Makûs; uğursuz, kötü demek. Türk Milleti ile zaman zaman makûs talihleri kesişen ve hâlâ da kesişmeye devam eden iki tane millet var: Filistinliler ve Kürtler. Bu makûs talihi paylaşan...

Makûs; uğursuz, kötü demek. Türk Milleti ile zaman zaman makûs talihleri kesişen ve hâlâ da kesişmeye devam eden iki tane millet var: Filistinliler ve Kürtler. Bu makûs talihi paylaşan iki milletin tabii ki geçmişleri ve şu anda içinde bulundukları durumlar aynı değil, fakat bu talihi onlar üzerinde “kadere” çeviren kaynak aynı.
ABD’leri ve onun Ortadoğu planları ve dünyayı kendi imajında şekillendirme iradesi olmasa, bu “kader”, bu ‘eziklik’ değiştirilip biraz olsun hafifletilebilir. ABD’nin, Ortadoğu’daki çoktandır değiştirmeye karar verdiği dengeler ve dünyanın almasını istediği şekil, İsrail ve Türkiye’yi (değişik oranlarda olsa bile) vazgeçilmez ortaklar haline getirdiği gibi, Filistinlileri ve Kürtleri de (yine değişik derecelerde olsa bile) gerektiğinde harcanabilir birer piyon durumuna düşürüyor.
Bu iki milletin Müslüman olması bir tesadüf değil. Türkiye ve İsrail’in yıllardır istikrarlı birer müttefik olmaları, ABD’nin, ılımlı İslam’ın Türkiye’de iktidar olmasına verdiği destek, hep ABD’nin bu “iradesinin” tezahürleri.
İsrail ordusunun bütün dünyanın gözü önünde Filistin halkını katledebilmesi, Türk ordusunun Kuzey Irak’ta “göstermelik” bir harekât yapabilmesi, ABD’nin koruma ve izniyle mümkün oluyor. “Göstermelik” diyorum, çünkü Türk Ordusu’nun çekildiği akşam BBC, “ABD Hükümeti’nin ricası(!) üzerine, Türk Ordusu Kuzey Irak’tan çekildi…” diye haber verdi. Yine aynı akşam Aljazeera Televizyon’u muhabiri Kuzey Irak’tan verdiği haberde, “Sınır bölgesindeki Kürtler bu operasyonu anlamış değil, PKK, Türk Ordusu’nun operasyon yaptığı bölgenin 70-80 kilometre ötesinde, Kandil’de koğuşlanmış durumda…” diye haber geçti. Anlayacağınız, daha önce de yazdığım gibi, ABD izniyle Türkiye, İsrailleşmeye çalışıyor. Verilmek istenen mesaj: “Nasıl İsrail bütün dünyanın gözü önünde Filistinlileri istediği gibi eziyorsa, biz de Kürtlere aynı şeyi yapabiliriz”.
Başbakan ise, artık alıştığımız belagat stili ile esti gürledi: Filistinli kardeşlerimize destek olacakmış da, İsrail hükümetini protesto edecekmiş de, bu iktidar kimseden emir almazmış da… Dış politika herkesin ilgi duyduğu bir alan değil ama bu kadarına ancak, AKP Gençlik Kolları Kongresi’ne katılan delegeler inanıyor artık!
Filistin davası ve İsrail söz konusu olduğunda AKP hükümetinin, daha önceki Türkiye’yi idare eden hükümetlerden hiçbir farkı yok. Daha dün İsrail Savunma Bakanı’nı misafir edip silah anlaşmaları imzalayacaksın, bugün Filistinli kardeşlerimize destek çıkacaksın! Pöh, pöh, pöh…
Daha dün din istismarı ile Kürtlerin oyunu alacaksın, hatta ‘yerel idareleri de elinizden alırız’ diye meydan okuyacaksın, bugün ne zaman bittiğini bilemesen bile, “göstermelik” olsa dahi; askeri harekâta sahip çıkacaksın. Üstüne üstlük bir de ‘Kürt sorununu biz çözeriz’ diyeceksin. Pöh, pöh, pöh…
Türkiye’nin iyi düşünülmüş, tartılmış, gerçekçi, barışçı ve ahlaki üstünlüğü olan yeni bir dış politika yaklaşımı ve vizyonuna ihtiyacı var. AKP hükümetinin “Şark kurnazlığı” ile yürütmeye çalıştığı iktidar olma durumu, içeride bizim ne işimize yarıyor ki, dışarıdaki mazlum milletlere faydalı olsun?