Bahçeşehir Üniversitesi şehrin bahçelerine ve kent kültürüne zarar veriyor. İnsana “üniversiteler bile bu kadar hatalı davranırsa, artık gerisi boştur” dedirtiyor. Bakın Bahçeşehir...

Bahçeşehir Üniversitesi şehrin bahçelerine ve kent kültürüne zarar veriyor. İnsana “üniversiteler bile bu kadar hatalı davranırsa, artık gerisi boştur” dedirtiyor. Bakın Bahçeşehir Üniversitesi kendini nasıl tanıtıyor:

“Bilimsellik sınırlarını aşmadan düşünmeyi, başkalarının hak ve özgürlüklerine saygılı olmayı elden bırakmadan özgür olmayı, ulusal kültürümüzü yaşatarak evrensel olmayı öğretiyoruz.” İnansak mı?

 

KAÇAK BİNALAR

Bilimsellik sınırlarını aşmadan özgür olmayı öğretmek için kente üçkâğıt açan bir üniversiteden bahsediyoruz. Beşiktaş Belediyesi’nin yıkım kararını uygulatmayan, geceleri ve bayramlarda pervasızca kaçak bina yapan, yaptığı kaçak binanın üzerine üniversitesinin adını yazmayan, küçük bir kulübe dikmek için bile ruhsat alamayan, ama koca bina diken bir okuldan bahsediyoruz.

 

KAMUYA ZARAR

Hadi kaçak bina diktin, bari çevrene zarar verme. Kazdığın metrelerce temel nedeniyle Mimar Sinan Üniversitesi’nin temellerini sarsma bari. Bilirkişi raporlarına göre, Bahçeşehir’in inşaat çalışmaları çevredeki diğer binaları güvenliksiz kılıyor. Bu nedenle en azından bir kere Bahçeşehir inşaatı durdurulmuş durumda.

 

KAMU PARKI İŞGALİ

Keşke meseleler bu kadar olsa. İnsan yazmaya utanıyor. Bahçeşehir Üniversitesi’nin önü kamuya ait bir park. Hem de parkı, bahçesi az olan bir şehirde, insanlar biraz ferahlasın diye deniz doldurularak kazanılmış bir park. Bahçeşehir ne yapıyor? Önce “kamu yararı” olsun diye güya parkın peyzaj düzenlemesini yapıyor. Sonra çevresini bir bitki duvarıyla çeviriyor. Bir metrelik bir giriş bırakıyor. Girişe kaçak bir kulübe dikiyor. İçine ızbandut gibi bir güvenlikçi dikiyor. Beşiktaşlıların girmesini yasaklıyor, girmeye çalışanı kovuyor.

Çaldığı alanda ne yapıyor? Kafe. Al sana Bahçeşehir. Al sana “başkalarının hak ve özgürlüklerine saygılı olmayı elden bırakmadan özgür olmayı” öğreten üniversite. Yok, ben böyle özgürlüğü almayayım.

 

EYLEMLER

Yaklaşık üç hafta önce Beşiktaşlılar, Mimar Sinan öğrencileri, Bahçeşehir’in cesur öğretim üyesi ve öğrencileri, Eğitim Sen’li akademisyen, memur ve araştırma görevlileri yaklaşık 700 kişinin katıldığı bir eylem yaptı. Çevresine saygılı olmayı öğretmeyi amaçlayan bir eğitim kurumunu çevresi protesto etti. Bahçeşehir işgale devam ediyor. Kaçak binalarını yıkmıyor.

Beşiktaş Belediyesi de nedense artık bu kaçak binalara dokunmuyor. (Açmış olduğu davayı da Mimar Sinan Üniversitesi’nin zorlamasıyla açmış gibi, çünkü bu dava Bahçeşehir’in tüm kaçak binalarını kapsamadığı gibi, Beşiktaş Sahil Parkı’nı korumak gibi bir gayretten söz etmek de mümkün değil). Büyükşehir Belediyesi meseleye uzak duruyor. TMMOB yavaş yavaş ilgilenmeye başladı. Üniversitenin rektörü akşam yemeklerinde başbakanla sofralarda boy gösteriyor. (İstanbul’un merkezine herkesin gözü önünde kaçak binalar diken Bahçeşehir Üniversitesi, her eğitim dönemi açılış ve mezuniyet törenlerine üst düzey siyasetçileri davet etmeyi de ihmal etmiyor. Verilen mesaj açık.) Üniversite siyasilerin yakın çevresiyle/tanıdıklarıyla iş ilişkileri kuruyor. Medyayla iç içe. Radikal gazetesi bile bu eylemleri duyurmuyor.

Üniversite siyasileştikçe, muktedirlere sırnaştıkça, yalnızca akademik bağımsızlığını değil, halkın güvenini de yitiriyor. Meseleyi konuştuğum Bahçeşehir’den bir meslektaşım “orası eğitim kurumu, amacı olumlu, bu yüzden üzerine gitmek doğru değil” gibi bir şey söyledi. Utanıyordu, bahane arıyordu. Bir hocayı bu duruma düşürenler utansın.

 

HOCA, DEKAN, REKTÖR…

Bahçeşehir’de çalışan akademik arkadaşlarım. İçinize siniyor mu? Hukuk Fakültesi dekanı sayın Özakman, “Gerçek anlamda bir hukuk devletinin ihtiyaç duyduğu hukukçuları yetiştiriyoruz” diyorsunuz. Bu hukuksuzluk içinize siniyor mu? Ve sayın rektör Arıboğan, çevresine saygılı üniversite misyonunuzla bunca çelişen adımları gerçekten onaylıyor musunuz? Eylemler büyüyünce ne yapacaksınız? Hiç düşündünüz mü?