Bu ay çok mühim bir kitap yayınlandı: Abdullah Aysu, Küreselleşme ve Tarım Politikaları: DTÖ, IMF ve Dünya Bankası’nın Türkiye Tarımına Etkileri, İstanbul: Su Yayınevi.

Bu ay çok mühim bir kitap yayınlandı: Abdullah Aysu, Küreselleşme ve Tarım Politikaları: DTÖ, IMF ve Dünya Bankası’nın Türkiye Tarımına Etkileri, İstanbul: Su Yayınevi. Kitabın  etkileyici kapak tasarımı içeriğini özetliyor. Kara tekerli dev bir traktör, bulutlu bir gözyüzünün altında inleyen kırın üzerinden gırgır geçiyor.

 

TARIM SORUNU

Tarımsal dönüşümü tarihsel, siyasi ve sosyal yönleriyle yetkin bir şekilde inceleyen kitap 6 bölümde sorunu tanımlıyor, ortaya çıkış koşullarını tahlil ediyor, çözümün ana parametrelerini gerçekçi bir perspektifle tartışıyor ve tüm bunları inanılmaz bir akıcılık ve sadelikle yapıyor. Galiba kitabın en önemli başarısı bu.

Nasıl becerilmiş anlamadım; ama bir köylü de bir profesör de bu kitabı okur, anlar, tartışır. Bu kitap, siyasi sorunları uzmanların insafına büyük bir hız ve aymazlıkla terketmeye başladığımız günümüzde, dünyayı anlamanın ve ona müdahale edebilmenin herkesin sahip olması gereken bir hak olduğunu anımsatıyor.

İkinci Dünya Savaşı sonrası tarımsal dönüşümün mantığını inceleyen kitap, 1980 sonrası ortaya çıkan neoliberal tarım politikalarının tarımı kapitalist dönüşüme uygun bir hale nasıl getirdiğini özetliyor. Üretim araçlarındaki söz, yetki ve karar egemenliğinin küçük çiftçilerden şirketler ve geçişinin nasıl bir siyasi proje içinde şekillendiğini özetliyor.

Daha sonra neoliberal politikaların Türkiye tarımına genel etkilerini ampirik olarak izliyor ve tahlil ediyor. Özellikle IMF ve Dünya Bankası’nın tarım politikalarındaki çıkmazları herkesin anlayacağı bir netlikte tasvir ediyor. Zaten artık Dünya Bankası ve IMF’nin uzmanları bile bu sonuçları özellikle emekli olduktan sonra görmeye başladı.

 

NE YAPMALI?

Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu başkanı Abdullah Aysu’ya göre bu yanıtın öncelikli muhatabı iki grup. İlk grup elbette köylüler. Onlara uzmanların hediye ettiği ve 57 saniyede bir çiftçi ailesini tarımdan zorla kopartan sorun yumağını uzmanların çözeceklerini beklemek tam bir aymazlık. Çözüm köylülerin örgütlenmesinde, küresel ölçekte beraber durabilmesinde ve koalisyonlarına kentlileri katabilmelerinde. Bunun adımlarını da sanırım Türkiye’de küresel ölçekte dayanışma hatlarını kurmuş ve dünya köylülerinin örgütü Via Campesina’nın aktif üyesi Çiftçi-Sen atıyor.

İkinci muhatap kentliler. Aysu’ya göre Tarım Sorunu herkesin sorunu. Zira gezegenimizdeki hayat, yenilen domatesten, huzurla uyunan bir geceye kadar her alanda köylü ve kentli arasında görünmez ama her an birbirine bağlı hatlarla kurulmuş durumda. Bu perspektifte hepimiz, kentliler, köylüler, hayvanlar, bitkiler, dağlar, ovalar, denizler ve ormanlar renkli bir tespihin taneleri gibi birbirimize bağlıyız. İnsan hayatı dışındaki gerçeklik insana bahşedilmiş bir kaynak denizi değil. Gezegenimiz başka canlı ve cansız varlıklarla paylaştığımız ve onlarla uyumlu olarak yaşamak zorunda olduğumuz bir koca köy. Aysu’ya göre tarım sorunu tespihin ipini çekiştiriyor. Bir şeyler yapmazsak ve kaderimizin ortak olduğunu görmezsek tespih taneleri gibi dağılıp gideceğiz.

 

SOLA SOLDAN DERSLER

Genelde dünya solu özelde Türkiye solunun içindeki çıkmaz hakkında önemli dersler barındırıyor Aysu’nın kitabı. Öncelikle üretim araçlarıyla hâlâ bağı tam olarak kopartılamamış tek aktör olarak köylülerin, solun siyasi açılımı için önemli olduğunu anımsatıyor. Özelikle Türkiye gibi memur ve işçilerin sarı sendikalar ve neo-islamcı ve miliyetçi muhafazakârlarca başarılı bir şekilde örgütlendiği ülkelerde, güçlü bir muhalif hat örmek ancak köylülerin katılımıyla mümkün.

Bu mesele hakkında sol çok hazırlıksız. Zira köylülüğün bir sorun olduğunu düşünen solcu sayısı sağcıların iştahını kabartıyor. Oysa 1980 sonrası Türkiye’de heyecan verici bir şeyler değiştirmeye gebe toplumsal bir muhalefet kurabilmiş, sürdürülebilen sınırlı sayıdaki toplumsal hareketin tamamı köylüler tarafından örgütlenmiş ya da kırın desteğiyle ayakta kalabilmiş. Zaten kent gibi kocaman bir yere sınırlı güçlerle donatılmış polisin, köy gibi minicik bir yere sınırsız güçlü  jandarmanın yerleştirilmesi de bundan değil mi?

Muktedirlerin gördüğünü biz ne zaman göreceğiz bilmiyorum. Ama Abdullah Aysu’nun kitabı galiba bu konuda gözümüzü açacak. Tarım sorunu özelinde ya da eşitlikçi siyaset genelinde derdi olan herkesin hemen okuması gereken bir kitap “Küreselleşme ve Tarım Politikaları”. Sırf meraktan değil.Tespih dağılmasın diye.