-Müdürüm, alana 50 işçi daha alabilir miyiz? -Makullerse...  

-Müdürüm, alana 50 işçi daha alabilir miyiz?
-Makullerse al içeri.
-Makul değillerse?
-At tokadı.
Evet, 1 Mayıs 2009’a damgasını vuran diyalog bence bu.
Pangaltı, Halaskargazi, Beyoğlu, Bomonti’de makul olmayan göstericileri biber gazı ile uyuşturan, Feriköy’de faşistlerin baltalı keserli desteği ile 1 Mayısçıları savuşturan İstanbul Emniyeti, görevini başarılı bir şekilde gerçekleştirmenin gururu ile rahat bir hafta sonu geçirmiştir umarım.
Ya alana giren makuller, izinliler?
Onlar nasıl bir hafta sonu geçirmişlerdir acaba?
32 yıl sonra “Taksim’i fethettik” mi diyecekler.
“Budur” işte başardık mı diyecekler.
Alana izinlilerin dışında giremeyen, orantısız güç muhatapları, yaralananlar, gözaltına alınanlar, darp edilenler…
Onlar nasıl bir hafta sonu geçirmişlerdir?
Oligarşi makulleri kutsadı.
İşte Habertürk’ün başlığı.
“Bravo sendikalara, bravo Türk Polisi’ne...
  Sağduyuları sayesinde Türkiye bir eşikten daha atladı.”
Bu başlık zaten her şeyi açıklıyor.
Alana makul oldukları için girenler, bunun planını 30 Nisan’da yetkililerle yapanlar, alana giremeyenlerin “öteki” muamelesi görmelerine seyirci kalmışlardır.
Sübjektif niyetleri ne olursa olsun, Objektif olarak alana giremeyen göstericilerin “marjinal-terörist-provokatör” olarak nitelenmelerine, darp edilmelerine ortak olmuşlardır.
32 yıl sonra Taksim’e çıkmayı başaranlar(!) “Pirüs Zaferi” kazanmışlardır, kazana kazana…
Aslında bu filmi  1 Mayısçılar 70’li yıllardan beri bilirler.
Örneğin 1976 yılı 1 Mayıs’ında Dev-Genç korteji makullerin muhalefetine rağmen Taksim alanına nicel ve nitel gücü sayesinde girebilmişti.
1977 yılı 1 Mayıs’ında Taksim alanına kimlerin girip kimlerin giremeyeceği tartışmasını “makuller” aylar önce başlatmışlardı.
1978 yılı 1 Mayıs’ı da öncekilerinden çok farklı değildi, alana kimlerin girip kimlerin giremeyeceği konusunda.
Ancak Devrimci Hareketin yüz binlere ulaşan gücü makullerin sübjektif niyetlerini çoktan aşmıştı.
1 Mayıs, Emeğin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü ise şayet, emeğin iktidarını isteyen sendikaların, solun her renginin, siyasi partilerin, işçilerin, kamu emekçilerinin coşku ile kutlayacağı bir birliktelikte kutlanabilirse tam karşılığını bulabilir.
1 Mayıs 2009, karikatürize edilinmeye çalışılan görüntülerle iz bıraktı; hatırlarda kalan bu.
Tarih tekerrür eder mi?
sorusuna,
Karl Marx’ın yanıtını anımsarsak,
“Evet tarih tekerrür eder.
İlki trajedi, ikincisi ise komedidir.”