Wikileaks’in dünyanın gözleri önüne serdiği “politikanın ne kadar kokuşmuş, diplomasi denilen şeyin ne kadar ikiyüzlü birşey olduğu” realitesi

Wikileaks’in dünyanın gözleri önüne serdiği “politikanın ne kadar kokuşmuş, diplomasi denilen şeyin ne kadar ikiyüzlü birşey olduğu” realitesi, artan bir şekilde gözlerimizi açmaya devam ediyor. Burjuva murjuva Birleşik Krallık’taki demokrasi ve hâla bir kısmı ayakta kalmayı başarmış hukuk devleti kırıntıları,  Wikileaks'in kurucusu Assange'ı hapiste tutmaya çalışan veya İsveç ya da ABD’ye göndermeye zorlamak isteyenlere karşı bir zafer kazandı.

Assange’ı, Londra'daki Oscar Wild'ın hücresinde bir süre tutuklu olarak hapsettikten sonra; sanatçı ve ilerici birsürü insanın toplayıp yatırdıkları astronomik bir kefaletle salmak zorunda kaldılar. Yaklaşık 600,000 TL, Türkiye’de ne kadar adalet satın alabilir, doğrusu insan merak ediyor? Veya bir Türk entellektüeli, solcusu Assange’ın yüzleştiği gibi bir saldırıya maruz kalsa, böyle bir kefalet parası toplanabilir mi acaba diye de, ben merak ediyorum!

İki hafta  önce bu konuyu ilk yazdığımda Türkiye ile ilgili, ABD’li diplomatların hükümetlerine rapor ettikleri konuların başında olan “Erdoğan’ın, İsviçre’de 8 ayrı hesabı var”ı yazmıştım. Başbakan esti, gürledi, hepimize kızdı bağırdı. “İftira” dedi. “Bana inanacaksınız”, “olmayan birşeyi ispat edemem” dedi. Başta, ana muhalefet partisi başkanı olmak üzere milyonlarca insanın kulağına kar kaçtı, çünkü “iftira”yı atan kaynaktan ses yok! Dost bir ülkenin, hatta stratejik ortağımız olan bir ülkenin, ilgili diplomatına “Yahu, ben o İsveç’teki 8 hesap meselesini özel bir konuşma sırasında dedikodu olarak duydum ve sonra da hükümetime boş bulunup rapor ettim. Aslı astarı yokmuş, Türkiye Başbakanı’ndan özür dilerim.” dedirtmek, ne kadar zormuş!

Türkiye’yi ilgilendiren diğer “iftira”lara gelince:

1) “Korunan alçaklar”a göre;  Maliye Bakanı “Doğan grubu hisselerini satın”, demiş.

2) Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ABD’li diplomatlara çok yakın; kabinedaşı Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu “olağanüstü tehlikeli” buluyor.

3) AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu hakkındaki “iftiralar” ise, son derece ağır: “Uyuşturucu kaçakçısı, küçük kızlara ilgi gösteriyor”, “oğlu Murat Aksu’nun da mafya ile ilişkisi var”. Eski Bakan’a göre bunlar “Adilik, şerefsizlik, alçakça iftira ve yalan”.

Başbakan, herhalde şimdiye kadar açıklanmış en ağır “iftiralar” Abdülkadir Bey hakkında olduğu için Aksu’yu, Amerikalı diplomatlara yönelik hukuki süreçle ilgili kurulan AKP komisyonunun başına getirdi.  Komisyondan veya başkanından, kurulduğundan beri fazla bir ses yok. Basındaki bir habere göre, bir AKP yöneticisi, “Daha binlerce belgeden söz ediliyor. Bu konuda hukuki süreci başlatmak için bütün bunları görmek gerekiyor. Bütün belgeler açıklandıktan sonra, tabloyu daha net bir şekilde görme imkanı da olacaktır” demiş. Beyler, Wikileaks’in dağarcığında 251.287 tane belge var. Türkiye ile ilgili belgelerin sayı olarak 2. sırada olduğu rapor ediliyor. Bu “iftiralar” yeterince ağır değil mi? Neden startejik ortağınızdan, “diplomatlarınızdan açıklama bekliyoruz” diyemiyorsunuz?

Bir de tabii zaten bilinen ama Wikileak ile teyid edilen İncirlikte’ki 90 nükleer silah meselesi var. Bu çok övünülen “Yeni Osmanlı”, “Komşularımızla 0 sorun” gibi cilalanmış, AKP dış politikasının ne kadar boş olduğunu tekrar gözler önüne sunuyor. İncirlikte ABD askerlerinin kontrolünde nükleer silahlar var ve Türkiye dünya platformlarında İsrail’in nükler gücü, İran’ın elde etmeye çalıştığı nükleer güç hakkında ahkam kesip, hatta arabuluculuğa falan soyunuyor. Kim ciddiye alır? Hadi diyelim Türkiye bir Fransa olup, ülke çıkarlarına ve egemenliğine ters düşüyor diye NATO’ya rest çekip, bağlarını koparamıyor: Niye bir Yunanistan bile olamıyor? ABD, Yunanistan’a, Türkiye’ye ve daha başka Avrupa ülkelerine de yaptığı gibi nükleer silahlar koğuşlandırmıştı. Komşu, bu nükleer silahları 2001 yılında topraklarından çıkardı!

Wikileaks’in eteğinde daha çok taş var gibi gözüküyor. Hepsinin dökülmesini beklemek, ancak şark kurnazlarının çaresizlik karşısında başvurmayı akıl edecekleri bir yol olur. Umarım, Wikileaks sızıntıları hepimizi boğmaz.