Karakter Aşınması, Richard Sennett’in “Yeni kapitalizmde işin kişilik üzerindeki etkileri” alt başlığını taşıyan ünlü eserinin adı.

Karakter Aşınması, Richard Sennett’in “Yeni kapitalizmde işin kişilik üzerindeki etkileri” alt başlığını taşıyan ünlü eserinin adı. (*) Özgün adı the Corrosion of Character. Korozyon paslanma ve çürüme anlamına da geliyor. Kişilik paslanması, karakter bozulması veya çürümesi de diyebilirsiniz.

Nasıl güçlü metaller zamanla oksitlenip, paslanıyor ve aşınıyorsa, insan karakteri de zamanla değişebiliyor; zor ve güç karşısında zayıflıyor, paslanıyor ve aşınıyor. Güvencesizlik, esneklik, insanın çalışma sürecinde yalnızlaştırılması ve örgütsüzleştirilmesi yeni kapitalizmde ahlaki bir kimliğin oluşmasını engelliyor Sennett’e göre.

Sennett kitabında iki farklı kapitalizm dönemini bir baba oğulunun çalışma hayatı üzerinden ele alıyor. Baba Enrico Fordist –istikrarlı- kapitalizmin döneminin sıradan bir işçisiydi, oğul Rico ise esnek ve istikrarsız kapitalizmin “başarılı” ama güvencesiz çalışanı. Sennett’in “karakter aşınması” kavramı sadece çalışma yaşamı açısından değil, içinde yaşadığımız siyasal sürecin kişilik üzerindeki etkilerini anlamak için de oldukça elverişli bir alet. Sennett’in kitabının alt başlığından esinle şöyle diyebiliriz: Yeni vesayet rejiminin kişilik üzerindeki etkileri; husumet, rövanşizm, kayıtsızlık,  şımarıklık, güce tapınma, zihniyet polisliği, hukuk ve adalet duygusundan yoksunluk olarak tezahür eden yeni kişilik yapısı.

Sennett’in eski kapitalizme ilişkin söylediklerine benzer şekilde ifade edecek olursak, eski vesayet rejimi rutin ve monoton bir yapıya sahipti. Uzun geçmişinden ve oturmuş özelliklerinden dolayı yapacakları tahmin edilebiliyordu. Yarattığı kişilik aşınması biliniyordu. Eski vesayet rejiminin ürettiği aşınmış aydın, gazeteci ve siyasetçi için rejimin bekası her şeydi. İşkence de, hukuksuz delil toplama da, yargısız infaz da, masumiyet karinesinin hiçe sayılması da mübahtı. Bütün bunlar teferruattı. Aslolan müesses nizamın bekasıydı. Eski vesayetin aydını ve gazetecisi yaftacıydı. Çok kolay tasnifler yapardı: Devletten yana olanlar ve olmayanlar.

Her vesayet yandaş yaratır. Güce yaslananlar, güç karşısında aşınanlar, paslananlar; güce tapanlar olur. Her vesayet dönemi aşınan karakterlerin altında saklı muhterisi ve küçük faşisti de ortaya çıkarır. Elbette yeni vesayet rejimi de benzer sonuçlar üretiyor. Yöntemler daha rafine, zarf yeni ama mazruf eski. Vesayetin el değiştirdiği günümüzde yaşanan kararkter aşınması çok daha çarpıcı.

Geçmişte, eski vesayet döneminde kendisine yapılanlar bugün başkalarına yapıldığında suskun kalmalar, içten içe sevinmeler ve dahası zil takıp oynamalar...Yeni vesayet rejimi kurulurken yaşanan acelecilik aşınmanın ivmesini de artırıyor. Adeta alt benliğin bütün sınırlamalarından kurtulması gibi ortaya dökülen savrulmalar, arsızlıklar ve pervasızlıklar yeni dönemin karakter aşınmasının “özgün” yanları. Yeni vesayete yaslanarak eski ile hesabını görme reel politikliği ve bu yüzden yeninin hukuksuzluklarına, haksızlıklarına göz yummalar yeni vesayetin yarattığı karakter aşınmasının en pespaye yanları.

Tıpkı eski vesayet taraftarları gibi “yaz bizdensin ya onlardan” babından yaftalamalar, amaç için –eski vesayeti tasfiye etmek için- herşeyi mübah görmeler, bir silahlı güce –ama iyice süngüsü düşmüşken- sataşmanın büyük hazzını yaşarken, diğer silahlı gücün yükselen vesayeti ve hiddeti karşısında susmalar. Daha dün eski rejimi “jüristokrasi” olarak yerden yere vurup, yeni vesayet rejiminin “kuvvetler birliği” gidişatı karşısında hafıza kaybı yaşamalar...

Karakter aşınmasının çok hazin örneklerini yaşıyoruz. Söz ve basın özgürlüğü üstüne titizlenmek, rakibinin sesi kısıldığında daha çok ses çıkarmak gerekirken farklı düşünenler baskıya uğradığında muktedirler korosunda avazı çıktığı kadar bağırmalar; karakter aşınması sonucu asıl işlerini bir yana bırakıp birer zihniyet polisine dönüşmeler... Kendinden farklı ses çıkaranları–kendisinin ve yanyana durduklarının uslübuna bakmadan- provakatör olarak ilan etmeler, hükümete yönelik ekonomik eleştiriyi bile hükümeti devirme niyeti olarak okumalar, arkadaşları hakkında fazla sert yazan bir yayın organı basıldığında “geç bile kalındı, daha önce basılmalıydı” demeler... Sanki Orwell’in Gerçek Bakanlığı’nın mensupları onlar.

Yıllarca yazdığı ve tanınmasını borçlu olduğu mecradan ayrılıp başka bir yerde yazmaya başlayınca birden bire hidayete ermeler, eski saflarını en ağır sıfatlarla dövmeler, küçük iktidarlarını büyük hırsları için kullanmalar, kendini gizli akıl hocası sanmalar... Yeni kapitalizm nasıl çalışanın karakterini aşındırıp onu güçsüz ve kişiliksiz hale getiriyorsa, yeni vesayet de pek çok karakteri öğütüyor, aşındırıyor.

Sennett kitabını şöye bitiriyor: “İnsanları birbirleri için kaygılanmaz hale getiren bir rejimin, meşruiyetini uzun süre koruyamayacağından eminim.” Galiba tek teselli, bu kadar hızlı ve derin karakter aşınmaları yaratan yeni vesayet rejiminin kendisinin de aşınması ve paslanmasının kaçınılmaz olması.

Fakat o zamana kadar daha çok iç acıtıcı ve hazin karakter aşınmalarına tanık olacağız.

(*) Çeviren: Barış Yıldırım, 3. Baskı, Ayrıntı Yayınları, 2008.