Alışkanlık insanı beter ediyor. Her şeye anında alışıyoruz, önceleri biraz şaşırıyoruz, sonra geçiyor...

Alışkanlık insanı beter ediyor.

Her şeye anında alışıyoruz, önceleri biraz şaşırıyoruz, sonra geçiyor.

Dünyanın bir başka ülkesinde 10 yılda yaşanabilecek gelişmeler için Türkiye’ye bir hafta yetiyor.

Bu yüzden “tarih yazmak” kavramı bile değişti. Bizim ülkede oynan bir futbol maçı sırasında 90 dakika içinde sayısız kere tarih yazılabiliyor.

Herkes tarih yazarı oldu, kalemini alan tarihini yazıyor. Geçen gün bizim evin bulunduğu semtteki lise öğrencileri “tarih yazdık” diye yerlerinde zıplıyorlardı:

-Not cimrisi öğretmenden bütün sınıf 5 ve üzerinde not almışlar!

Bu “tarih yazmanın” en sevimli haliydi…

•••

Geçen hafta Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önüne bir teftiş kurulu raporu konuldu.

Hrant Dink cinayeti davasında,  aralarında Trabzon Emniyet Müdürü, İl Jandarma Alay Komutanı ve İstanbul Emniyet Müdürü’nün de bulunduğu pek çok devlet memurunu sorumlu tutan rapor, bu kişilerin yargılanması gerektiğini belirtiyordu.

Ama Başbakan izin verirse!?

Cinayete çanak tutan, örgütleyen, yönlendirenlerin yargılanması için izin ancak monarşilerde olabilir, yani krallık, prenslik, padişahlık, sultanlık, emirlik vb gibi sistemlerle yönetilen devletlerin normal işleyişleri içinde kabul edilebilir. (Avrupa’daki monarşileri bunun dışında tutmak gerekiyor. Örneğin İspanya Kralı, demokrasi konusunda bizim seçimli liderlere fark atar.)

Tayyip Erdoğan’ın önündeki dosya bir insanlık ayıbı olarak bekliyor.

Ama bu geçen haftanın konusuydu.

Hep birlikte ayaklandık.

Sonra gönül rahatlığıyla yerimize oturduk.

Palabıyık da aynı rehavet ve pişkinlikle görevine devam ediyor. Sumen altında 19 cinayet ihbarı biriktiren bir kişinin o kentin güvenliğinden sorumlu en üst makam koltuğunda oturması normal mi?

Burası Türkiye ise yanıtı koskocaman bir “evet” olabiliyor.

•••

Ülkede “laikliğin kalesi” olmakla övünen Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul’da kara çarşaflı kadınları partiye üye olarak kaydetti.

Gelişmeyi CHP çarşafa dolandı diye de yorumlayabilirsiniz, kendi kalesine gol attı diye de…  Her iki şekilde de “normal” kabul edileceğini bilmemiz gerekiyor.

Çünkü ülkemizde her şey normaldir.

CHP lideri Deniz Baykal, siyasi karşıtı Tayyip Erdoğan’ın (türbanı savunmakla) kadınların başını örterek ülkeye şeriat getireceğini savunuyor. Bunu da sırf oy uğruna yaptığını söylüyor. Siyasi nutuklarını şöyle bağlıyor:

-AKP dini siyasete alet ediyor!

Güzel…

Peki siz kara çarşaflı CHP imajıyla ne yapıyorsunuz?

Laikliği savunuyoruz, biraz da seçimlere hazırlanıyoruz.

Olur mu?

Olur.

Burası Türkiye, bizde her şey normaldir.

Futbol maçında tarih yazılır, emniyet müdürü korumakla yükümlü olduğu masum insanları cinayetlere kurban eder, Cumhuriyet’i kuran parti çarşafa girerek, laikliği savunur.

Bütün bunları okurken içimizden “normal duygular” geçsin yeterlidir:

-Normalistan günlüğüne bir sayfa daha eklendi!