ABD Merkez Bankası (FED) Twist operasyonu yapmaya karar vermiş...

ABD Merkez Bankası (FED) Twist operasyonu yapmaya karar vermiş.
Twist, 1960’ların iki kutuplu dünyasında, Amerikalıların diskoteklerde yaptıkları çılgınca dans.
Hareketli, saçma, yorucu, zikir ayini gibi bir şey.
Şimdiki rapciler gibi.
FED 1.2 trilyon dolar karşılıksız para basacak ve ABD ekonomisi Twist yapmaya başlayacakmış.
Piyasalara hareket gelecekmiş.
Serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerde Merkez Bankası’na alınacak sıradan bir memurun aldığı ilk ders “Karşılıksız para basmayacaksın”, “Emisyon hacmini sıkı para politikası ile takip edeceksin” olur.
ABD Merkez Bankası FED para politikalarının sonuna geldi. Artık resesyondan çıkmak için karşılıksız para basmaktan başka bir çare bulamıyor.
Piyasalarda yalancı bahar havası yaratacak olan bu yöntemin kısa vadede getireceği enflasyon, petrol fiyatlarında artış ve stagflasyon.
Enflasyon ve durgunluğun bir arada yaşandığı ekonomilerde paradoksal bir durum diye izah edilen stagflasyon sürecine girme olasılığı bulunan ABD ekonomisi, artık kemoterapi seanslarına girmekten başka çaresi olmayan bir hastayı andırmakta.
Ülkemizdeki piyasa oyuncuları ise FED’in bu operasyonunu olumlu karşılamış.
İstanbul borsasında yükselme olacağına ve döviz kurlarında düşmeler yaşanacağını ifade etmişler.
Kim bu piyasa oyuncuları?
Ne oyunu oynuyorlar?
Bu tipler, genellikle saçları ustura ile kazınmış, pahalı kara gözlüklü, siyah takım elbiselerini gondol tip ayakkabıları ile tamamlayan Rolex marka saatler takan, kulaklarında Bluetooth kulaklıklar ile uzaydan gelmeleri andırır.
Hazretler TV’lerin sabah programlarına çıkıp iddialı yorumlar yapar, bilahare plazalarındaki hücrelerine çekilir.
Ayrı dünyaların matrix eğilimli hormonlu bu adamların, paylaşım, asgari ücret, işsizlik, üretim, bağımsızlık gibi bir sorunları yoktur.
Amerikan ekonomisi Twist yaparsa, bu şaklabanlar amuda kalkar.
Bunların hükümetteki temsilcileri ise ekonomik krizi yarım yamalak bildikleri geometrik deyimler ile  tanımlamaya çalışır.
Ben bu satırları kaleme alırken Recep T. Erdoğan, Kazlıçeşme mitinginde bağırıyor.
Baykal’a sesleniyor.
“Ben hiç para basmadım.”
Düşünün bu ülkenin şanssızlığını!
Bu seslenişle, ülkenin Başbakanı, dünya ekonomisini takipten ne kadar aciz olduğunu kanıtlıyor.
Senin patronların karşılıksız para basmaya karar verdi.
Twist yapıyor.
Onların twist yaptığı yerde senin yapman gereken dansı biliyorsundur umarım.
Anımsatayım istersen?
Gulu-gulu dansı!
• • •
Önümüzdeki haftaki yazımızda kısmet olursa 29 Mart seçimlerini yorumlayacağız.
29 Mart seçimleri neyi, ne kadar değiştirecek, kavramaya, anlamaya çalışacağız.
Bu ülke egemenleri 24 Ocak 1980 kararları ile neoliberal Friedman’cı modele geçişin sinyallerini vermişlerdi.
Bu modelin nispi demokratik ortamda gerçekleşmesinin olası olmadığını bilen “Oligarşi”, yükselen halk muhalefetini de bahane ederek, modeli “Açık Faşizm” koşullarında uygulamaktan başka çaresinin olmadığını biliyordu.
12 Eylül 1980 faşist darbesi işte tam bu noktada hayata geçirildi.
Faşist Cunta, halk muhalefetini idamlarla, işkencelerle susturup ülkeyi hapishaneye çevirmeye çalışırken  bu ülkeye bir parti de hediye etmeyi unutmadı.
Anavatan Partisi ve lideri.
1979 yılında Madeni Eşya İşveren Sendikaları Başkanı, 24 Ocak 1980 kararlarının mimarı, Cuntanın ekonomiden sorumlu bakanı Özal.
Özal ve ANAP ilk katıldığı 6 Kasım 1983 seçimlerinde  yüzde 45.14 oy almıştı.
Ardından gelen seçimlerde azalan oy yüzdelerine rağmen parlamentoda çoğunluğunu uzun süre sürdürebildi.
ANAP’ın yüzde 45.14’lük bu ciddi oyu halkımız tarafından ancak 21 yıl sonra tamamı ile tasfiye edildi.
2004 seçimleri; ANAP oy oranı  yüzde 2.96.
21 yılda yüzde 45.14’ten yüzde 2.96’ya.
Oligarşi ANAP’ın yerine AKP’yi  ikame etti.
Şimdi bu ülke bir 21 yıl da AKP’nin çöküşünü beklememeli.
Halkımız bir 21 yıl daha AKP tipi iktidarlara mahkûm olmamalı.
29 Mart’ta AKP’yi sandığa gömmeli.
AKP ve neoliberal politikalarını reddetmeli…