Ankara, bir hafta içinde iki önemli ABD yöneticisini ağırladı. Savunma Bakanlığı müsteşarı Douglas Feith ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice.

Ankara, bir hafta içinde iki önemli ABD yöneticisini ağırladı. Savunma Bakanlığı müsteşarı Douglas Feith ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice.
Bu 'Bağdat fatihleri' Ankara'ya yaptıkları ziyarette ortak bir şikayeti dile getirdiler. Türkiye halkında giderek yaygınlaşmakta olan ABD karşıtlığından dert yanıp, hükümetin 'tedbir' almasını istediler.
BBC World'ün geçenlerde 21 ülkede yaptığı araştırmaya göre, Türkiye halkı yüzde 82'lik bir oranla, Bush'un seçilmesinin dünyayı eskisine göre daha tehlikeli bir yer haline getirdiğini düşünüyor. Yüzde 82'lik oran, stratejik müttefik olduğu düşünülen bir ülkenin halkı açısından 'dehşet verici' bir rakam. Nitekim, ülkemizdeki ABD muhipleri de bu oran karşısında paniklemiş olmalılar ki, bunu halledilmesi gereken bir 'mesele' olarak görüp, yapılması gerekenler üzerine akıl yürütüyorlar. Hatta bunlardan birine göre, "ideolojik saplantılı aşırı solcu ve sağcı çevrelerin" bu meselede payı varmış. Bu zat, yetkilileri "ABD hakkında dezenformasyonu önlemeye" çağırıyor.

İŞKENCE DEĞİL, 'SEVİNÇ KULESİ'
Ne tür bir 'dezenformasyon'dan söz ediliyor acaba? Irak'ta pazar yerleri, düğün evleri bombalanıp masum siviller öldürülmedi de, ideolojik saplantılarımız nedeniyle bize mi öyle geldi?
Ebu Gurayb Hapishanesi'nde üst üste yığılmış çıplak insanlar, işkenceci askerin avukatının iddia ettiği gibi "sevinç kulesi" oluşturmuşlardı da, biz aşırı eğilimlerimiz nedeniyle, durumu insanlık dışı muamele olarak mı algıladık?
Felluce'ye, Guantanamo'ya hiç girmeyelim...
Olay gayet net. Harami gelmiş, komşunuzun evine yerleşmiş, hane halkını sopadan geçiriyor. Yetmiyor, diğer komşulara gözdağı veriyor. Üst katta ikamet etmekte olan size dönüp, "Beni sev, bana sempati göster" diyor.
İnsan düşünmeden edemiyor. Gerek Feith gerekse Rice, Türkiye halkının ABD'ye karşı beslediği alerjinin tedavisi için yetkililerin ne yapmasını bekliyor, acaba?
TRT'de Soğuk Savaş yıllarının modası geçmiş Disney yapımlarını gösterecek halleri yok herhalde... İlkokullarda Amerikan yardımı süttozu da dağıtamazlar.
Üzerinden yeterince süre geçtiği halde, bildiğim kadarıyla, Hollywood'dan bile Irak işgali üzerine, şöyle Amerikan askerinin 'kahramanlığına' dair bir prodüksiyon da çıkmadı.
Hal böyleyken, 'Bağdat fatihlerini' şirin göstermek için bizimkiler ne yapacak?

ONLARIN DA İŞİ ZOR!
Her şeyden önce, Türkiye'yi yönetenlerin kendisi ABD politikalarından mustarip. Her gün, sivil ya da asker yetkililerin ne derin bir hayalkırıklığı içinde, durumu idare etmeye çalıştıklarına tanık oluyoruz.
Kendinizi onların yerine koysanıza... Başınıza çuval geçirilmiş... Kuzey Irak'ta KDP ve KYB'nin her türlü uygulamasına koşulsuz destek verilmiş... Türkmen kardeşleriniz 'potansiyel terörist' muamelesi görüyor. "PKK'ya tedbir" diyorsunuz; açıkca "yapamayız" diyorlar...
Bizimkiler ne diyor? "Türkiye ile ABD ilişkileri köklü ve tarihi bir ittifak ilişkisidir. Çok geniş alanlara yayılmıştır. Öyle bir tek olaydan yola çıkarak bu ilişkinin zarar görmesine izin verilemez vb." İşin komik tarafı, bir çok gazeteci/analist, bu söylemi "sağduyulu devlet adamlığı" falan diye selamlıyor.
Daha bir yıl önce "kırmızı çizgi" dediğin her şey ihlal edilmiş; çaresiz bir 'durumu kurtarma' gayreti sürüp gidiyor. Doğrusu çok merak ediyorum. Tarihi müttefikimizle ilişkimizde, bu aralar onların Ortadoğu'ya yönelik gayrımeşru müdahalelerine lojistik destek talebi dışında, bilmediğimiz hangi boyut var da "aman zarar görmesin" diye hassasiyet gösterelim.
Allahtan, Türkiye halkı durumun farkında da yüzde 82'lik bir haysiyet örneği sergiliyor.