AK Parti'nin reklam ve halkla ilişkilerini düzenleyen Arter Ajans sahibi Erol 01-çak, 2002 Genel Seçimleri sonrasında Akşam gazetesine verdiği röportajda...

AK Parti'nin reklam ve halkla ilişkilerini düzenleyen Arter Ajans sahibi Erol 01-çak, 2002 Genel Seçimleri sonrasında Akşam gazetesine verdiği röportajda şu tespiti yapmıştı:

-Tayyip Erdoğan, Adnan Menderes'ten bu yana gelen en iyi siyasi markadır!

Erdoğan gerçekten bir "marka" olduğunu gösterdi.

-Ne marka? sorusuna verilecek muhtelif içerikteki olumsuz yanıtlar elbette onun değerinden pek fazla bir şey eksiltmez. Marka markadır!

Seçim döneminde Erdoğan'ı izleyen bir gazeteci, seçim sonuçlarının belli olduğu 3 Kasım gecesi AK Parti İstanbul İl Merkezi'nde sohbet ederken ondaki olağanüstülüğün altını çizerek şöyle demişti:

-Ankara'ya gittiğinde, ona yol yordam öğretmezlerse kızdığı zaman ağzına geldiği gibi konuşarak 'Ne diyorsun ulan sen?' diye kafayı çakar valla!..

Erdoğan aradan geçen sürede gazeteciyi mahcup etmedi. Sıcak bir gelişme olduğunda anında tepki verdi. O an aklına geleni söyledi, sonra durup ne dediğini düşündüğünde, izaha muhtaç kelimeler sarfettiğini görüp, sözlerinin arkasında durduğunu takrar tekrar söyledi.

Erdoğan kendine özgü siyaset üslubuyla da giderek daha parlak bir çizgi oluşturuyor.

Başbakan önceki gün evinin karşısındaki börekçide topladığı gazetecilere önemli açıklamalar yaptı. Kendisine Cumhurbaşkanlığı konusunda sorular yönelten medya mensuplarına, muhalefetin tavırlarını aktarırken dedi ki:

-Çelik çomağı verdik ellerine, oynuyorlar!..

Bayram münasebetiyle de CHP'nin "kaşarlanmış" olduğunu ifade etti.

Halkın içinden geldiğini ispatlamak için, halk gibi konuşmaya özen gösteriyor. Mersin'de bir çiftçiye "Artistlik yapma lan" demişti.

Erdoğan sayesinde siyasi literatür gelişiyor.

Ama onun form düzeyine erişmek elbette kolay değil. Çünkü o bir Kasımpaşalı!

İletişim yayınları geçtiğimiz yıllarda "Popüler Siyasi Terimler Sözlüğü" adlı bir kitap yayınlamıştı. Belki Erdoğan'dan sonra bir de "Popüler Siyasi Sövgüler Sözlüğü" hazırlayabilirler.

Bu çalışmanın gövdesi "Erdoğanizm'in İnce Noktalan" da olabilir.

Bir döneme damgasını vurmuş siyaset markasının, sıfır kilometre küfürleri geleceğin Türkiyesi açısından ufuk açıcı olabilir.

Bazı oturumlarda ortaya çıkan Meclis tutanaklarına, poşet içinde satış imkânı sunulur-sa, Erdoğanizmin kalıcı etkilerini daha objektif değerlendirme şansı doğabilir.

Bir siyasi akımın doğum sancıları, ülkenin elinde bulunan en iyi siyasi marka sayesinde kendini gösteriyor.

Onu desteklemek gerekiyor.

Çünkü çevremizi saran olumsuzluk çemberinden çıkış yolu gittikçe daralıyor. Yol bitip de duvara geldiğimizde, Erdoğanizmin ipine sarılmak halkımızı rahatlatabilir:

-Öpeyim Avrupa Birliği'ni!

Yıllardan beri "kırmızı çizgimiz" diyerek yeri göğü inlettiğimiz Kuzey Irak'ta Kürt devleti mi kuruldu:

-Boş ver, salla-yolla!

Geniş bir muhalefet, Çankaya'ya çıkma mı diyor:

-Köşk'ün direkleri girsin cebinize!

Meclis'te ödün vermeyi düşünüyor musunuz?

-Verdik ellerine oynuyorlar!

Erdoğanizm geliştikçe siyaset renkleniyor.

Erdoğan, Menderes'ten bu yana en iyi siyasi markadır.

Menderes parlamenter sisteme olan saygısını şöyle dile getirmişti:

-Odunu koysam seçtiririm!

Gelişen Erdoğanizm'de ise "odun" daha faklı yorumlanabilir:

-Odun, ben sana......!