Kim ne derse desin!.. 2009 Davos Toplantısı’na Başbakan Erdoğan damgasını vurdu. Belki bu “damga” yıllar sonra silinecek, ama şunu biliyorum ki, hiç unutulmayacak...

Kim ne derse desin!.. 2009 Davos Toplantısı’na Başbakan Erdoğan damgasını vurdu.

Belki bu “damga” yıllar sonra silinecek, ama şunu biliyorum ki, hiç unutulmayacak!..

“İsrail’e kafa tutan Türk” olarak zihinlerde ömür boyu kalacak!..

Tabii bizde de; “Kasımpaşa’nın son delikanlısı” unvanı tarihe kazınacak!..

Erdoğan’ın haklılığı ya da haksızlığını tartışmak bugün için henüz erken…

Zaten, sonuçları da herkesin ahkam kestiği gibi hemen ortaya çıkmayacak!..

•••

Dünyanın da ilgiyle izlediği panelde Başbakan’ın ortaya koyduğu performansı, doğru değerlendirmeliyiz. İlk tur konuşması, önceden uygulanan politikaları açan, söylenenlerin arkasında duran, İsrail saldırısını en duygusal noktadan yani “çocukların kıyımı”yla vuran, Hamas yanlısı duruşu güçlendiren bir anlayışla hazırlanmıştı. Belli ki, bu “sivil platformu” iyi değerlendirmek istemiş.

Kısa vadede, özellikle, “iç politikada” istediğine ulaştı.

Geceyarısı Atatürk Havalimanı önünde biriken binlerce coşkulu kişi, Türkiye’nin Davos olayını nasıl algıladığını somutlaştırdı!..

Dünkü “metro” açılışı da teyit etti.

•••

Evet, Erdoğan Hamas yanlısı. Geçmişten gelen bağlantıları ona başka bir seçenek bırakmıyor. Ancak, “yanlı tutumunu” zekice saklayan elinde “kozları” var...

İsrail, önce onay verdiği Hamas’a seçildikten sonra, aynı ilgiyi göstermedi. Hatta “seçimi” demokratik bulmadı ve Hamas yönetimini kabul etmedi. Muhatap almadığı gibi, halkı, onlara karşı kışkırtma yoluna gitti.

Başarılı olamadı.

Bunun üzerine, uyguladığı “ambargo”yla Gazze de yaşayan Filistinleri “yıldırma ya da sindirme” yoluna gitti. İnsanları açlık, sefalet ve hastalığa mahkûm etti…

Sonunda Hamas tarafından atılan “füzeleri” bahane ederek, acımasızca ve adeta “katliam” yapar gibi, “orantısız güç” kullanarak, saldırıya geçti.

Çocukları ve kadınları katletti...

Vahşetin resimleri boy boy tüm dünyaya yayıldı. Ama İsrail’in dünyada, özellikle ABD de var olan etkin gücü, bu insanlık dramının görülmesini engelledi... Tüm dünya bu kanlı saldırıya ilgisiz kalırken, bölgede yalnızca Başbakan “sertçe” karşı çıktı. Böylece, İran ve Hizbullah’ın yerini aldı.

•••

Erdoğan bu durumu iyi kullandı!..

İsrail’i,

Demokratik bir seçimi kabul etmediği,

Ambargo koyarak insanları tahrik ettiği,

Çocukları vahşice öldürdüğü için suçladı!..

Bu duygusal gerçeklerle, ABD, AB ve İsrail’in kınamasına karşın, dünya kamuoyunda haklılığını kabul ettirmeyi tasarladığı açık!..

Başarılı da oldu!..

İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in, Erdoğan’ın “albenisi” olan bu politikayı engellemek için “Nobel Barış Ödüllü” etiketini kullanarak, Erdoğan’ı küçümseyen tavır içinde cevap vermesi, tecrübesine yakışmayan büyük bir yanlıştı!.. Erdoğan bu pası “gole” çevirdi...

Sadece o gösteriyle puan kazanmadı, aynı zamanda, “asıl öfkelendiği” bir olayı da aşmayı bildi.

Bilindiği gibi İsrail Başbakanı Olmert, Gazze saldırısından kısa zaman önce Ankara’daydı. Erdoğan’la yaptığı toplantıda Olmert, Gazze saldırısı için “bilgi verdiği ve Türkiye’den icazet aldığı” iddiaları ortaya atılmıştı...

Bu iddialar, Erdoğan’ın pırıltılarını silmiş, onu “aldatan insan” psikolojisine sokmuştu!.. Peres’in konuşmasına verdiği cevabın içinde Olmert’ten “rövanş alma” hırsının da yattığı açık!..

 

•••

Davos toplantısındaki “üslup ve paneli terk etme tavrı,” diplomatik bir “skandal” olarak değerlendirilmemeli... Öncelikle bu toplantılar, devletler arasındaki ilişkileri belirleyen “resmi görüşme” statüsünde değil.

Kişiler oraya, sıfatlarıyla gelir. Bu “özel” ortamı, ilişkilerin “kurulması ve yoğunlaşması” için kullanırlar.

Yapılan konuşmalar, “durum tespitleri”nden başka bir şey değildir, devletler adına verilmiş “söz ya da karar” olamaz!..

İlişkilerde olması gereken tek özellik “nezakettir!..”

O nedenle, panelin Türkiye/İsrail ilişkilerini koparması düşünülemez!.. Terk etme eylemi, sadece “karşılıklı ilişkideki görgü kuralları” açısından değerlendirilir.

Nitekim İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in toplantı sonrası, “üzüntülerini belirtmesi,” Türkiye’nin İran’a alternatif rolünün devam etmesini ve Hamas’tan sonra yeni çatışma alanı açamaya niyetleri olmadığını söylemesi, yakın tarihte, İsrail’in Türkiye ile politikasını sürdüreceğini gösteriyor. Erdoğan’a İsrail kökenli STÖ ve lobi kuruluşlarının tepki göstermeleri doğaldır. Tıpkı, ülkemizde “cüppeli ve sarıklı” insanların Hamas yanlısı gösteriler yaptığı gibi!..

•••

Davos gösterisinin bir tehlikesi de  var!..

O da Başbakan’ın kendini bu “kahramanlığa” fazlaca kaptırması…

Yüzünü sadece Araplara dönerse, Arap dağınıklığı içinde kaybolup gider!.. Bununla da kalınmaz, inandırıcılık da kaybolur.

Yahudi düşmanlığı, önce kendi yurttaşları gözünde, sonrada tüm dünyada “ırkçı ve dinci” sıfatını pekiştir ki bu da, Türkiye’ye büyük zarar verecektir…

•••

Hele hele yaklaşan seçimlerde, Gazze olaylarını “iç politika” malzemesi olarak göstermek ve 2 ay boyunca her saniye bunu dile getirmek, ülkeyi hızla başka yönde bir bölünmeye götürecektir...

Başbakan’ın karakteri ve kültürü buna müsait! Hele muhalefet “çanak tutarsa,” durum daha da zorlaşır!

İşte o zaman, bugünün heyecan ve coşkusu, yarının korkusu olacaktır!..

•••

Türkiye’nin tek çözümü, Batı standartında yaşam koşullarına ulaşan, hukukun üstünlüğüne, temel hak ve özgürlüklere inanan gerçek demokraside yaşamaktır!..

Türkiye, AB içinde kalıcı oldukça, Ortadoğu’da sözü daha da dinlenir hale gelecektir.

Türkiye’nin saygınlığı “kabadayılıkla” değil, sözüne güvenilen, nazik ve karşısındakine saygılı, ama kendi çıkarları için kararlı ve kişilikli durmasını bilen bir tavırla kabul görecektir.