İki ayı aşkın süre hazırlıklarını tamamladı basketçilerimiz. İyi mi hazırlandılar, kötü mü karar vermiş değilim?...

İki ayı aşkın süre hazırlıklarını tamamladı basketçilerimiz.

İyi mi hazırlandılar, kötü mü karar vermiş değilim?

Çin yolculuğu ve Sırp maçlarını bir kenara bırakırsak oldukça uzun bir süre geride kalan. Bu kadar sakatlanmaların üst üste gelmesi de oldukça ilginç.

İyi hazırlanalım derken, sakatlar ordusuna dönüştük.

Ömer Aşık ve Semih Erden milli takımımız için önemli silahlardı, pota altı savunmasını garantiye almış olacaktık.

Bu iki oyuncunun yokluğunda sakatlıktan yeni çıkmış hazır olmayan Oğuz, basketbolun sadece “top kesme” oyunu olduğunu zanneden Fatih Solak...

Ukrayna maçı öncesi Efes Cup turnuvasında gördük ki, savunmada çabuk faul problemi yaşayacak, hücumda skora katkıları oldukça az olacaktır uzunlarımızın.

Bu, takımımızı bekleyen ilk tehlike.

İkinci tehlike ise, belirgin dış atıcılarımızın olmayışı.

Bilindiği gibi Ömer Onan da sakat.

Hal böyle olunca, iki kısa oyun kurucuyu devamlı birlikte oynatmak zorunda kalıyoruz.

Bu düzen Bosna, Portekiz ve İngiltere’ye karşı başarılı gözükebilir.

Ama eleme grubunda mücadele edeceğimiz Ukrayna, Belçika ve Fransa bu eksikliği anında avantaja dönüştürecek organizasyonları uygulayacaklardır. Savunmada her an “uzuna-kısa” kalarak savunma kurgusunda yenik duruma düşmemiz, hızlı oyuna geçişte de sorunlar yaşamamıza neden olacaktır.

 Bütün bu olumsuz öngörülere karşın Ukrayna ile sahamızda oynayacağımız ilk maçta muhteşem basketbol beklemiyorum ama galip gelmemizin şart olduğunun altını çiziyorum.

Kerem Tunçeri ve Hidayet Türkoğlu’nun ortaya koyacağı mücadele ve pozitif basketbol düşüncesine diğerlerinin de katılımı ile bu zorlu ilk engeli geçebiliriz. Tabii, Tanjeviç yine “coaching atraksiyonlar”a takılmazsa.