Globalizayon" kavramını duymayanımız kalmadı ama "gl

Globalizayon" kavramını duymayanımız kalmadı ama "glokalizasyon" henüz çoğumuza yabancı.

"GlokalizasyorT'dan kastedilen "lokal-lik"lerin (yerellik) birbirlerine bir ağla bağlanarak ve yerellikleri de korunarak küresel nitelik kazanması. Kavramın kuramsal kökleri Marksist kent sosyologu Manuel Castells'in çalışmalarında bulunabilir. Kentler ve kentlerin seçimle oluşturulmuş belediyelerinin aşağıdan yukarı bir demokratik ağla birbirine bağlanarak, yerel değerlerin ve yerel sorunların farkında bir dünya kurulması fikri bana çok sıcak geliyor.

Son 3 gündür, Yeni Delhi'den Washing-ton'a dünyanın değişik yörelerinden 59 ülkenin kentlerinin belediye başkanları ve temsilcileri, Ankara'da, "medeniyetler buluşması" üstbaşlığıyla toplanan 5. Glokal Forum'da kentlerinin sorunlarını tartıştılar. Glokal Fo-rumcuların, kavramın kuramsal kökenleriyle ne kadar ilgili olduklarını bilemiyorum, ama onca belediye başkanı ve kent temsilcisi karşısında medyanın sorunlarını anlatmak bana anlamlı geldi. "Global medya"nın yarattığı sorunların, yerel medyaların küresel ölçekte bir ağla birbirine bağlandığı bir "glokal medya" ile aşılabileceğine ilişkin düşüncelerim, belediye başkanları arasında heyecan uyandırdı ve bir "glokal medya merkezi" kurulması gündeme alındı.

Global medya, dünyanın merkezlerinden çevreye, güçlüden güçsüze, zenginden yoksula doğru bir enformasyon akışının kanalı aslında. New York'ta bir trafik kazasında 10 kişinin ölmesinin uluslararası haber değeri olurken, Afganistan'da, Pakistan'da, Hindistan'da bir trafik kazasının uluslararası haber değeri kazanabilmesi için onlarca insanın ölmesi gerekiyor. Global medya, krizlerle de, kriz ancak kanlı bir çatışmaya dönüştüğünde ilgileniyor. Bir krizin haberleştirilme sürecinde enerjinin, zamanın ve paranın yüzde 8o'i kanlı çatışma anı için harcanıyor. Kriz öncesi ve sonrasına harcanan enerji, zaman ve para ise, en iyi durumda, yüzde ıo'lar civarında kalıyor. Bu durumda krizin nedenleri, çözümü ve tekrarlanmaması için medyadan öğrenebildiğimiz fazla bir şey olmuyor. Global medyanın şiddet kokan ve sansasyonalist bir dili oluyor.

Gazi Üniversitesi Hastanesi, geçen hafta, ciddi bir yangın tehlikesi atlattı. Koca hastanenin bir tek hasta zarar görmeden, 10 dakika gibi kısa bir sürede boşaltılabilmesi büyük başarıydı. Başarı genellikle kurumlaşabilmiş yapılarla gelir ve Gazi'deki başarıda da daha önce defalarca yangın tatbikatları yapılması, Başhekim Prof. Dr. Mustafa Şare'nin "Doğal Afetlerde Sağlık Hizmeti Yönetimi" eğitimi veriyor olması, hastaneden bir ekibin depremle sarsılan kentlerimizde bu eğitimi vermesi gibi çok sayıda kurumsal özelliğin bir a-raya gelmesinin payı büyüktü.

Pek çok kahramanı olur kurumsal başarıların. 20 kg'lık oksijen tüpünü, doktorun kucağındaki yeni doğan bebek sürekli oksijen alabilsin diye kucağında 15 kat aşağı taşıyan hizmetli kahramanlardan biriydi, yoğun bakım ünitelerini başarıyla boşaltan hemşireler de, ameliyatlarına devam eden doktorlar da kurumsal başarının ortak kahramanlarıydılar.

Ancak, bizim "ulusal" medyamız, global medyanın sansasyonel dilini taklit ettiğinden ve "kahraman" ya da "hain" yaratmayı pek sevdiğinden, elektriksiz ameliyathanelerde seyyar lambalar altında ameliyat yapan "kahraman doktorlar" manşet oldu dün. Üstelik, ameliyathanelerin elektrikleri de kesilmemiş-ti hiç.

Kolay değil, ama global medyaya karşı bir "glokal medya", "ulusal medya"ya karşı güçlü bir yerel medya yaratabilirsek eğer, yerele daha iyi odaklanabilir, dünyanın renklerini daha iyi görebilir, başarının ya da dehşetin ortaya çıktığı bir ana değil, onları ortaya çıkaran süreçlere bakabiliriz. Öğretici olan da budur!