Ders programlarının yayımlanması gecikti. Milli Eğitim Bakanlığı, bu süreci ''gizlemek'' isterken yine yanlış işler yaptı. Program taslakları bazı yayınevlerinin ellerinde. Bazıları ise bunlara ulaşamıyorlar. Kısacası, bu kadar büyük bir rantın döndüğü bir ortamda, bazı yayınevleri hazırlıklara başladı bile. Halbuki baştan uyarmıştık. Ortak bir akılla, bu programlar tartışılarak hazırlansa kimse ''mağdur'' da edilmez, ''ihya'' da.

***

Bazı programların taslaklarını biz de ele geçirdik, bazılarını bölük pörçük öğrendik. İlk bilgiler kötü: İlköğretimin ilk 5 sınıfının programları hazırlanmışken 6, 7 ve 8. sınıf programları henüz taslak aşamasında. Oysa bu yöntem konuların birbiriyle ilişkilendirilmesinde sorun yaratacağı gibi program yapma mantığına da aykırı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki kimi yetkililer, bu çalışmayla yasal olarak delemedikleri sekiz yıllık kesintisiz eğitimi bölmüş oluyorlar. Bakanlık adına Talim ve Terbiye Kurulu'nda düzenlenen kitap incelemelerinde ilköğretimin iki kademeden oluştuğunun belirtilmesiyle bu gelişmeler birleştiğinde bazı heveslilerin varlığından kuşkulanmamak elde değil.

Taslaklara bakılırsa 6,7 ve 8.sınıf ders programlarında milliyetçi ve dinci öğelere yer verilecek. Örneğin, Fen bilgisi programından Darwin'in evrim teorisininin ''küçültülerek'', ''böyle bir şey de var'' diyerek anlatılacağı belirtiliyor. Din ile bilimi karşı karşıya getirmenin yararı ne? Bilim sorgular!

Fen bilgisi dersinde dini unsurları vererek, öğrencilerin neyi sorgulayıp, hangi bilimsel bilgiye ulaşmalarını bekliyorsunuz? AKP, insanların dini inançları üzerinden politika yapmayı sürdürecek gibi görünüyor. Bu programlar açıklandıktan sonra gürültü kopacak. Türkiye'de kamuoyu, bir şeylerin oluşum sürecinde tepki gösterip düzeltilmesini istemek yerine, hazırlıklar bittikten sonra tepki vermeyi alışkanlık haline getirdi. Haftalar önce YÖK yasa taslağını yazdık, Eğitim Sen dışında kimseden tık yoktu. Tasarı açıklanınca herkes ''aman ben tepki vermemiş olmayayım'' diye öne atladı. Bu kez böyle olmasın. Eğitim camiasının harekete geçmesini, programlar imza altına alınıp yayımlanmadan ''bilgi'' istemelerini bekliyoruz!

Aslında AKP'nin bu tepkileri beklemesine gerek yok. Alkışlanacak işler yaparken, bazılarının isteğiyle bir takım sapmalar yapmak yerine, tüm Türkiye'nin hükümeti olduğunu hatırlamalı. O zaman alkış toplayabilir. Ama bunu yapmıyor, ya söylemlerine ters bir düzenleme çıkarıyor, ya da bu düzenlemeleri havada bırakacak uygulamalara imza atıyor.

*YÖK sistemiyle olmaz. Tamam. O zaman kendi YÖK'ümü kurayım!

*Sivil toplum önemlidir. Tamam. Ama beğenmediğim sendikayı kapatırım!

*Ders kitaplarını bedava dağıtacağım Tamam. Ama aynı kitapları bir daha satın alacağım! Üstelik kendi matbaalarımı kapatırken özel yayınevlerini ihya edeceğim.

*Yoksul öğrenciyi okutacağım. Tamam. Ama tarikatlara yakınlığıyla bilinen okullara kaynak aktararak!

*Son halka da programlar...

''Eğitim sistemi çürümüş'' diyeceksiniz. Biz de ''tamam'' diyeceğiz. Sonra tam düzeltirken yine içiniz el vermeyecek, tabana selam çakacaksınız.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik dikkat etmeli. Toplumu gerecek zihniyete bu kez prim vermemeli. Biz bu zihniyetin ''ağabeylerini'' biliyoruz. Bugün tabana yağ çekerken, yarın hesap sorulurken tabanları yağlarlar!