Ne kadar ileriyi görmek istiyorsan o kadar geriye bak...
Son yazılarımla ilgili övgü aldığım kadar da eleştiri alıyorum...
Son yazılarımla ilgili övgü aldığım kadar da eleştiri alıyorum.
Yazılarımı kendi internet sitelerine alan, sosyal paylaşım sitelerinde paylaşan arkadaşlara teşekkür ederken, eleştirilere de bu yazı vesilesi ile yanıt vermek isterim.
Eleştirilerin özü şu şekilde,
“Çok fazla ajitatif yazıyorsun ve devamlı geçmişte dolanıp duruyorsun.”
Doğrudur…
Bu bir eleştiri ise kabul ediyorum.
Evet, ajitatif yazdığım yazılar var, ama ben günlük bir gazetede teorik tahliller yapılmasının bir köşe yazısı anlamında doğru olmadığı kanaatindeyim.
Bu uzun teorik tahlillerin gazetenin eklerinde ya da başka bir köşesinde uzmanlarınca yapılmasını doğru buluyorum.
Genelde kısa, duru ve amacını vurgulu bir şekilde anlatan makalelerin okuyucu ile paylaşıldığında daha rahat okunabilir olduğunu iddi ediyorum.
Birgün okuyucusunun değişik tahlil dosyalarını okurken sıkılmayacağını bilmekle beraber, köşe yazısı formatının bu olmadığını düşünüyorum.
Bir tespitim de şu, ülkede farklı düşünen toplulukların, bireylerin en çok gereksinme duydukları olgu moral ve isteklendirme.
Buna atıf yapan değerlendirmelere, hatta muhataplarını hicveden yazılara bu dönemde gereksinme olduğunu kabul ediyorum.
Önceliklerimi buna ayırmaya dikkat ediyorum.
“Devamlı geçmişte dolanıp durmam” eleştirisini ise, eleştiri olarak kabullenmem mümkün değil.
Malatya Kürecikte köylüler 28 muhtar öncülüğünde NATO füze kalkan üssüne karşı direnmeye davet toplantıları yapıyorlarsa, Sinan Cemgillerin Nurhak dağı destanını hatırlamamak olur mu?
Ya da Ertuğrul Kürkçünün parlamentoya girişini kutlarken “Kızıldereden-Parlamentoya” uzanan mücadeleyi anımsamamak olu mu?
Fındık üreticilerine kim yol gösterecek?
Ya da Ege üzüm-zeytin-tütün üreticilerine?
Onların en iyi yol göstericileri ETÜS “Ege Tütün Üreticileri Sendikası” ve Fatsa, Çamaş, Korgan, Ünye, Aybastı’da tefeciye, alivreciye karşı mücadele eden Fatsa komüncüleri değil mi?
Yazılarımızda geçmişten konu açmak, hatta ajitatif bir şekilde konuyu işlemek günümüzü anlamaya, anlatmaya çok yardımcı olur, kanaatim bu.
Bu minik makaleyi yine başladığım gibi bitirmek istiyorum.
Ne kadar ileriyi görmek istiyorsan, o kadar geriye bak…
Yazılarımı kendi internet sitelerine alan, sosyal paylaşım sitelerinde paylaşan arkadaşlara teşekkür ederken, eleştirilere de bu yazı vesilesi ile yanıt vermek isterim.
Eleştirilerin özü şu şekilde,
“Çok fazla ajitatif yazıyorsun ve devamlı geçmişte dolanıp duruyorsun.”
Doğrudur…
Bu bir eleştiri ise kabul ediyorum.
Evet, ajitatif yazdığım yazılar var, ama ben günlük bir gazetede teorik tahliller yapılmasının bir köşe yazısı anlamında doğru olmadığı kanaatindeyim.
Bu uzun teorik tahlillerin gazetenin eklerinde ya da başka bir köşesinde uzmanlarınca yapılmasını doğru buluyorum.
Genelde kısa, duru ve amacını vurgulu bir şekilde anlatan makalelerin okuyucu ile paylaşıldığında daha rahat okunabilir olduğunu iddi ediyorum.
Birgün okuyucusunun değişik tahlil dosyalarını okurken sıkılmayacağını bilmekle beraber, köşe yazısı formatının bu olmadığını düşünüyorum.
Bir tespitim de şu, ülkede farklı düşünen toplulukların, bireylerin en çok gereksinme duydukları olgu moral ve isteklendirme.
Buna atıf yapan değerlendirmelere, hatta muhataplarını hicveden yazılara bu dönemde gereksinme olduğunu kabul ediyorum.
Önceliklerimi buna ayırmaya dikkat ediyorum.
“Devamlı geçmişte dolanıp durmam” eleştirisini ise, eleştiri olarak kabullenmem mümkün değil.
Malatya Kürecikte köylüler 28 muhtar öncülüğünde NATO füze kalkan üssüne karşı direnmeye davet toplantıları yapıyorlarsa, Sinan Cemgillerin Nurhak dağı destanını hatırlamamak olur mu?
Ya da Ertuğrul Kürkçünün parlamentoya girişini kutlarken “Kızıldereden-Parlamentoya” uzanan mücadeleyi anımsamamak olu mu?
Fındık üreticilerine kim yol gösterecek?
Ya da Ege üzüm-zeytin-tütün üreticilerine?
Onların en iyi yol göstericileri ETÜS “Ege Tütün Üreticileri Sendikası” ve Fatsa, Çamaş, Korgan, Ünye, Aybastı’da tefeciye, alivreciye karşı mücadele eden Fatsa komüncüleri değil mi?
Yazılarımızda geçmişten konu açmak, hatta ajitatif bir şekilde konuyu işlemek günümüzü anlamaya, anlatmaya çok yardımcı olur, kanaatim bu.
Bu minik makaleyi yine başladığım gibi bitirmek istiyorum.
Ne kadar ileriyi görmek istiyorsan, o kadar geriye bak…