3 Ocak 2008 tarihli BirGün gazetesinde, Çankaya Belediyesi'nde Tüm Bel-Sen üyeleri ile Yerel-İş üyesi kamu çalışanları arasında ayrımcılık yapıldığı...

3 Ocak 2008 tarihli BirGün gazetesinde, Çankaya Belediyesi'nde Tüm Bel-Sen üyeleri ile Yerel-İş üyesi kamu çalışanları arasında ayrımcılık yapıldığı, bunun etnik ve mezhep temelinde yapılan önceki ayrımcı uygulamaların devamı olduğu iddialarına yer veren bir haber yayımlandı.

Haberde, Çankaya Belediyesi'ndeki kamu çalışanlarına 250-300 YTL, şef ve müdür yardımcısı kadrosunda bulunanlara 1350 YTL, müdürlere de 1500 YTL olarak dağıtılan yardımlardan Tüm Bel-Sen üyelerini yararlandırmamak suretiyle ayrımcılık yapıldığı bildiriliyor.

İşyerlerindeki ayrımcı uygulamaların çok fazla dile getirilmediği bir ülkede, üstelik bir kamu kurumunda çalışanlar arasında açık bir şekilde ayrımcılık yapılabilmesinin nedenleri üzerinde düşünmek ve bu konudaki iddialara karşı duyarlı olmak gerekiyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'nun 151 sayılı Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına ilişkin sözleşmesinin 4. maddesi "kamu görevlileri, çalıştırılmaları konusunda sendikalaşma özgürlüğüne halel getirecek her türlü ayrımcılığa karşı yeterli korumadan yararlanacaklardır" hükmünü getiriyor.

Yine ILO'nun İş ve Meslek Bakımından Ayırım Hakkında 111 Sayılı Sözleşmesi bakımından ayrım deyimi, "ırk, renk, cinsiyet, din, siyasal inanç, ulusal ve sosyal menşe bakımından yapılan ve iş veya meslek edinmede veya edinilen iş veya meslekte tabi olunacak muamelede eşitliği yok edici veya bozucu etkisi olan her türlü ayrılık gözetme, ayrı tutma veya üstün tutma"yı ifade ediyor.

Ayrımcılıkla ilgili bu sözleşme hükümleri doğrultusunda, 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun 18. maddesine "kamu işvereni, kamu görevlileri arasında sendika üyesi olmaları veya olmamaları nedeniyle ayrım yapamaz" hükmünün konulduğu anlaşılıyor. Ancak, ayrım yapan kamu işvereninin ne gibi bir yaptırımla karşılaşacağı 4688 sayılı yer almadığından, 43. madde ile 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu hükümlerine yapılan gönderme nedeniyle, ayrımcılık yapılmasının yaptırımını 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu'nda aramak gerekiyor.

2821 Sayılı Sendikalar Kanunu'nun 31. maddesinde, işverenin, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında işçinin ücret, ikramiye ve primlerinde, sosyal yardım uygulanması bakımından herhangi bir ayrım yapamayacağı, yaparsa işçinin bir yıllık ücretinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkûm edileceği yazılı. Buraya kadar aktarılan uluslararası ve ulusal düzenlemeler olayın tazminat boyutuyla ilgili. Tüm Bel-Sen üyelerinin, Çankaya Belediyesi'nin uyguladığı bu ayrımcı işleme karşı dava açma hakları bulunuyor.

Konunun bir de cezai boyutu var ki, fazla uygulama alanı bulunmadığından, bundan pek çok kimse gibi Çankaya Belediyesi yetkililerinin de haberinin olmadığı anlaşılıyor. Ceza Kanunu'nun 122. maddesi ayrımcılığı cezalandırıyor. Yetkililerin bu kanun maddesini iyi okuyup, yaptıklarının suç olup olmadığını iyi değerlendirmeleri gerekiyor.

Bütün bunlar, söz konusu ayrımcılık iddiasının hukuki boyutları. Çankaya Belediyesi'nin uygulamasının bu kanun hükümleri kapsamına girip girmediği, dava açılacak olursa mahkemelerde tartışılacak. Ancak, kendisi ve kurumu hakkında, ayrımcılık yaptığı gibi çok ciddi bir iddiada bulunulan bir belediye başkanı, herhalde, konu mahkemeye intikal etmiştir, yargının vereceği karara saygılıyız gibi alışılmış beylik laflarla durumu idare edebileceğini sanmamalı. Ayrımcılığın en son tartışılacağı yerler kamu işyerleri olmalı. Bir kamu işyerinde ayrımcılığı tartışmak durumunda kalmışsak, balık baştan kokmuş demektir.