Bu zat 1965’lerde FKF’nin öğrenci hareketlerinde belirleyici rol oynadığı dönemlerde her nasılsa FKF’de kısa dönem başkanlık...

Hüseyin Ergün.
Bu zat 1965’lerde FKF’nin öğrenci hareketlerinde belirleyici rol oynadığı dönemlerde her nasılsa FKF’de kısa dönem başkanlık yapmış.
Mücadelenin kızıştığı dönemde ise bölgeyi terk etmiş.
Oldukça da doğal.
Olabilir yani.
1973 yılında İstanbul’da 12 Mart Açık Faşizm döneminin etkileri nispi anlamda ferahlarken, öğrencilerin aralarından şimdi isimlerini dahi anımsayamadığımız ne devrimci(!) önderler çıkmıştı.
Bu kıymeti kendinden menkul zatlar, yeniden sokağa çıkma eğilimindeki tecrübesiz  kitlelerin önüne geçebilmek için birbirleriyle yarış eder, kirli sakalları eskitilmiş parkaları, önemli adam, illegal adam pozlarında etraflarında ilgi toplamayı başarırlardı.
İstanbul Öğrenci Gençliği’nin 1970 sonrası ilk örgütlülüğünde ‘İYÖKD’  bunlardan hatırı sayılır sayıda “militan” piyasada vardı.
Ne zamana kadar?
Faşist saldırıların başladığı, devrimci mücadelenin ivme kazandığı noktada, bu “keskin devrimciler” piyasadan birer birer kayboldu.
Esameleri okunmaz oldu.
Silahsız şehir kovboyları bölgeyi süratle terk etti.
İddia ediyorum, 1960’lı yılların Hüseyin Ergün’ünü de bunlardan farklı değildir.
Ha sol saflarda şehir turu atarken bolca dedikodu, havaya sıkılmış palavra duymuştur.
Sigara dumanının görüş alanını engellediği kantinlerde, devrim kırlardan mı yoksa şehirlerden mi başlayacak tartışmalarına önemli bir teorisyen(!) olarak epey karavana sallamıştır.
Budur Hüseyin Ergün,
Sonra ne yapmış, patron?
Dünya literatürünü altüst eden müthiş saptama, “dünyada emperyalizm tarafından sömürüldüğü için geri kalan hiçbir ülke yoktur.”
Kitleleri sarsan(!) bu tespitin ardından Cem Boyner’in Yeni Demokrasi Hareketi’nde soluğu alan hazret, bu çok önemli partinin gelişimine büyük katkılarda bulunmuş.
YDH, tarihe karışınca muhterem kişi bu kez kendini Soros’un kollarında bulmuş ve Soros’un fonları ile haşır neşir TESEV’in kurucu üyesi olarak sosyal etütler(!) yapmaya başlamıştır.
Yaptığı sosyal etütlerin pratik neticesi olarak kurucu genel başkanının dahi terk ettiği parti SHP’nin genel başkanlığına iltica etmiştir.
Gündeme gelmek için de, ilk iş olarak ülkeye mal olmuş devrimcilere çamur atarak vazifeye başladı.
Aslında ben Hüseyin Ergün’ün bu kendine özgü hayat hikâyesini anlatmaya çalışırken son dönemdeki çıkışının Türkçe altyazısını yazmaya çalıştım.
Bu çıkışın ardında Ufuk Uras ve arkadaşlarının ÖDP’den ayrılmaları, 10 Aralık Hareketi'nin partileşme çabaları, malum Entel-Liboş çevrelerin neoliberal söylemleri ete kemiğe büründürme öngörüsü var.
İşte tam da bu noktada ÖDP Genel Kurulu’ndan çıkan sağlıklı yeni oluşumun, partinin emekçilerinin ve gençliğin önüne bir de bu çevrelerle mücadele görevi düşüyor.