1 Mayıs’ta Taksim’e yürümek istediği için tutuklanan 38 kişinin ardından 12 kişi daha gözaltına alındı. Siyaset Bilimci Tosun, “Erdoğan’ın normalleşme dediği şey ülke için geçerli değil. Kendine bir alan arama hamlesi” dedi.

Rejimin normali bu
1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak isteyen yurttaşlara polis biber gazı ve plastik mermiyle saldırmıştı. (Fotoğraf: Depo Photos)

Politika Servisi

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve CHP Lideri Özgür Özel’in AKP Genel Merkezi’nde gerçekleştirdiği buluşma sonrası ülkede başlayan normalleşme tartışmalarının gölgesinde 1 Mayıs’ta Taksim’e yürümek isteyen yurttaşlara yapılan operasyonlar sürüyor.

Önceki gün Saraçhane’den Taksim’e yürümek isteyen 62 kişinin gözaltına alınıp 38 kişinin tutuklanmasının ardından ev baskınları dün de devam etti. Yapılan operasyonlarda 12 kişi gözaltına alınırken 20 kişi hakkında da yakalama kararı çıkarıldı.

Siyasetin yukarısında yaşanan yumuşama tartışmaları sürerken son olarak yaşanan gözaltı ve tutuklama kararları ise iktidarın politikalarının devamlılığını kanıtlar nitelikte.

Yerel seçimler sonrasında ülkede ikinci parti konumuna düşen, halkın rejime karşı itirazları sonucu meşruiyetini kaybeden Erdoğan, ülkede girilen yeni dönemde yeni bir manevra peşinde.

ERDOĞAN KUTUPLAŞTIRMA SİYASETİNDE SINIRA GELDİ

Görüşme sonrası ‘Normalleşme artık bu ülkenin ihtiyacı’ açıklamasının ardından ülkede olumlu bir hava yaratmaya çalışan Erdoğan’ın en büyük ihtiyacı ise toplumun mevcut sorunlarını görünmez kılabilmek.

1 Mayıs’ta bir kez daha tüm çıplaklığı ile görünen baskıcı politikalarının yanı sıra; milyonlara yüklediği derinleşen ekonomik krizi, hayatın her alanına tüm hızla yaymaya devam ettikleri gerici politikaları, muhalefeti susturmaya yönelik hamleleri gizlemeye çalışan rejim, uygulamaya dahi koymadıkları anayasa tartışmalarını ve yumuşama dönemi söylemlerini bir paravan olarak kullanıyor.

Toplumun çok büyük bir kısmının desteğini yitiren Erdoğan ise başlatılan bu tartışmalarla kendine yeni bir meşru alan arayışında. Öte yandan yerel seçimlerdeki yenilgiyi de unutturmak isteyen Erdoğan’ın iktidar bloku içerisindeki tartışmalı görüntüden de rahatsız olduğu iddia edilenler arasında. İktidara yakınlığı ile bilinen Türkiye Gazetesi’nin dün yer verdiği habere göre Erdoğan, partisinin istişare toplantılarında, “Cumhur İttifakı’nda hiçbir sorun yok. Sayın Bahçeli ile görüşmede de bunu bir kez daha teyit ettik" mesajı verdiği belirtildi. Seçim sonrası başlatacakları değişim mesajında ise “Bu değişim bizim belirlediğimiz şartlarda ve takvimde olacak" ifadeleri kullanıldı.

Gündemdeki yumuşama tartışmalarını ve 1 Mayıs sonrası yaşanan tutuklama kararlarını Siyaset Bilimci Gülgün Erdoğan Tosun değerlendirdi.

Kutuplaştırma siyasetinin artık Erdoğan’a kaybettirmeye başladığını belirten Tosun, Erdoğan ve partisinin bu siyaset tarzında sınıra geldiğinin altını çizdi. Tosun, “2015’den bu yana giderek derinleşen erime nedeniyle AKP’den kaçan seçmeni Erdoğan yeniden kendine ve partisine döndürmenin arayışı içinde. Dolayısıyla yumuşama veya normalleşme görüntüsüyle kendisini seçimden birinci parti olarak çıkan CHP ile aynı kulvara almaya çalışıyor. Bu amaçla izlediği strateji seçmen zihninde var olan AKP-CHP ayrışmasının sınırlarını bulanıklaştırarak kendini CHP ile aynalamak çabası olarak yorumlanabilir” dedi. 

PRAGMATİK ANLAYIŞIN BİR SONUCU

Mevcut anayasal düzenlemelerin Erdoğan’ın 2028’deki cumhurbaşkanlığı adaylığını zora soktuğunu da hatırlatan Tosun şöyle konuştu: “Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için 2026 yılı sonlarında bir erken genel seçim yapılması ve yine mevcut parti blokları oylarına göre 50+1 kuralının 40+1 düzeyine geriletilmesi gerekmektedir. Mevcut sistemle erken seçim olması halinde bile Erdoğan’ın yeniden seçilme olasılığı düşük. 2002’den bu yana hem AKP iktidarının hem de Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının sürdürülmesinde çeşitli partiler ve gruplarla kurduğu pragmatik ittifakların etkili olduğunu gözlemledik. 2015 Kasım seçimlerinden bu yana MHP ile kurmuş olduğu ittifakın pragmatik olarak Erdoğan’ın önümüzdeki seçimler için ihtiyaç duyduğu 50+1 sonucunu sağlayamayacağı anlaşıldı. Cumhur İttifakı içindeki Yeniden Refah Partisi’nin AKP ve Erdoğan’a yönelik eleştirileri de düşünüldüğünde 40+1 değişikliğine dair yeni ittifak arayışlarına girmesi kendileri açısından normal kabul edilebilir.

NORMALLEŞME ÜLKE İÇİN DEĞİL ERDOĞAN İÇİN

Tüm bu koşullara ve ihtiyaçlara karşın AKP ve Erdoğan’ın normalleşme arayışlarının önündeki en büyük engel kendileridir. Çünkü gerek 1 Mayıs’ta Taksim’de yaşananlar ve tutuklamalar, gerekse öncesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması Yeni Anayasa veya Anayasa Değişikliği taleplerini boşa düşürmektedir. AKP ve Erdoğan’ın bir talep olarak toplumun ve muhalefetin önüne getirdiği normalleşme Türkiye’nin normalleşme ve demokratik ayarlarına dönmesinden ziyade içerik olarak AKP ve Erdoğan için bir normalleşme arayışı olduğu izlenimi uyandırıyor.”