Artık her şeyin ‘yeni’sinin makbul olduğu bir dönemden geçtiğimizi göz önünde bulundurunca Game of Thrones’ta da işlerin benzer bir şekilde ilerleyeceğini düşünmek normal fakat gözden kaçan çok temel bir gerçek var: Dizide işlerin gerçek hayattaki gibi olmaması

Sandıktan ‘Yeni Westeros’ çıktı

FATİH ŞALO - caykahve@gmail.com

Sabah 8 akşam 5 olarak tasarlayıp esnek çalışma saatlerine kurban ettiğimiz kısa hayatlarımızın son 4 yıldır yegane sığınağı olan Game of Thrones nihayet 5. sezonuyla imdadımıza yetişti. Geçen sezonun ortalığı tozu dumana katan mücadelelerinin ertesinde dizi her şeyi ve herkesi ama en çok da Tyrion Lannister’ı tüketip bir sandığa tıkarak final yapmıştı. Tyrion Lannister’ın sandığa girmesindeki birincil neden olan Tywin Lannister’ın vedası Game of Thrones evreninde Westeros için de bir dönemin bitmesi anlamına geliyordu. Neticede 5. sezonun başlaması ile birlikte görüldü ki 4 yıldır türlü entrikalarına, cinayetlerine ve acımasızlıklarına alıştığımız Westeros artık mazi olmuş yerini Yeni Westeros almış.

Artık her şeyin “yeni”sinin makbul olduğu bir dönemden geçtiğimizi göz önünde bulundurunca Game of Thrones’ta da işlerin benzer bir şekilde ilerleyeceğini düşünmek normal fakat gözden kaçan çok temel bir gerçek var: Game of Thrones’u bizlere bu kadar sevdiren neden dizide işlerin gerçek hayattaki gibi olmaması. Bu yüzden “Yeni Westeros”un eskisinden daha makbul olacağını beklemek fazlaca naif bir temenni olarak kalıyor.

OSCAR WILDE ŞİİRİNİ ANIMSATIYOR

Bu temenninin naif olmasından mütevellit Game of Thrones’ta iş bilirliği ve gücünü birey olmaktan alan diğerkâmlığı ile kitlelere “Çare Tyrion Lannister” dedirten Tyrion Lannister bir gece vakti tıkıştırıldığı sandıktan aynı adam olarak çıkmıyor. Oscar Wilde’ın “Herkes öldürür sevdiğini” şiirini anımsatan bir sahnenin ertesinde girdiği sandık Tyrion Lannister’ın çok önceden yitirdiği hayatta bir mâna arama motivasyonunu tekrar kazanacağı çilehane oluveriyor.

Tyrion Lannister’ın öyküsü dışında bir hayat olup olmadığının sıkça sorgulandığı Game of Thrones’ta beşinci sezonda değişmeyen bazı gelenekler de var. Daenerys Targaryen ya da halk arasında bilinen adıyla Khaleesi, halen yalpalamakta. Daenerys Targaryen bir köleci Asur İmparatorluğu’nu yıkan bilge fatih oluyor ve bir “Barbie’ye Devlet Yönettir” oyuncağına dönüşüyor. Daenerys’in hikâyesinin Westeros’a olan uzaklığı seyircide de bir ilgisizlik olmasına yol açıyor. Ejderhalar, köleler, Mezopotamya ikliminden yapılan göndermeler de artık eskisi gibi heyecan vermiyor.

Kuzey ise artık hiç olmadığı kadar hareketli. Stannis’in bin atlı akınlarda çocuklar gibi şen bir giriş yaptığı Kuzey, Westeros’un gerçek Kral’ının en büyük imtihanı olacağa benziyor. Bol keseden dağıttığı unvanların ve malların her işi çözmekte yeterli olmadığını gören Stannis’in kendisine acil bir CEO bulması gerektiği görülüyor. Yeni Westeros’ta kapıya kadar gelen kış için asabiyet soslu adalet yeterli bir çözüm değil. 

DİZİDE WIKILEAKS ETKİSİ

Game of Thrones evreninde tüm çürümüşlüğün ve yozluğun merkezi olan Kral Toprakları 5. sezonda Cersei Lannister, şahsı ile özdeşleşmiş olan ihtiraslı ve gaddar havasını bir kenara bırakmış görünüyor. Pisliğinden miskal eksilmese de Kral Toprakları içine kapanmış, neye ve niçin yas tutacağını bilemez bir halde savruluyor. Tıpkı Cersei Lannister gibi Kral Toprakları yeni sezonda yorgun, üzgün ve yaşlanmış; biraz kilo almış; ağlamış yine rimelleri akıyor.

Kral Toprakları’ndan en müsamahakâr izleyicilerin bile nefret etmesine yol açan Oberyn Martell’in katledilişinin meşum hatırası halen Game of Thrones izleyicilerinin aklındayken bir intikam hikayesinin ne ölçüde sevileceği belirsiz. Dorne’un şaraplarını dahi görünce Oberyn’in acı hatırası ile irkilen izleyiciler için bu intikam hikâyesi pek de rahatlatıcı olmayabilir.

Dizinin sunumunda yaşananlarsa gerçekten de bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına işaret ediyor. Dizinin televizyonda yayınlanmasına saatler kala 4 bölümünün birden internete düşmesi HBO açısından tam bir Wikileaks etkisi yarattı. Game of Thrones gibi her bölümün sonunda izleyicide ıstırap hissi veren “merak uyandırıcı” bir dizinin başına böylesi bir olayın gelmesi hiçbir şeyin masumiyetinin kalamayacağının ispatı gibi. Gerçek dünyaya benzemediği ölçüde ilgi çeken bu dizinin bütünlüğüne yapılmış böylesi bir saldırıya karşı yegane misilleme HD keyfini lüks değil ihtiyaç olarak gören bilinçli dizi seyircileri tarafından gelebilir.