IMF, Dünya Bankası İstanbul’da… DİSK, KESK, TMMOB ve TTB yöneticileri, bu iki kuruluşun başkanlarına hitap eden bir açık mektubu kamuoyuna

IMF, Dünya Bankası İstanbul’da… DİSK, KESK, TMMOB ve TTB yöneticileri, bu iki kuruluşun başkanlarına hitap eden bir açık mektubu kamuoyuna duyurdular ve “hoş gelmediniz” dediler.
Dört demokratik kitle örgütünün kaleme aldıkları metin mükemmeldir. Tümünü, bir bölümünü okumuş olabilisiniz. Ama yine de genişçe birkaç alıntı yapmak istiyorum:
“Dünyanın birçok yerindeki diğer ezilen halklar gibi, sizin ne olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Siz Yirminci Yüzyıl‘da inşa edilmiş küresel zorbalarsınız. Siz sadece sermayenin ve iktidarın sesisiniz;…iki küresel sermaye örgütüsünüz.”
Doğru söylüyorlar. Bazı olgu ve süreçleri anlamanın en iyi yolu, açık-seçik adlandırmadan geçiyor. Bazen zorunlu olarak kullandığımız “neoliberal politikalar” teriminin, aslında sermayenin sınırsız tahakkümünü egemen kılmak isteyen bir program anlamına geldiğini sık sık hatırlatmak gerekiyor.
“Bu ülkenin halkları temsil ettiğiniz ideolojiyi hiç bitmeyen istikrar programlarınızla, yıllarca emekçilerin alın teriyle üretilmiş kamusal varlıkları talan eden özelleştirmelerinizle, reform olarak… budadığınız sosyal haklarla çok iyi bilmektedirler.”
Emek ve halk karşıtı programların “reform olarak” diretildiğinin vurgulanması ne kadar haklıdır… Zira, geçmişte emek yanlı dönüşümleri adlandırmış olan “reform” sözcüğü, artık, sermayenin halk karşıtı programına “masumiyet” görüntüsü vermek için kullanılmaktadır. Sermayenin üst örgütleri ideolojik beyin yıkamaya olağanüstü özen gösterirler.
“Siz Sayın IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn: Hâlâ sıkılmadan dışa açılmanın, esnekleşmenin, güçlendirilmiş bir finansal sistemin yaşadığımız krizi aşmada birincil öneme sahip olduğunu söylüyorsunuz. Tüm dünya ekonomisi 1980‘li yıllardan bu yana bugün yeniden formüle ettiğiniz söz konusu politikaları aralıksız uygulamadı mı? ABD‘de batan finans şirketleri yeterince esnek değiller miydi? Dünya halkları için utanmadan tekrarladığınız ‘istikrar’ çağrısını aynı şekilde ABD için tekrarlayabilecek misiniz? Yoksa yıllardır dünyanın tüm coğrafyalarında yaratılan değeri kendi topraklarında tüketime çeviren, devasa açıklar veren ABD için ‘ne yapalım, oyunun kuralı bu’ demeyi mi tercih edeceksiniz?”
Demokratik kitle örgütlerinin yöneticilerini tebrik edelim: IMF’nin dünyaya bakışındaki ikiyüzlülüğü ve ABD’nin uluslararası krize katkısını beş cümlede teşhir ediyorlar. Fazlasına gerek yok.
“Sayın Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick: Mevcut krizin dünyanın her yerinde milyonlarca insanı işsiz ve yoksul bıraktığını büyük bir fütursuzlukla açıklıyorsunuz. Peki ama çeyrek yüzyıldır dünyanın her yerinde aralıksız uyguladığınız …devletleri küçültmek için amansızca desteklediğiniz özelleştirme politikalarının; eğitim ve sağlık hizmetlerini piyasalaştırmanın; çalışma yaşamı ve onun örgütlü kurumları üzerine sürdürdüğünüz amansız saldırıların; tüm dünyada sosyal güvenlik kurumlarını talan eden politikalarınızın, bu süreçte hiç mi etkisi yok? Sizin yapısal uyum olarak adlandırdığınız şey, bizlerin çok iyi bildiği gibi, genel olarak bir sermayeleştirme sürecidir. Yufka yürekli yoksulluk politikalarınız olsa olsa trajiktir. Sizin yardımseverliğiniz çağımızın ‘yoksullar yasası’dır. Utanç vericidir. Biz sizin ulufenizi değil, … yüzyıllar süren emek mücadelesinde kazandıklarımızı ve sizin bizlerden çeyrek yüzyılda… kopararak aldıklarınızı geri istiyoruz.”
Burada da, Dünya Bankası’nın bizlere taşıdığı insafsız reçetenin özlü eleştirisi var. “Yapısal uyum politikaları…” Emek-karşıtı saldırının kurumsal boyutuna masumiyet kazandırmak için terminolojik beyin yıkama örneklerinden biri daha… Demokratik kitle örgütlerinin yöneticileri, Dünya Bankası’nın bizlere uygulatmaya çalıştığı “yoksullukla mücadele programları”nın yaklaşımı ile, vahşi kapitalizmin karanlık dönemlerinde Britanya’da uygulanan “yoksullar yasası” uygulamaları arasındaki benzerliğe dikkat çekiyorlar.  “Tam isabet” kaydederek haklı taleplerini dile getiriyorlar: “Sizin yarattığınız yoksulluğun sonuçlarının iane dağıtarak hafifletilmesini değil, yitirdiklerimizin geri verilmesini istiyoruz…”
“Sayın IMF başkanı Dominique Strauss-Kahn ve Sayın Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick: Bugün yaşanan bunalım, … artık tarihsel misyonunu tamamlamış bir …toplumsal sistemin yani kapitalizmin bütüncül bir krizidir ve yakın bir gelecekte derinleşmiş toplumsal krizlerle daha büyük yıkım ve acılara yol açması muhtemeldir. Bu nedenle sürdürmekte ısrar ettiğiniz sermaye yanlısı politikalar bugün olduğu kadar gelecekte de birer uygarlık suçu oluşturacaklardır.”
Türkiye’de kol ve kafa emekçilerinin dört büyük örgütünün yöneticileri, IMF ve Dünya Bankası başkanlarına hitaben kalem aldıkları bu açık mektubu, temsil ettikleri insanlar adına, "bizden aldıklarınızı geri verin ve geldiğiniz yere geri gidin" çağrısıyla noktalıyorlar.
İleride, Türkiye’nin toplumsal mücadeleleri tarihinin onurlu bir belgesi olarak anılacak olan bu açık mektubu kaleme alıp imzalayanlara “ellerine sağlık” diyorum.