Bugünlerde medya kulislerinde en çok konuşulan mevzu Radikal’in yeni dönemi oluyor. Yeni dönemde Radikal-Referans karışımı  bir

Bugünlerde medya kulislerinde en çok konuşulan mevzu Radikal’in yeni dönemi oluyor. Yeni dönemde Radikal-Referans karışımı  bir biçim düşünülüyor. Basın Sitesi’nde solcu aydınlar arasında çocukluğu geçmiş İsmet Berkan yerine medyanın yuppie profilli parlak çocuklarından Eyüp Can yönetmenliğinde yeni bir Radikal (Referans) düşünülüyor. Gazetedeki bu dönüşüm bir tarafıyla 2000’lere damgasını vurmuş bir sosyolojik ve entelektüel bir tabakanın yer değiştirdiğinin de göstergesi. 1990’ların ikinci yarısı yayın hayatına başlayan Radikal, basında yeni bir anlayışı billurlaştırıyor; her şeyden önce de 90 sonrası yaygınlaşan kültürel iyimserliği ve melezliği somutluyordu. Hatta şu bile söylenebilir: O zamanlar kavram olarak çok telaffuz edilmese de (ki Sungur Savran dışında) ilk sol-liberal mecraydı. 1986 sonrası Yeni Gündem gazetesiyle başlayan Yeni Binyıl ve Yeni Yüzyıl ile karılan maya Radikal’de tutmuştu. Gazete çok kısa sürede Cumhuriyet ile yetinemeyen, kentlilik vurgusu yüksek, eğitimli-beyaz yakalı küresel-liberal iyimserliğe sahip 20-40 yaş aralığında bir kesimi yakalamayı başarmıştı. Radikal kısa sürede siyasal alandan daha fazla kültür endüstrisinin önemli bir aktörü durumuna gelecektir. 1990 sonrası soylulaştırmayla (gentrification) dönüşen kentin urban vurgulu vitrinini döşeyecek; kültür endüstrisinin İletişim Yayınları- Tarih Vakfı-Bilgi Üniversitesi-Babylon-İKSV hattındaki eğiliminin en önemli sözcüsü olacaktır. Radikal’in sol liberal vizyonu kent ve hayat tarzı vurgusuyla küreselleşmeci iyimserlikleri de harmanlanmıştı. Yani Radikal bir gazeteden öte Gramsci’nin kavramıyla “Tarihsel Blok” olarak 80 sonrası sol kadroların önemli bir kesimini bünyesine katmış; yer yer anarko-liberter bir sinizmle de malul olmuştu. Hatta gençler arasında ‘Radikal Solculuğu’ adıyla hafif ironi taşıyan bir tanımlama bile üretmişti. Radikal’in başta kültürel çalışmalar (Culture Studies) eğilimli (popüler olanla olmayan arasında ayrım yapmayan!) Radikal 2 ve Kitap Eki başta olmak üzere kültür alanında egemenliği kırması, uzun süre burayı belirlemiş Cumhuriyet Gazetesi’nin iktidarını yıkmış; tam bu aralıkta Cumhuriyet, savunmacı bir duyguyla başta Köy Enstitüleri, Mavi Anadolu gibi aydınlanmacı referanslarına geri dönmüştü. Bu kültür-sanat alanındaki hegemonya değişiminin çarpıcı göstergesiydi. 2010’lara doğru Türkiye’deki krizli hava ve AKP-Ordu üzerinden yaşanan kutuplaşma bu tarihsel blogu çatlatmaya başlayacaktır. Bunun ilk meyvesi yine bir beyaz yakalı gazetesi olan Taraf gazetesi olacaktır. Murat Belge gibi Radikal yazarlarını da kadrosuna alan Taraf 60 bin gibi bir tirajı zorlayarak Radikal’den önemli bir sayıda okur kazandı. Örneğin 2010 Kültür süreci Taraf muhafazakâr demokrat olarak tanımlanan kesimlerle sol liberalleri kendine eklemleyerek yeni bir Tarihsel Blok’un uçlarını göstermiş oldu. Taraf, kültür endüstrisi içinde şimdilik çok egemen olamasa da siyasal alanı kendince belirlemeye çalışıyor. Bu yeni bloktaki üniversite konumunu ise uzun dönemde yeni kurulan Bilgi’den hoca da transfer eden ve Genç Siviller yöneticilerinin de sürecin içinde olduğu İstanbul Şehir Üniversitesi gösterecek gibi. Yani anlayacağınız bu sadece gazete açısından değişim değil koskocaman plakaların ve blokların kayması anlamına geliyor.
Son söz olarak şunu söyleyelim: Medyadaki ve sol liberal cenahtaki bu çok ciddi kırılma BirGün’ün önemini artıracaktır. Onu da yaza yaza göreceğiz.