Çağdaş sanat günümüzde politik dilin, karşı ya da yana duruşun kamusal alanda varlık göstermesini sağlayan önemli bir mecradır....

Çağdaş sanat günümüzde politik dilin, karşı ya da yana duruşun kamusal alanda varlık göstermesini sağlayan önemli bir mecradır.
Arkadaşımız Hrant Dink’in katlinden sonra ülkenin ama özellikle kentin bitmeyen haklı tepkisi uzun soluklu bir performans olarak algılanabilir. İki buçuk yıldır yapılan her hamle “Sivil İtaatsiz” bir seyri simgeler. Bir zamanlar Hrant’ında yaşadığı bu kentin bireyleri, caddelerde ve sokaklarda haykırırlar. Adaletin tecellisi için çağrıda bulunurlar. “İktidar hayatı hedef aldığında hayat iktidara direniş olur” diyordu Gilles Deleuze. Geçtiğimiz günlerde İstiklâl Caddesi’nde oluşturulan insan zincirine katılanlar, mahkeme kapısında toplanıp gözlemleyenler… Coğrafyamızın alışık olmadığı, kararlıkla sürdürülen sivil itaatsiz günler…
Sivil itaatsizliği bir form olarak almamak gerek. Siyaseti devlet odaklı  siyaset alanından taşırtan, temsili politikaları reddeden, bir yapı veya zümre tarafından temsil edilmeyi beklemeden kendi eylemini bulunduğu yerde koymaya başlayan insanları hedefler sivil itaatsizlik.
Josef Beuys’un “Parti diktatoryası böyle aşılır” yazılı 1971 tarihli plastik torbasını düşünüyorum. Bu torba ayrıca Beuys'un “Dolaysız Demokrasi Bürosu”ndan gelen politik bilgilendirme malzemesi ile bir çentiği olan keçe bir levha içeriyordu. Beuys bu plastik torbaları, ancak keçe levhalar olmadan, bir yıl sonraki “Süpürge Atma” adlı aksiyonunda da kullanmıştı. Bu eylem 1 Mayıs 1971'de Batı Berlin'deki Karl Marx Meydanı'nda uygulandı. Bu, Berlin'in daha çok küçük burjuvaların yaşadığı bir bölgesinde yer alan, çok büyük olmayan taş döşeli meydan o gün, otonom sol grupların bir mitingine ve resmi olarak Mayıs Bayramı'nı kutlayan Sendikalar Birliği'nin karşı mitingine sahne olmuştu.
Mitingcilerin meydanı terk etmesinin ardından Beuys tümüyle sembolik olarak gördüğü temizleme eylemine başladı. Bir yandan protesto gösterisinde bulunan öğrencilerle yakınlık kurma arayışı içindeyken, diğer yandan da aynı anda protestoculara “ne istiyorsunuz ve nasıl gerçekleştirmek istiyorsunuz?” diye bağırarak oradan uzaklaşmıştı. Bu aksiyonda politik bir temizleme - dolayısıyla bir arındırma süreci söz konusuydu.
İnsan zincirini oluşturduğumuz o gün Beuys’un bakışı ile kendi itaatsiz halimizi düşündüm. Direniş sürüyordu. Oysa bu coğrafyada hoş karşılanmayan bir sözcüktü direniş.
Bir kuşağı  işkence tezgâhlarından geçiren askeri darbe bu sözcüğü yeni kuşakların kafasından da silememişti. Bir sonraki sivil itaatsiz eylem için sözleşiyorduk. Yıllardır süren bir başka davanın tecellisi için ses verecektik.
Gün oldu devran döndü, şimdi adalet peşinde koşanlar ve ben de, “darbeci general yargılansın” diyorum!   
Sivil itaatsizlik çağrısı önemlidir çünkü herkese seslenen bir erklenme çağrısıdır, hem kendi kendini erklendirme hem de yanındakini erklendirme. Amaçlar araçları yıkamaz, temizlemez, ahlaka dayanan karşı çıkış bağımsızca örgütlenir. Sivil itaatsizlik sorumluluğa vurgu yapar. Çarkın dişlisi olan her bir bireyin sorumluluğuna…