Soğuk savaş döneminin Yeşil Kuşak uygulaması nın yerini yeni bir eksen alıyor. Bu eksen Türkiye’nin de içinde bulunduğu, bir süredir gündemden uzak tutulan ya da alıştırıldığımız için normal gelmeye başlayan Büyük Ortadoğu Projesi...

Soğuk savaş döneminin Yeşil Kuşak uygulaması nın yerini yeni bir eksen alıyor. Bu eksen Türkiye’nin de içinde bulunduğu, bir süredir gündemden uzak tutulan ya da alıştırıldığımız için normal gelmeye başlayan Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde işliyor. Diğer yandan da bu proje içinde Türkiye’ye de yeni bir rol Uygulanmaya başlanan politikanın adı da bu kez Yeşil yerine “Ilımlı İslam Kuşağı”. Yeşil Kuşak sonrası dünyasının başına nasıl bir bela sardığını bildiğimiz ABD politikaları şimdi de geleceği belirsiz, Endonezya’dan Fas’a kadar uzanan bir eksende ılımlı, kendine tabi, kendi politikalarına itiraz etmeyen ve ABD’nin emperyalist çıkarlarına uygun yönetimler amaçlıyor.Böyle bir uygulamanın ABD açısından geçici olduğunu söylemek zor değil. Ancak işlemesi için düğmeye basılmış durumda. İçinde Türkiye’ye de önemli rol biçilen ve “tehlikeli ilişkiler” içeren bu proje çerçevesinde, Türkiye, İsrail ile Pakistan gibi aralarında ilişki olmayan iki ülkeyi buluşturdu.

 TRUVA ATI
Buluşmanın mimarı AKP olunca durum da daha manidar hale geldi. AKP, Irak işgaline ortak olamamanın acısını çıkartırcasına dış politikada ABD ve İsrail ekseninde işler yapıyor. İsrail - Pakistan buluşmasının mimarlığından öte özellikle Arap ve İslam coğrafyasında İsrail ile ilişkileri olmayan ülkelerde, İsrail’in Türkiye’nin diplomatik temsilcilikleri içinde büro açması ve İsrail’in Türkiye aracılığı ile temsil edilmesinden söz ediliyor. Türkiye bir yandan bu role itilirken diğer yandan bundan çok da sıkıntı duymuyor. Kaderin cilvesi olsa gerek bu tür ilişkiler hep İslami kökenli partiler tarafından sırtlanıyor. Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi İsrail ile en önemli askeri ve ticari anlaşmalara imza atarken, şimdi de AKP, eğer uygulanacak olursa farklı bir role hazır görünüyor. Yani tabanını farklı bir ideolojik zeminde tutmaya çalışırken, resmi olarak Truva Atı rolünü kabullenmiş gibi görünüyor.

 ABD-İSRAİL-TÜRKİYE YENİDEN
Bu buluşmalar Kuzey Afrika ülkeleri ile devam edecek, birçok Arap lider Ariel Şaron’la el sıkışacaktır. Zaten İsrail düşmanı gibi görünen bu ülkeler el altından yıllardır görüşmelerini sürdürmektedirler.

 İsrail’in Gazze’den çekilmesi ile başlayan süreç aslında sadece İsrail-Filistin arasında küçük bir toprak parçasının devri ile ilgili olmadığı da yavaş yavaş ortaya çıkıyor. İsrail işgal ettiği bir topraktan çekilmesi kadar normal bir şey olmamasına rağmen, sanki lütufta bulunmuşçası na hareket ediyor. İsrail ve ABD çekilme “lütfunu” tüm BOP coğrafyasına yaymaya çalışıyor. Bugüne kadar diplomatik ilişki kuramadığı ülkelere karşı “iyi niyetini” göstermeye çalışıyor. Bu kendi bilecekleri bir iş tabii ki bizi ilgilendiren Türkiye biçilmeye çalışılan rol. Çünkü bu rol ABD, İsrail, Türkiye üçgeninde tehlikeli bir hal alabilecek potansiyele sahip. Çünkü adını andığımız bölgede ABD öncülüğ ündeki her şeye duyulan tepki hiç de azalmı ş değil, böyle giderse daha da artacaktır.

 Aslında yeni emperyalist proje olan BOP, İslam’ın radikal unsurlarını törpüleyerek daha ılımlı ve barışçı ve daha çağdaş bir projeymiş gibi sunuluyor. Ama BOP’a konu olan ülkelerin kapitalist sistemin dışında olmadığı, ekonomik olarak ne duruma getirildikleri, diktatörlüklerin insanlara nefes bile aldırmadıkları biliniyor. Üstelik, yine hep söylediğimiz gibi ABD’nin bu yeni projesi tıpkı Yeşil Kuşak gibi dünyanın başına farklı belalar açacaktır. Önce radikal İslamı komünizme karşı destekle sonra “terörist” ilan et ardından ılımlı adını verdiği, ne olduğu belli olmayan İslami proje için devreye gir ve bunu da “demokratikleşme adına” yaptığını iddia et. Bu dünyayı ancak yeni bir kaosa sürükler. Çünkü ABD’nin politikaları sadece ve sadece dönemsel ve kendine dönüktür. Biz ise bu coğrafyadayız ve burada kalacağız.