Başta kuram ve film çözümleme olmak üzere 90 sonrası en yoğun üretim alanlarından birini sinema oluşturuyor. Kültürel Çalışmalar’ın getirdiği disiplin arasılığın ivmesiyle, özellikle...

Başta kuram ve film çözümleme olmak üzere 90 sonrası en yoğun üretim alanlarından birini sinema oluşturuyor. Kültürel Çalışmalar’ın getirdiği disiplin arasılığın ivmesiyle, özellikle de akademide sinema üzerine yoğun bir ilgi olduğu söylenebilir. Kültürel Çalışmalar psikanalizden felsefeye oradan popüler kültüre çok geniş bir alanı harmanlarken, filmler verimli bir “söz” alanı işlevi de gördü. Hatta Zizek gibi bir yıldız yarattığını da söyleyebiliriz; Hegel ve Kant’ı Batman ile kapıştırıveren. Zizek, Yamuk Bakmak kitabıyla en çetrefil felsefi argümanları, bir filmin sıradan repliğiyle (Seni Seviyorum!) buluşturabiliyordu. Türkiye’de özellikle sinema yazınında bu genel eğilimin  verimliliğini yaşayacaktır. DVD gibi teknolojilerin filmlere ulaşımı kolaylaştırması, özellikle genç bir okuyucuyu  sinema üzerine okuma ve metin üretmeye yöneltecektir. 90 sonrası sinema dergilerinin (Altyazı, Yeni Sinema, Yeni Film, 25.Kare, Sekans) ve yayınevlerinin sinema-kuram dizilerinin artışını bu çerçevede değerlendirebiliriz.

Sinema kitaplarında özellikle bir yayınevi dikkat çekiyor: Es Yayınları. Evrensel Sinema açılımıyla, Es sadece sinema üzerine bir yayın yapıyor. Ülkemizde kendine tek bir alan belirlemiş yayınevlerinin neredeyse yok denecek kadar az olması (yenilerde Hayal-Et Kitaplar eklendi), Es’i dikkat çeker hale  getiriyor. Kadıköy Osmancık sokakta, her yeri sinema kokan küçük bir mekanı kullanan  yayınevi, bugüne kadar çeviri-telif  birçok kitabı okuyucuyla buluşturdu.  Özellikle iletişim fakültelerinde üretilen sinema konulu master-doktora tezleri de dahil bu kitaplara. Başka yayınevlerinin ticari kaygılarla girmedikleri bu alan, Es’e asıl dinamizmini veriyor. Akademiyle geliştirilen verimli ilişki özellikle çeviri kitapların seçimine de yansıyor. Örneğin Luke Hockley’in “Film Çözümlemesinde Jungcu Yaklaşım” kitabı gibi. Simten Güneş tarafından çevirilen kitap, anima, animus, gölge, mandala ve arketip gibi Jung kavramlarının izinde şaşırtıcı bir film okuması yapıyor. Blade Runner(Bıçak Sırtı) gibi bilimkurgu filmlerinden dedektif filmlerine uzanan “gündüz düşlerinin” sinemayla kaçınılmaz ilişkisi.

Geçtiğimiz yıl yitirdiğimiz, yönetmen Artun Yeres’in hazırladığı yönetmenler dizisi de Es’in vitrin kitaplarından. Yeres, Antonioni’den Bunuel’e yönetmenlere bol görsel desteğiyle hazırlıyor okuru; bu diziye Gündüz Güzeli gibi klasikleşmiş filmlerin senaryolarını da ekliyor. Telif alanında diğer dikkat çekici kitap, Uğur Kutay’ın hacimli çalışması “Andrey’in Bakışı”. Kutay, kitabında neredeyse kare kare Tarkovski sinemasına odaklanıyor. İvan’ın Çocukluğu’ndan Stalker ve Kurban filmine Tarkovski gibi çetrefil yönetmeni anlaşılır kılıyor. Buna ülke sinemaları dizisinden Ala Sivas’ın İtalyanca kaynaklarla hazırladığı İtalyan Sineması’nı da ekleyebiliriz. Sivas,  Rosselini ve De Sica’dan Fellini’ye yeni gerçekçiliğin öyküsünü anlatıyor. Konusunda Türkçedeki  ilk çalışma sayılabilecek,Taksi Şöforü filminin senaristi Paul Schrader’in yazdığı Kutsal’ın Görüntüsü kitabını ise ayrıca vurgulamak gerekiyor. Schrader, Bresson, Ozu ve Dreyer gibi ustaların filmlerindeki kutsallık ve dini temaları, ikonalardan gotik kiliselere zengin bir sanat tarihi referansıyla analiz ediyor. Ayasofya’nın duvarlarındaki suskun ifadesiz ikonalardan, Bresson’un Yankesici (Pickpocket) filminin suskun, dingin ve ifadesiz yüzüne uzanan farklı bir film okuması. Es devam edeceğe benziyor.

ww.esyayinlari.com