Ülke futbolunun hali yürekler acısı...

Ülke futbolunun hali yürekler acısı.
Temuz ayından bu yana yaşadığı sorunların sonuçları yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Seyircide belirgin bir düşüş gözlenmekte.
Futbolseverlerin ilgisi eskisi gibi tutkulu değil.
Güvenini yitirmiş bir tavır sergiliyor.

Futbol sektörünün lokomotifi hiç şüphesiz birinci lig takımlarının oluşturduğu Süper Lig maçlarıdır.
Para da buradadır, şan şöhrette...
Bu nedenle bütün akbabalarda etrafında dolanır bu hazinenin.
Bütün kafalar, acaba ben de kendime nasıl bir avanta sağlarım diye tıkır tıkır çalışır.
Yapılan kulislerin ve atılan çirkeflerin boyutları "kişilik haklarına" saldırıya kadar ulaşır.
Çeşmenin suyu azaldıkça, feryatlar yükselmeye başlar.
Sen ben kavgası başlamıştır artık.
Sektörün içinde her ne varsa ayağa düşmeye başlar.
Artık gel de futbol bekle sahada!

Süper Lig'in üçüncü haftasını geride bıraktığımızda, hangi maç seni etkiledi sorusuna sadece ben değil kargalar bile  "hiçbiri" diye yanıt verecektir.
Bırakın futbolcuları, teknik direktör ve hakemler de şaşkın.
Bir türlü işin içinden çıkamıyorlar.
Federasyon zaten ne yaptığını bilmez halde.
İşleri iyice "Çorbaya çevirdi."

Üç günde bir maç çoçukları çok yordu.
Bizi de yordu. Kafamız karıştı. Maçları karıştırmaya başladık.
Net hatırladığım. Mersin İdman Yurdu'nun performansı.
Yalnız o nasıl bir stad, nasıl bir zemin, bu devirde sahası ışıklardan yoksun semt sahası bile yoktur diye düşünürken karşımıza çıkan dehşet verici görüntüler.
Akdeniz oyunlarının yapılacağı, Akdeniz'in "İncisi"Mersin'e hiç yakışmadı.