Sivasspor 5 yiyince medyamız “bu ne hal ya” diyor. Şunun şurasında 3-4 yıldır Süper Lig’de oynayan bir takım...

Sivasspor 5 yiyince medyamız “bu ne hal ya” diyor.
Şunun şurasında 3-4 yıldır Süper Lig’de oynayan bir takım, Avrupa’ya da ilk kez geçen sene kimsenin tenezzül etmediği Inter Toto Kupası vesilesiyle ayak basmıştı.
Bu yıl da daha yüksek bir basamaktan; Şampiyonlar Ligi ön elemesinden başladı.
Bizim gözümüzde Sivasspor Süper Lig ikincisi ama elin gözünde de bir Tobol işte!...
Sen nasıl Tobol çıkınca “çantada keklik” hesabı yapıyorsan eloğlu da senin Sivas’ına keklik muamelesi yapar...
Demem odur ki Sivas’ın 5 yemesine bu kadar takmamak lazım.
Kaldı ki dört büyük diye nam salan anlı şanlı takımlarımız az mı yedi 5, 7, 8 tane...
Hem zaten Bülent Uygun da 5 ay önce “5 yeriz ama 6 yemeyiz” demişti.
Hatta “9 yeriz ama 8 yemeyiz” diyerek de Beşiktaş’a “ironik bir taş” atmıştı...
Aynı zamanda Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu hedefi bulunan Bülent Uygun’un şu aşamada Aziz Yıldırım’ı örnek alıp, önce Türkiye’deki şampiyonluklara göz dikmesinde fayda var. Naçizane bir tavsiye:
Az söz, çok çalışmak...
Aksi halde çok kıymetli olduğu halde bir şovmenden öte rol biçilmeyen Yılmaz Vural’a doğru kayan bir kariyer kendisini bekliyor...
Bu Avrupa maçları sayesinde bahisle ile pek ilgilenmeyen ben gibi futbolseverlerin de futbol coğrafyası bilgisi artıyor.
Her sene birkaç yeni takımı tanıyorum. Bir Valeranga unutulur mu?
Ya Sigma Olomouc?
Hele hele Tromsö…
Bunlar kötü hatıralar, ne gereği vardı şimdi hatırlamanın(!)…
İyisi mi Tobol, Honved ve Netanya’dan söz edeyim de neşemizi bulalım…
Neşeden gitmeye devam edeyim: Pazar günü yeni sezonun ilk heyecan verici maçı oynanacak. Son yılların “düşman kardeşleri” Fenerbahçe ile Beşiktaş, Süper Kupa için karşı karşıya gelecek. Kupanın süperliği, onu almak isteyen takımlara göre artıyor veya düşüyor. Geçen sene iki renkdaş; Galatasaray ile Kayserispor karşı karşıya gelmiş ama pek süper bir heyecan yaratmamıştı...
Geçen sene Kayseri’nin Galatasaray’dan kupayı alması süper olurdu ancak.
Buna mukabil ilk üç Süper Kupa mücadelesinde üç büyükler birbirine rakip olmuştu. Beşiktaş, Galatasaray’dan kupayı almış ama Fenerbahçe’ye kaybetmişti. Yarınki maç bir nevi iki sene öncesinin de rövanş mücadelesi olacak.
Ama ben işin bu süper kısmında değilim. Ben tribündeki süperliğe dikkat çekmek istiyorum!
Olimpiyat Stadı; o devasa boşluk ikiye bölünecek ve bize nostaljik bir seyir şansı doğuracak. Bir yanda siyah-beyaz, diğer yanda da sarı-lacivert tribünler; tıpkı 20 yıl öncesindeki gibi…
Son Türkiye Kupası finalinde de aynı manzara eşliğinde oynanan maçı Beşiktaş galip bitirmişti.
Bu anlamda da Fenerbahçe için Süper Kupa bir rövanş niteliği taşıyor.
Ve tabii magazinel açıdan bu maç aynı zamanda bir Mehmet Topuz hesaplaşmasına da sahne olacak.
Çarşı bir muziplik yapacak mı?
Genç Fenerliler bir tedbir aldı mı?
Mehmet Topuz oynayacak mı?
Oynayacaksa döktürecek mi, yoksa dökülecek mi?
Daum, yine yeni yeniden Türkiye’de ve kendisini bu topraklarla tanıştıran Beşiktaş’a karşı galibiyet arayacak.
Oynarsa şayet, Nihat Kahveci de Beşiktaşlıların uzundur özlemini duyduğu “altyapıdan gelen çocuk” duygusunu tatmin edecek.
Beklenti çok, zira o ayrıca La Liga denilen koca bir “üstyapı”dan da geliyor.
Kambersiz düğün olmayacağına göre başkanları da anmamak olmaz.
Aziz Yıldırım 3 yıl üst üste şampiyon olacaklarını söylemişti.
Yıldırım Demirören de “Sabaha Karşı Çarşı” partisinde gaza gelmiş ve “Ben önümüzdeki 5 yıl için şampiyonluk sözü veriyorum” demişti.
Neyse ki ne kendi camiası ne de genel manada futbol camiası bu söze bir hüküm biçmedi. Söz ola beri gele hesabı Boğaz’ın sularına bırakıldı.
Hasılı hükümsüzdür!
Bir sürü “Bizden kaçmaz” tadında mevzu barındırıyor yarınki Süper Kupa maçı…
Sonuç, sadece başkanları ilgilendirir.
Benim gözüm tribünlerde olacak.
O internet forumlarında karşılıklı birbirlerine “sallayan” tribün fertleri! İşte maç, işte eşit olarak ikiye bölünmüş tribünler.
Bir 70’ler, 80’ler ambiyansı...
Endüstriyel futbola bir gol atma şansı.
Öyle bir gol atın ki, en azından aynı şehrin takımları bundan böyle yine tribünleri eşitçe paylaşabilsin...