Kasım 2009’da bu ülkenin sosyalist yayınları arasına yeni bir ses, yeni bir soluk katıldı.  Toplumcu Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada

Kasım 2009’da bu ülkenin sosyalist yayınları arasına yeni bir ses, yeni bir soluk katıldı.  Toplumcu Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada Eksen ya da kısa adıyla Eksen “sermaye için değil, toplum için bilim” şiarını yükseltmek amacıyla okuyucusuyla buluştu.  Derginin  Nisan’da çıkacak olan üçüncü sayısının da ilk iki sayısı gibi titizlikle hazırlanmış özenli bir kolektif emek ürünü olacağına hiç şüphe yok.
Derginin birinci sayısının kapağında “düşük ücret, esnek çalışma, rekabet, gelecek kaygısı, işsizlik... kapitalizmin krizi teknik elemanları da vuruyor” duyurusunu okuyoruz. Eksen’in okuyucusuna ilettiği ilk cümle ise “Bu dünyada bir dev var”. Güzel bir şiirden alınan bu sözlerde bahsi geçen dev “insandan” başkası değil. Eksen bu uyuyan devi uyandıracak olan devrimci işçi ve emekçilerin bir parçası olacağını dosta düşmana ikirciksiz bir şekilde ilan ediyor.  Teknik elemanları toplumun yararına ve sermayenin karşısına dikilmek üzere düşünmeye ve eyleme çağırıyor. “Emeğimizi ve onurumuzu çalanlara karşı durmak bizim görevimizdir” diyor. Biz de onlara aramıza hoş geldiniz diyoruz. 
Ekseni çıkaran toplumcu teknik işçiler kapitalist toplumun körleştirici ideolojilerinden meslek fetişizminin tuzağına düşmeyeceklerini evrensel bir dille ortaya koymuşlar: “Elimizdeki bilgi ve yeteneğin aslında tüm insanlığın yüzyılları aşan yolculuğunun bir ürünü olduğunu ve aslında yine insanlığa ait olduğunu biliyoruz”. Bu yüzden  olsa gerek “Bu sefil dünyanın kurallarına itibar etmiyoruz” demekten çekinmemişler.
Birinci sayının dosya konusu Türkiye’de teknik işgücü ve sınıfsal konumu. Giriş yazısında günümüzde mühendis, mimar ve plancıların sınıfsal konumları belirlenmeye çalışılırken nesnel koşullarının değil de, öznel tercihlerinin temel alındığı ve buradan hareketle ayrıcalıklı bir toplumsal katman oluşturdukları yanlış sonucuna varıldığı vurgulanıyor. Daha sonra bu öznel yanılsamanın kapitalizmin derinleşen krizi neticesinde her geçen gün daha fazla geçerliliğini yitirmekte olduğu saptaması yapılıyor. Bir zamanların sözde ayrıcalıklı mühendislerinin bugün milyonlarca “mavi yakalı” işçi ve emekçi gibi yoksulluk ve yoksunlukla boğuşur hale gelmiş oldukları anımsatılıyor.
Dosyanın “teknik elemanlar ve kriz” konusunu ele alan bölümünde ise ürkütücü boyutlara ulaşan işsizliğin dünya ve Türkiye ölçeğinde “teknik elemanları” da yıkıma uğrattığı verilerle ortaya konduktan sonra, Kanada’dan Yeni Zelanda’ya, Avustralya’dan Pakistan’a kadar bir dizi ülkede “mühendislerin” iş güvencesi talebiyle greve çıkışları “beyaz yakalıların” arasında da sınıf bilincinin ve mücadelesinin yükselmekte olduğunun işaretleri olarak tespit ediliyor. IBM çalışanlarının örgütledikleri plaza eylemleri (ki bunun sonucunda bugün IBM emekçileri Tez Koop-İş’in işyerlerinde yetki hakkı kazanmasını sağlamış bulunuyorlar) ile ATV-Sabah çalışanlarının 200 günü aşan (ve geçtiğimiz hafta tekrar başlayan) grevleri benzer bir sürecin Türkiye’de de canlanmakta oluşuna örnek gösteriliyor. Bu tartışmaların sonucunda teknik elemanlar “işçi sendikalarına” üye olmaya ve sermayenin “taşeronlaştırma” ve “esnekleştirme” uygulamalarında açığa çıkan “böl-parçala-yönet politikasına karşı çıkmak” üzere “işçi sınıfının birleşik mücadelesine” güç vermeye çağırılıyorlar. 
Nitekim bu hedef o denli önemsenmiş olmalı ki teknik işçilerin örgütlenme ve sendikalaşma  meselesi Eksen’in ikinci sayısının dosya konusu yapılmış. Dosyada teknik işçilerin örgütlenme ve sendikalaşma mücadelelerinin tarihi hakkında kısa fakat oldukça aydınlatıcı bilgiler sunulmuş. Bu bağlamda geçmişten günümüze sendikalaşmanın önündeki engeller eleştirel bir gözle incelenmiş ve güncel koşullarda izlenebilecek stratejiler tartışılmış. Dosyanın belki de en önemli bölümü ve katkısı Birleşik Metal İş Sendikası (BMİS) Örgütlenme Uzmanı Alpaslan Savaş ile 1998 yılında BMİS bünyesinde kurulan teknik elemanlar bürosu hakkında yapılan söyleşi. Bu söyleşide Eksen’in Savaş’a sorduğu kritik sorular ve Savaş’ın verdiği yanıtlarla önümüzdeki süreçte teknik işçilerin bağlı bulundukları iş kolunda “mavi yakalılarla” birlikte sendikalarda örgütlenmesinin sınıf mücadelesine sağlayacağı imkanlar aydınlatılmış,  Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği konuyu “merkezi bir gündem” maddesi olarak ele almaya çağırılmış.
Eksen sınıf mücadelesine katılmanın diğer ezilenlerin özgürlük ve eşitlik mücadelesinin de içinde olmak anlamına geldiğinin bilincinde olarak, ilk sayısında kadın teknik işçilerin sorunlarına ve örgütlenme süreçlerine eğilmiş ve  bu bağlamda “emekçi kadınların sürükleyicisi olmadığı bir mücadelenin sonuç alamayacağını” ilan etmiş.  İkinci sayıda “kadın sorununu” bu defa “örgütlenme” sorunu kapsamında ele alırken ise Clara Zetkin’den yapılan alıntı derginin bu noktadaki duruşunu çok güzel özetlemiş: “Yaşamın olduğu her yerde savaşmak istiyorum”.  İkinci sayıda yayınlanan “İki Dil Bir Bavul” filmi hakkındaki yorum ise Eksen’in bu ülkede yaşanan “ulusal soruna” gerçekten duyarlı olduğuna işaret etmekte. Umarız bundan sonraki sayılarda Eksen toplumcu teknik işçiler açısından bu konuya daha fazla yer verir.
Evet, benden ancak bu kadar. Gerisi mi? Gerisi Eksen’de... Tekrar aramıza hoş geldin Eksen.  Yolun açık olsun ...