bugünlerde, özellikle Batılılar'ın ne olduğunu anlayamadıkları şeyler yaşanıyor Türkiye'de. Bizim siyasiler, ağız birliğiyle "üzgünüm" diye değerlendiriyorlar manzarayı. Bazıları, dışa vurdukları bu "üzgünüm" ifadesinin peşinden, içlerinden "yersen" de diyorlar mı, merak ediyorum.

O bazıları, hem de demokrat ve solcular, bal gibi "muhtıra" olduğunu bildikleri bir şey karşısında, "bildiri canım, bildiri" diye geveleyip duruyorlar. Oysa, insanda balık hafızası bile olsa, öyle bildirilerden sonra memleketin neler yaşadığını anımsar ve gak guk etmeden karşı çıkar siyaset dışı müdahalelere.

Cumhurbaşkanlığı süreci başladığından beri, "bu iş bitti, sosyalistler seçimlere baksın" deyip durdum. Artık seçim en fazla 2 aylık bir uzaklıkta. "Bu iş bitti" dedim, çünkü o süreci sosyalistlerin fazla topa girebileceği bir oyun olarak görmedim. Bana da hukuken pek doğru gelmese de, Anayasa Mahkemesi'nin kararı, AKP'de dahil olmak üzere Ankara'daki herkese "oh" dedirtirken, seçim de önümüze geldi. Ancak, 12 Eylül'ün diktiği deli gömleğini bir türlü yırtamayan Türkiye, şimdi bir süre daha o gömlek içinde debelenip duracak. Bu kez, de yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar Çankaya'da "laik çevrelerin" tüylerini diken diken eden Arınç mı, Sezer mi oturacak diye tartışacak.

Solun bu topa da girmesine gerek yok; "Baydoğan demokrasisine karşı olduğunu ve "tam demokrasi" istediğini anlatmak için derhal yollara düşmeli. "Baydoğan demokrasisine karşı nasıl bir demokrasi, nasıl bir Türkiye özlediğini anlatıp, halkın elle tutabileceği bir siyasal seçenek olabilmek için neyi varsa koymalı ortaya.

Ben, Baykal ve Erdoğan'ın, şimdi kendilerinin de "üzülerek" izledikleri düzene "Baydoğan demokrasisi" diyorum.

Bu "Baydoğan demokrasisi"nin bir ucunda, Hrant Dink'in öldürüleceğini kulak zarını yırlamasına bağıran "istihbarat raporlarına" boş veren iktidarın, "1 Mayıs'ta provokasyon olacak" diyen raporları ciddiye alıp İstanbul'u cehenneme çevirmesi var. 0 aynı uçta, "Hadi öyleyse cumhurbaşkanını halk seçsin" diyen demokrasi kabadayılığının, yüzde 10 barajını "demokratik" bulması var. 0 uçta, "muhtıra süpriz oldu" diyen, ama "istikrar için bir süre daha yüzde 10" isteyen Gül'ün, sürprizi yapanın o "yüzde 10 istikrarı" olduğunu görmeyişi var. Taksim'de canlı yayın araçlarını zapt edip fiilen sansür uygulamak var.

Diğer uçta da, "seçim de seçim" diyen Baykal'ın aynı yüzde ıo'u içine sindirmesi... "Manşetlere müdahale ediliyor, böyle demokrasi olur mu?" diye kükrerken, Nokta operasyonu konusundaki suskunluğu var. AKP'nin ayak üstü yaptığı cumhurbaşkanını halk seçsin önerisine, "yarı padişahlık sistemine mi geçeceğiz" diye karşı çıkarken, parti içi bir tam padişahlık sistemi sürdürmek var. AKP'ye muhalefeti türbana muhalefetle sınırlayıp toplumsal sorunlara boş vererek, ülkeyi germek ve belki 2 ay sonraki seçimde AKP'nin daha fazla oyla gelmesine giden yolun taşlarını döşemek var. "Birleşin" çağrılarına, "birlikten yanayım ama benim kucağımda olursa" diyen, onca "dokunulmazlıklar kaldırılsın" çağrısından sonra, Cem Uzan'a kendi listelerini açma hazırlığı var.

Bu "Baydoğan demokrasisini isteyenler, alsın hayrını görsün. Türkiye bundan çok daha iyilerine layık. Seçim dönemleri kulakların siyasete en açık olduğu dönemlerdir.

Şimdi, o açık kulaklara; bu memleketin, asker vesayeti altında olmayan, özgürlüklerin sonuna kadar ve korkusuzca kullanılabildiği, zenginliklerimizin içeride ve dışarıda birtakım çevrelere peşkeş çekilmediği, herkesin işinin ve aşının olduğu, dindarın da dinsizin de kendini rahat hissettiği, Kürt'ün Türk'ü Türk'ün Kürdü kucakladığı, farklılıklarımızın gökkuşağı uyumuyla bir araya geldiği bir demokrasiyi hak ettiğini haykırma zamanıdır.

Memleketi "Baydoğan demokrasisine mahkûm etmemek gerek.