Dünya Bilgi Toplumu Zirvesi (DBTZ) geçtiğimiz hafta Tunus&#821

Dünya Bilgi Toplumu Zirvesi (DBTZ) geçtiğimiz hafta Tunus’ta gerçekleştirildi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri KoŞ Annan’ı n himayesinde gerçekleştirilen toplantı hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası örgütlerin etkin katılımıyla Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından yürütüldü. Zirvenin ikinci ayağını oluşturan Tunus toplantısı, dünya basınında internet yönetimine ilişkin ortaya çıkan çatışmalarla ön plana çıktı. Uluslararası haber ajansları ve Batı lı iletişim örgütleri “İnternette ABD zaferi” başlıklarıyla yer verdiler bu toplantıya. Zaferin gerekçesi, halen ABD hükümetinin kontrolünde olan internet alan adreslerinin ve traŞği yönlendiren kök sunucuların yönetimini yürüten ICANN isimli kuruluşa ilişkin diğer seçenekler üzerinde bir uzlaşmaya varılamamasından kaynaklanıyor.

Annan’ın kurduğu özel çalışma grubu, raporunda şu seçenekleri sunuyordu: (1) Yönetim işi için Küresel İnternet Konseyi isimli yeni bir Birleşmiş Milletler organı oluşturulması; (2) Varolan ICANN yapısında yer alan Hükümetler Danışma Konseyi’nin güçlendirilmesi; (3) BM dışında Uluslararası İnternet Konseyi’nin kurulması. ABD bu önerileri kabul etmeyerek, statükonun devamını isterken Avrupa Birliği kendisini destekliyordu. Ancak hazı rlık toplantısında bir uzlaşma sağlanamayacağı nı gören AB, internet yönetimini uluslararası bir yapıya bırakacak önerileri desteklediğini bildirmişti. Oysa Tunus’ta konuyu zamana yayma taktiğini seçti.

***

Dikkat çekici bir nokta, bazı gelişmekte olan ülkelerin internet yönetimine ilişkin istedikleri değişikliklerin gerekçesi konusunda Batı iletişim kurumlarının gerektiği gibi bilgi vermemesi oldu. Rusya, Çin, Singapur, Brezilya başta olmak üzere çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerin istediği değişim yanlısı girişimler, “internet üzerinde kontrol sağlayarak fikir özgürlüğünü engellemeye yönelik” istekler olarak sunuldu. Bunun gerekçesi, bazı gelişmekte olan ülkelerin kendi ülkelerinde internet üzerinde içerik denetimi yapmalarından kaynaklanıyor.

Acaba bu gerekçeler yeterli mi? Çin, bugünkü sistemde de içerik denetimini uygulayabildiğ ine göre, ICANN’in varlığı bunu engellemiyor. Aslında gelişmekte olan ülkelerin değişim yanlısı olanlarının güçlü bir tezi var: ICANN belli konularda ABD Federal Hükümeti’nin emirlerini yerine getirmekle yükümlü olduğuna göre, eğer ABD hükümeti isterse bir ülkenin sanal ağdaki varlığını ortadan kaldırabilir. Bunu yapmak için traŞği yönlendiren kök sunucularda bulunan adreslerle oynanması gerekiyor.

***

ITU Genel Sekreteri Yoshio Utsumi’ye göre, henüz hiçbir şey çözülmüş değil ancak sorumluluk olarak her devletin eşit role sahip olduğu kabul edilmiş durumda. Avrupa Birliği’nin konuyla ilgili sözcüsü Martin Selmayr, İnternet Yönetişim Forumu adı altında uluslararası bir forumun oluşturulmuş olmasını ve “Hiçbir ülkenin bir başka ülkenin ülke kod (örneğin Çin için cn) ekini etkileyecek kararlar almama” doğrultusundaki deklarasyona dikkat çekerek “uluslararası bir yaklaşım için bir çerçevenin” oluşmuş olduğuna dikkat çekiyor.

Öyle anlaşılıyor ki bir ABD zaferinden çok, konunun uluslararası düzeyde önümüzdeki beş yıla yayılması söz konusu. Tabii bu süre içinde işler eskisi gibi yürüyecek. Kanımca telekomünikasyon alanında ABD’nin “doxa” (tek sesli suskunluğa dayalı egemenlik) yerine “ortodoksi” (çok sesli bir konumda tek sesin egemenliği) konumuna kayması söz konusu. Böylece “heterodoks” (çok sesli çok egemenli) bir yapıya doğru ilk adım atılmış oluyor. Bu ne derece ABD zaferi olarak tanımlanabilir? İlginç bir nokta da ABD’nin yıllar sonra “düşüncenin serbest akışı” ilkesini daha fazla vurgulamaya başlamasıdır. Bu vurgu DPTZ belgelerinde de yer alıyor. 1970’li yıllarda kitle iletişimi alanında Uluslararası Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) forumlarında “serbest akış” ilkesini savunan ABD ile “dengeli iletişim akışı” ilkesini savunan ülkeler arasında bir uzlaşma yolu bulunabilmişti. Tam bu doğrultuda adımlar atılacakken ABD 1982 yılında UNESCO’dan çekildiğini açıklamı ştır. Umarız uzlaşmanın sağlanacağı önümüzdeki yıllarda ITU’dan çekilmeye kalkmaz!