1 Ekim'de TBMM açıldı!.. Aylardır sıkıntılı bekleyiş nihayet sonlandı...

1 Ekim'de TBMM açıldı!..
Aylardır sıkıntılı bekleyiş nihayet sonlandı.
Meclis'e gelmeleri doğrultusunda sürekli çağrı yapılan BDP’liler geldiler ve yemin ettiler.

Ortak aklın oluşturulmasında önemli görev yapacak olan BDP, demokratikleşmeye sunacağı katkıyla Türkiye’nin gelişmesinde de etkin rol oynayacak güçtedir.

Şiddet, yerini sağduyu ve farklı düşüncelerin uygarca tartışmasına bırakmalıdır.

Bu konuda BDP’ye büyük görev düşmektedir.
Barış ortamının yaratılması, TBMM’nin doğru çalışmasına neden olacaktır...
Kan ve kafatasına dayalı milliyetçilikten uzaklaşan Meclis, hak, özgürlük, dayanışma ve kültürel gelişmeyi gerçekleştirecek, adil paylaşım ve zenginleşmeyi sağlayacaktır.

“Sorun yaratan Meclis’ten sorun çözen Meclis'e geçişi” ancak muhalefet, başta da BDP gerçekleştirebilir…

BDP Meclis'te kucaklayıcı, ancak kararlı duruş sergilemelidir.
BDP, Türkiye halkının güvenini kazandığı sürece ülkenin sosyal ve siyasal değişimine imza atacaktır!..

***

Kişisel nedenlerden dolayı kendi rızalarıyla yemin etmeyen iki kişi dışında, hala tutuklu olan 9 milletvekili henüz yemin edemedi.
Tutuklu olan milletvekillerinin hak etmedikleri bu durum, yasal zorlamaların arkasına sığınılarak devam ediyor.
Adeta bir inatlaşma görüntüsü veriliyor!.
Doğrusu 1 Ekim'de “tutuklu milletvekilleri” ile ilgili kamu vicdanını rahatlatacak bir karar verileceğini umuyordum. Olmadı!

***

Bilinmeli ki, tutukluluk halinin uzatılmasındaki zorlama, kararlardaki dolanma, vicdanların ötesinde akıllarda da adaletin engellendiği kanısını artırıyor!..
Gerek yasalarımıza, gerekse AİHS ve AİHM kararlarına aykırı görülen tutukluluk hali Türkiye’yi, dünya uluslar ailesi içinde hukukun üstünlüğüne inanmayan, adaletin yerine gelmesinde sorunları olan bir ülke konumuna düşürüyor.
Bugünden tezi yok, Meclis’in her aşamada önemli adımlar atması gerekiyor!..

***

Kaldı ki Cumhurbaşkanı Gül, açılış konuşmasında bu konuya geçen yıl olduğu gibi yine dikkat çekti.
Gül; “..tutuklulukların, fiili cezaya dönüşmesine ve adaletin tecelli etmesinin gecikmesine sebep olan en önemli hususlardan biridir. Söz konusu durum, yargının etkinliğine gölge düşürmektedir. Dolayısıyla, bu sorunların elbirliği içinde süratle çözümlenmesi, temel önceliğimiz olmalıdır” dedi.

***

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında; ” yargı mercilerinin fonksiyonlarını yerine getirirken azamî özen göstermesi, şahsî duygular ve tercihlerin, siyasî ve felsefî görüşlerin yargı kararlarını etkilememesi ve adaletsiz sonuçlara yol açmaması gerektiğini” vurgulayarak hukukla ilgili görüşlerini” daha da çarpıcı hale getirdi!..
Gül’ün açıklamalarından anlaşılan o ki, “aradan bir yıl geçmiş olmasına karşın tutukluk halinin düzeltilmesiyle ilgili hükümetin hala bir çözüm bulmaması Türkiye’yi dünyada zor duruma düşürüyor”.

***

Cumhurbaşkanı Gül bir şeyin farkında!..
Bunu da şöyle dile getiriyor; “...demokrasinin en temel ve vazgeçilmez ilkelerinden biri de hukukun üstünlüğüdür. Ancak hukuk, siyasî üstünlük mücadelesinin bir aracı da değildir. Hukuk yoluyla siyasî üstünlük sağlamanın, topluma şekil vermenin ve insanları belli bir kalıba sokmanın mümkün olmadığı defalarca görülmüştür. Hukukun, insan hayatını ve onurunu el üstünde tutan bir özelliği olmalıdır. Haksızlık ve adaletsizlik hukuk kılıfına sarılmamalıdır. Hukuk, adalet ilkesini gözetmelidir” diyerek hükümete çok ciddi uyarıda bulunuyor!…

***

TBMM açılışına Gül’ün bu sözleri damga vurdu.
Ancak aynı Gül, hükümetin yaptığı Anayasa değişikliği paketine destek vererek şimdi şikayet ettiği durumun ortaya çıkmasına neden olduğunu unutuyor mu?..
Evrensel hukuk kurallarının ihlal edilmesine olanak tanıyan “yeni hukuk anlayışının” yerleşmesine partizanlık yaparak katkı sunduğunu bilmiyor mu?..
Şimdi bu şikâyetleri yapan Gül; hükümetin “yargıyı dedelerin elinden kurtaracağız!” diyerek, başta HSYK, AYM, Yargıtay ve Danıştay olmak üzere, yüksek yargıyı cemaatlerin eline teslim eden değişime zamanında destek vermişti…

***

Yeni yargı düzeninin kamu vicdanında “adaleti yok eden” bir noktaya geldiğini bir yıl sonra Cumhurbaşkanının görmesi önemli bir şanstır..
Cumhurbaşkanı bu sözlerinde samimi ise önümüzde adil yargı için yeni bir dönem başlıyor demektir...
Bu şansı “hukukun üstünlüğüne inanan tarafsız ve bağımsız bir yargı düzenine çevirmek” bu Meclis'in görevidir!.
Bu dönem BDP’ye ve muhalefete çok iş düşecek!.
Tabii burada sorulacak en temel soru, Cumhurbaşkanı Gül’ün bu konuda hükümetle ters düşecek kadar samimi olup olmadığıdır?
 
Çözüm Gül’ün vereceği yanıtın içinde görülecek!..