“Bakan Çelik'ten taşeron işçilere müjde!” (Star), “Bakan Çelik'ten işçiye müjde! (Takvim), “Taşeron çalışana müjde!” (Vatan), “Taşeron yeniden tanımlanacak” (Milliyet), “Taşeron çalışana müjde!” (HaberTürk). Evet yanlış okumadınız. 19.11.2012 tarihli gazeteler aynı tornadan çıkmış (veya aynı merkezden servis edilmiş) gibi taşeron (alt işveren) işçisine müjde haberleriyle doluydu.

Sabah gazetesi ise “Taşerona kadro!”  başlığını kullanmıştı. Sabah’ta ayrıca şu ayrıntı da yer alıyordu: “Ücret, izin, mesai, kıdem gibi konularda haksızlığa uğrayan taşeron işçilere müjde geliyor. Yeni yasa ile onlar da kadrolu işçilerle aynı haklara kavuşacak” (17.11.2012).

Konunun arka planını bilseniz de bir an tereddüde kapılıyorsunuz. Ne oluyordu? Neyin müjdesiydi bu? Taşeron işçiler kadrolu işçilerle aynı haklara kavuşacaksa taşeron işçilik ortadan mı kalkıyordu? Ne gezer! Mazruf aynı zarf değişiyordu! Kıdem tazminatında sergilenen taktik şimdi taşeronda uygulanıyordu. Bilindiği gibi yıllarca kıdem tazminatının işverene yük olduğunu ve işçilik maliyetlerini artırdığını iddia edip fona devredilmesini savunanlar, bu söylem taraftar bulmayınca vazgeçmiş ve bu kez fonun işçi için nimetlerini sıralamaya başlamıştı. Şimdi aynı perdeleme ve pazarlama tekniği taşeron için sergileniyordu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in çağrısı ile “alt işveren uygulamasında karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri”ni görüşmek üzere 1 Kasım 2012 ve 15 Kasım 2012 tarihinde iki toplantı yapıldı. 15 Kasım’da yapılan toplantının sonuçları kamuoyuna “müjde” olarak yansıtıldı. Değişikliğin özü perdelendi ve taşeron işçilerin ağzına bir parmak bal sürülmek istendi. Ortada müjde yok tersine muvazaa (hile) var.

Taşeron konusunda yapılmak istenen değişikliği bakanlığın kamuoyundan gizli sürdürdüğü hazırlıklara (belgelere) dayanarak Birgün’de daha önce iki kez yazmıştım: “Bakanlıktan ‘Taşeron Cumhuriyeti’ hazırlığı” (19 Nisan 2012) ve “Güvencesizliğin daniskası geliyor” (23 Kasım 2010). Yapılmak istenen değişikliğin özü, şu an İş Yasasının 2. Maddesinde yer alan ve asıl işte taşeron çalıştırılmasını sınırlandıran düzenlemenin kaldırılmasıdır.

Yasa asıl işin bir bölümünde taşeron işçi çalıştırılmasını “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” koşuluna bağlıyor. Bu üç koşul aynı anda yok ise yargı taşeron işçi çalıştırmayı muvazaa (hile) olarak kabul ediyor ve işçi başından itibaren asıl işverenin işçisi sayılıyor. Nitekim bu yönde verilmiş çok sayıda yargı kararı var. En son Dev Sağlık-İş’in Balcalı hastanesinde kazandığı dava bunun örneğidir. İşverenler hem bu kısıtlamadan hem de dava tehdidinden kurtulmak istiyor.

Bakanlığın 15 Kasım toplantısında yaptığı sunuma bakıldığında bu hedefi görmek mümkün. Bakanlık “gizlice” yürüttüğü çalışmaları bu toplantıya sunmamış bunun yerine “asıl işin, alt işverene verilmesi konusunda sosyal tarafların görüşleri doğrultusunda daha açık ve net tanım yapılacaktır” diyerek lafı dolandırmış. Oysa bu cümlenin hedefi açık. Asıl işin alt işverene verilmesinin önündeki yasal kısıtlamalar kaldırılmak isteniyor.

Bakanlık sunumunda ayrıca muvazaa konusunda iş müfettişlerinin tespit yapma yetkisinin kaldırılacağı belirtiliyor. Peki müfettişlerin yetkisi neden kaldırılıyor? Sakın işverenler müfettişlerin tespitlerinden rahatsız olmasın! Dahası var! Mevcut yargı uygulamasında muvazaanın tespiti halinde işçi baştan itibaren asıl işverenin işçisi sayılıyor. Bakanlığın sunumunda muvazaa durumunda taşeron işçiye sadece asıl işverenin emsal işçisinin ücretinin ödeneceği belirtiliyor. Böylece geriye dönük haklar ortadan kalkacak.

Kuşkusuz bu değişikliklerin işçiye şirin gösterilmesi gerekiyor. Bunun için de taşeron işçisine “müjde” veriliyor. Neymiş kadrolu işçi ile aynı haklara sahip olmaları sağlanacakmış! Bu ne büyük bir çarpıtma! Taşeron işçileri asıl işveren işçileri ile aynı haklara sahip, aynı hukuka tabi. Türkiye’de taşeron işçisi için (ücret, izin, çalışma süresi ve kıdem tazminatı vb. konularda) farklı yasa hükümleri yok. Sadece farklı uygulama ve hile var. Bunun nedeni de ucuz ve güvencesiz istihdam rejimidir.  Üstelik bunu kamu da yapmaktadır. Müjde olarak söylenenler yasalarda zaten var. Mesele bunların uygulanmamasında. Çünkü taşeron düzeni zaten iş hukukunun bypass edilmesinden başka bir şey değil.

Kısaca taşeronlaşmada müjde yok, hile var. İşçiler uyanık olun!