Nerede okumuştum hatırlamıyorum. İngiltere ile Fransa arasındaki

Nerede okumuştum hatırlamıyorum. İngiltere ile Fransa arasındaki ünlü "Manş Tüneli" yapılırken, İngilizlerin sorumlu olduğu bölümde işler planlandığı gibi giderken, Fransızların tarafında uzun duraklamalar oluyormuş. Bunun nedenini İngiliz başmühendis şöyle açıklamış: İnşaata başlamadan herkesin yapacağı gibi biz de toplantılar yaptık. Aklımıza gelen olası aksaklıkları ve bunları gidermek için neler yapacağımızı not edip işe koyulduk. İmalat sırasında daha önce öngörmediğimiz bir sorun ortaya çıktığında gene toplanıp düşündük ve sorunu gidermek için bulduğumuz çareleri sonuç alıncaya kadar uyguladık. Fransızlar böyle yapmadılar. İnşaat başlamadan uzun toplantılar yaparak olası bütün sorunları düşündüler ve çözüm yollarını araştırdılar. Sonra inşaata başladılar. İmalat sırasında önceden düşünmedikleri bir sorunla karşı karşıya kalınca apıştılar, ne yapacaklarını bilemediler.

Hayat insanların (ve kurumların) önüne her gün küçüklü-büyüklü sorunlar çıkarır. Her gün yeni sorunları çözmek zorunda kalırsınız. Doğaldır ki her yiğidin bir yoğurt yeyişi vardır. Kimi İngilizler gibi, kimi Fransızlar gibi, kimi Japonlar gibi sorun çözerler.

Türklerin sorun çözme sanatı ise çok kendine özgüdür. Başka hiçbir ulusa benzemez. Türkler önce -geleceğini bilseler bile "hiçbir sorun olmayacakmış" gibi davranırlar. Bir sorun yaşanabileceğini kabul etmezler. Örneğin birkaç ıo yıl içinde güçlü bir İstanbul depremi olacağını öngören bilimsel veriler, Türkler için hiçbir mana ifade etmez.

Beklenen sorun ortaya çıktığında ise hakim tavır "sorunun o kadar da büyük olmadığı" biçimindedir. Batılılar büyük sorunlara "durum vahim ama ümitsiz değil," diye yaklaşırlarmış. Biz Türkler ise "durum ümitsiz ama vahim değil," diyerek.

Vahim bir sorunla karşılaşıldığında siyasetin büyük ustası Süleyman Demirel konuyu "çürümeye" bırakırdı. Onun inancına göre sorunu ne kadar uzun süre "ellemeden" bırakırsanız o kadar kolay "kendiliğinden" çözülürdü. Zaten çürüme de bir çeşit çözünme değil midir? Şimdi O'nun rahle-i tedrisinden geçen siyasetçiler, bir sorunun çözümü için son ana kadar parmaklarını oynatmıyorlar. Tam Türk usulü.

Yeni Genelkurmay Başkanı'mızın kim olacağı sorunu ortamı bir yay gibi gerdikten, kişiler, kurumlar iyice yıprandıktan sonra, Türk usulü "son anda çözüm" devreye girdi ve YAŞ öncesi Büyükanıt Paşa atanarak, neredeyse birilerinin kucağında patlayacak sorun çözüldü.

Şimdi önümüzdeki mayıs ayına kadar, yeni Cumhurbaşkanı seçimi sorunu ile yaşayacağız. Bu sorunun da tam Türk usulü yaşanıp sonlanacağını sanıyorum. Önce yetkililer "sorun yok" diyecek. Sonra "varsa da önemli değil," denecek. Tam ipler kopuyor derken eski Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral Hilmi Özkök ıı. Cumhurbaşkanı seçilecek, sorun çözülecek.

Baktığım falda böyle çıktı.