Performansı etkileyen faktörler dedik; yaklaşık yedi hafta sürdü. Az bir süre değil. Hem de konuların ayrıntılarına girmeden sadece ana hatlardan söz ettik. Biraz detaya girsek bizim yazılar...

Performansı etkileyen faktörler dedik; yaklaşık yedi hafta sürdü. Az bir süre değil. Hem de konuların ayrıntılarına girmeden sadece ana hatlardan söz ettik. Biraz detaya girsek bizim yazılar “pehlivan tefrikası’na’’ dönecekti.

Her bir başlık için biraz derinlere inmeye kalksak yıllarca yazacağız da yazacağız demektir. Aslında, bıkmadan usanmadan bu konuları dile getirmek gerekir. Gerekir gerekmesine de; sadece yazıda kalır bir anlam çıkartılmazsa da yazık olur.

Çünkü, bunların hepsi spor alanlarında uygulanmak zorunda olan verilerdir. Yaşama geçirilmediği anda hiçbir işe yaramaz. Tıpkı ülkemizde olduğu gibi.

Bu yazılarımızda konuyu sporcular açısından ele almıştık. Aslında Türkiye’de sporcu performansını etkileyen daha da önemli faktörler bulunmaktadır. Örneğin; antrenörler, kulüp yöneticileri ve genel yöneticiler başlı başına birer sorunlu etken. Çözüm üretmek üzere ortaya çıkan bu tipler, işlerin daha da karışması için ellerinden geleni artlarına koymaz. İşin kötüsü; bu kesimin yaptığı hatalar ülke sporuna direkt etki eder. Bunlar yetersiz ve yeteneksiz olduklarından “feodal ilişkiler’’ sayesinde üstlendikleri görevleri hakkıyla yerine getiremez. Bunun yanına bir de kişisel çıkarlarını eklediklerinde işler iyice çıkmaza sürüklenir. Ortam karışır. Bu durumdan da bazı kişi ve gruplar yararlanmaya çalışır.

Bilirsiniz “kurt puslu havayı sever.’’

Bu tür zihniyette olanlar için “bilim’’miş, “fen’’miş, psikolojiymiş, sosyolojiymiş vs pek bir anlam ifade etmez.

Varsa yoksa kendi çıkarlarıdır. Onlar için kargaşa her zaman iyidir.

İşte bu etkenler spor camiasından tam anlamıyla temizlenmedikçe istikrarlı bir başarı grafiği yakalamamız mümkün görünmemektedir.

Şöyle bir düşündüğümüzde; futbolda daha ligin üçte biri tamamlanmadan bu kadar antrenörün işine son veriliyorsa, aynı isimler aynı kulüplerle bilmem kaçıncı kez anlaşma sağlıyorsa, 2010 yılında İstanbul’da düzenlenecek Basketbol Avrupa Şampiyonası Finalleri “hazırlık eksiklikleri’’ nedeniyle yapılamayacaksa, yine futbol da birçok hak gasp ediliyorsa, birtakım kişilerin korunması uğruna belgeler sumen altına gizleniyorsa işlerin doğru yapıldığı söylenebilir mi?

Sanırım “sporcunun performansını etkileyen faktörlerden’’ önce, bu ülkede sporu bu hale getiren zihniyettin performansını etkileyen faktörleri saptamakta yarar vardır. Bunları saptayıp çözüm üretemezsek, sürekli “havanda su dövmeye’’ devam eder, bilim karşıtlarının “ekmeğine yağ süreriz.’’