Almanya'nın Hessen Eyalet Meclisi'nin SPD Meclis Grubu geçtiğim

Almanya'nın Hessen Eyalet Meclisi'nin SPD Meclis Grubu geçtiğimiz hafta Türkiye'ye resmi bir ziyaret yaptı. SPD Meclis Grubu Başkanı Jürgen Walter, SPD Avrupa Çalışma Grubu Başkanı Christel Hoffmann, eski İçişleri Bakanı Gerhard Bökel, eski Milli Eğitim Bakanı Hartmuth Holzapfel, eski Ekonomi Bakanı Lothar Klemm ve Michael Siebel'den oluşan bu delegasyona ben de eşlik ettim.

Dört günlük bir süre içinde oldukça yüklü bir programı gerçekleştirdiler.

ANAP Başkanı Erkan Mumcu, Cüneyd Zap-su, Tarhan Erdem, Erol Tuncer, CHP'nin muhalif milletvekilleri Prof. Dr. Mehmet Tomanbay, Hasan Aydın, Muharrem Toprak, İsmail Değerli, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, Hikmet Sami Türk, Vehbi Dinçerler, Gündüz Aktan, Hakan Çelik, Gila Benmayor ve Birgün'ün de yazarı Hrant Dink görüştükleri kişiler arasındaydılar.

Ayrıca Ankara'da Dışişleri Bakanlığı'nı, Alman Büyükelçiliği'ni, TEPAV'ı ve İstanbul'da Boğaziçi Üniversitesi'ni ve Alarko Holding'i ziyaret edip uzmanlarla tartıştılar.

Avrupa Parlamentosu'nun Dışişleri Komis-yonu'nun Türkiye ile ilgili olarak kararlaştırdığı rapor ile ilgili eleştirileri dinlerken Türkiye'de Seçim Yasası'nın demokrasi açısından sakıncalı yüzde on barajını ve parti başkanlarının SPD için düşünülemeyecek bir şekilde nasıl delegeleri, belediye başkanlarını ve milletvekillerini belirleyebildiklerini hayretler içinde dinlediler.

Parti içi demokrasinin gerçekleşmesi için partilerin önce kanun değişikliği bekliyor olmasını anlayamadılar. Çünkü örneğin kardeş parti CHP için, parti içi demokrasiyi uygulamak niyetindeyse kanun beklemeye gerek olmadığı inanandaydılar. Haklıydılar da. Delegelerin, belediye başkanı ya da milletvekili adaylarının bizzat üyeler tarafından seçilmesi kesinlikle yasak değil. Yeter ki parti başkanı bunu istesin.

Aslında bu gezinin tam Aziz Nesin'lik bir yanı vardı.

Daha ilk akşam ANAP Başkanı Erkan Mumcu, Türkiye'de gerçek sosyal demokratların olmadığını ve aslında kendilerinin sosyal demokrasiye çok yakın olduklarını anlattı.

Ertesi gün AKP Merkezi'nde Cüneyd Zapsu kendisinin Almanya'daki SPD ve onun hükümetteki üyeleri ile ne derece yakın ilişki içinde olduğunu dile getirdi. Doğruydu.

Cüneyd Zapsu hatta Türkiye'de gerçek anlamda modern bir sosyal demokrat muhalefetin olmamasının demokrasi için ne derece zararlı olduğundan yakındı.

Milliyetçiliğin güçlendiği bir dönemde Türkiye'de sosyal demokrasi yok diye yakınıyordu, iki sağ partinin oldukça güçlü konumdaki isimleri.

CHP muhalifi milletvekilleri dışında kiminle görüşürlerse görüşsünler herkes CHP'yi şikâyet etti. Hatta CHP'nin MHP'den fazla bir farkı olmadığını bile iddia edenler oldu.

Üstelik konuştukları herkes kendilerinin Avrupalı sosyal demokratlara CHP'den daha yakın olduğunu anlatmaya özen göstermekteydi.

Tam Aziz Nesin'likti Türkiye'de sosyal demokratların hali. Hem yoktular, hem de herkes kendini sosyal demokrasiye çok yakın hissediyordu.

Sahi eğer merak ettiyseniz onu da yazayım. Bizim SPD milletvekilleri CHP'lilere bu konuyu sorma şansına sahip olamadılar. Garip bir şekilde tüm çabalarına rağmen kardeş parti CHP'den kimse onlarla konuşmadı. 7 Eylül 2006 Perşembe günü nedense tüm muhatapları Ankara dışında idiler.

Türkiye gezisinden geriye kalan en anlamlı mesaj, bu ülkede sosyal demokrasi ile ilgili "neredesin, artık eve dön, seni çok özledik" tarzı bir kayıp ilanı oldu galiba.