Çarşıda hayat sabah 06.00'da başlıyor. Esnaf lokantalarının aşçıları sebze ayıklamaya başlarken, kahvelerin ocakçıları...

Çarşıda hayat sabah 06.00'da başlıyor. Esnaf lokantalarının aşçıları sebze ayıklamaya başlarken, kahvelerin ocakçıları çayları demlemiyorlar.

Temizlik işçisi Raif, zaten temiz olan dar sokakların tozunu alarak ilerliyor. Kahveci Hasan, bir gözü televizyondaki sabah haberlerinde çay servisine başlıyor.

Bodrum'un Yalıkavak beldesinde sabah böyle başlıyor.

Gazeteler okurlardan önce gelmiş, tezgâhlarda yerlerini almış. Kağıt gazete okumanın keyfini çıkarmak isteyenler için benzersiz bir ortam sunuyor Yalıkavak Çarşısı... Gazete manşetlerinin "ciddi gündemleri" tatil beldesinin sahici hayatı içinde dudak kenarında buruk bir tebessüm olmaktan öteye gidemiyor.

Yalıkavak'ın "tatlı delisi" Tahsin'in o sabahki gayreti bütün ciddi gündemlerden bile daha yaşamsal görünüyor. Tahsin, elindeki kuru diken saplarını atacak bir çöp kovası arıyor:

-Atacam bunları atacam ha?

Çarşının küçük çırakları, 45 yaşında gösteren 6o'lık Tahsin'i akran sıcaklığıyla selamlıyorlar:

-Tahsin n'aber lan? Gel çay iç!..

Deli Tahsin'in çay içmeden önce yapılacak ciddi işi var, o yüzden teklifi geri çeviriyor.

• • •

Yalıkavak sabahının bu halini yakalamak her zaman mümkün olamayabilir. Spor yazarlarının temelini atıp, sonradan sattıkları yazlık konutlardan oluşan Spor Kent Sitesi'nde sabah erkenden deniz kenarına inenleri, plajın büfesinden yayılan klasik müzik dalgaları karşılıyor.

Belli ki, büyük şehir kültürüyle yetişmiş bir yöneticinin özel seçimi... Büfedeki görevli Bin-göllü Atilla Yoldaş'tan bilgi istendiğinde mahcup bir ifadeyle, "TRT-3, ağabey" diyor:

-Ben devamlı olarak klasik müzik dinlerim, insanı dinlendiriyor. Ama plaj kalabalıklaşınca pop müzik kanallarına geçiyorum. Buranın sakinleri "bu ne böyle cenaze müziği gibi" diye şikâyet ediyorlar.

-Sen nasıl tanıştın klasik müzikle?

-20 yıl önce Bodrum Kalesi'nde bir senfoni orkestrasının konseri vardı. Ben de o sıra görevli olarak çalışıyordum. İlk defa orada dinledim, sevdim. Sonra TRT-3'ü keşfettim, gece yatıncaya kadar devamlı dinlerim.

• • •

Yalıkavak'ın çarşı dışında denize sıfır İskele Kafe'sinde oturmanın keyfi bir başka... Belediye Başkanı Mustafa Saruhan, birçok lüks tesiste bile henüz hizmet alanı içine dahil edilmeyen kablosuz internet bağlantısını İskele Kafe'de ücretsiz olarak sunuyor. Hepsi genç olan garsonlardan Unsal, Pelin, Emre, Muhammet, Seçil lise öğrencileri. Yaz tatillerini aileye katkı olarak değerlendiriyorlar. Diğer garsonlar Mehmet, Kamil, Mustafa ve Ocakçı Hamit ise kadrolu olarak çalışıyorlar. Sabah 08.00'den gece 01.00'e kadar durmaksızın hizmet veriyorlar. Hem de belediyenin özel fiyatlarıyla...

Yalıkavak gazetelerde, zengin, ünlü, popüler, şöhretli, tanınmış, tanınacak, ünlenecek, şöhret olacak sosyetik portrelerin günlük maceralarıyla yer alabiliyor. Oysa bir de "öteki" yani sahici Yalıkavak var. Gazetelerde televizyonlarda yer almıyorlar... Tıpkı geçen hafta Ya-lıkavak'ta yapılan Limnos-Bodrum Şenliği'nde Eskişehir Senfoni Orkestrası eşliğinde sahneye çıkan İris Mavraki'nin konseri gibi... İris, Zülfü Livaneli şarkılarını en ön sırada oturan Zülfü Livaneli'ne karşı söylerken ona eşlik eden büyük koronun "düşük" haber değeri de "öteki" Yalıkavak'a çok denk düşüyordu.