Kürtlerin işgale karşı çıkmaması ülkede direnişin olmadığı anlamına gelmez. Ya da Kürtlerin katılmadığı direniş meşru sayılmamakta mıdır?

Uğradıkları katliamları unutmadan, hatta işgalcilerle belli noktalara kadar birlikte hareket etmelerinin normal karşılanabileceği notunu düştükten sonra, "Kürtlerin niye dirensin ki?" diye sormak gerekir.

Savaş öncesi, sonrası ve işgal süresince Iraklı Kürtler Amerikalıların en iyi müttefikidir. Tarihleri, güçleri, kendi ayakları üzerinde durabilecek tecrübeleri olmasına rağmen işgal güçlerine göbek bağıyla bağlanan Irak Kürtleri, diğer gruplar tarafından "işbirlikçi" olarak görülmektedir. Birkaç ay önce yüzlerce sivilin öldürüldüğü Felluce katliamında gerçekleştiren işgal güçleriyle birlikte peşmergeler de görev almışlardır. Dolayısıyla Iraklı Kürtlerin görevi direnişi bastırmakla ilgilidir. Ayrıca Talabani ve Barzani'nin "Başkan Bush"a yazdıkları mektup da Iraklı Kürtlerin konumu açısından manidardır.

"Emperyalist güçler Saddam Hüseyin'i desteklediklerinde iyi devirdiklerinde mi kötü oldu? Sorusu ise talihsiz bir sorudur. Irak halkının Saddam Hüseyin'i devirecek gücü olsaydı zaten bunu yıllar önce başarabilirdi.

Belki de soruyu şöyle düzeltmek gerekir. Halepçe'de binlerce Kürdü katleden Saddam Hüseyin yönetimine kimyasal silahların altyapısını, teknik bilgisini, ham maddesini sağlayan emperyalistler kötüydü de şimdi mi iyi oldular? İşgalinin mimarlarından Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, 1983 yılbaşından hemen önce Bağdat'ta, dönemin başkanı Reagan'ın özel temsilcisi olarak Saddam Hüseyin'le kitle imha silahları konusunda el sıkışmamış mıydı?

Ayrıca, Saddam Hüseyin zulmü altında yıllarca acı çeken Irak Kürtleri'nin, adı geçen diktatörle farklı ilişkileri konusunda örnekler de mevcuttur. Mesela 1996, Erbil.

Bir ülke işgal ediliyor ve insanlar niye direniyor diye soruluyor. İşgalcinin hiç mi suçu yok?

Yanıt ancak, 'El İnsaf' olabilir.

Haksız mıyım?