Napolyon’un ordusunda paralı asker olan bir İsviçreli’ye, bir Fransız askeri çıkışmış...

Napolyon’un ordusunda paralı asker olan bir İsviçreli’ye, bir Fransız askeri çıkışmış:

-Sizler ne biçim askersiniz? Para için dövüşüyorsunuz…

İsviçreli asker sormuş:

-Ya siz ne için dövüşüyorsunuz arkadaşım?

Fransız, kasıla kasıla:

-Bizler şeref için dövüşürüz!” karşılığını vermiş,

İsviçreli gülmüş:

-İyi ya kardeş, kimde ne yoksa onun için döğüşür!

1 Mayıs 2007’de bütün uğraşlara rağmen ayaktakımı Taksim’e çıkmıştı... Bu 2008’de bir kez daha yaşanmamalıydı. Bu bir namus meselesi idi ve bu kez karizma çizdirilmeyecekti. Devletin gücü, Baş’ın onuru ve gazcı kardeşlerin namusu söz konusuydu. Her ne pahasına olursa olsun bu değerler korunmalıydı ve bu değerler için dövüşülürdü. Emekçi ise kısıtlanan özgürlüğü ve gasp edilen sosyal hakları için sokaktaydı. Ve Şehr-i İstanbul işgal edildi. Parti ve sendika binaları ile hastaneler basıldı… Namus ve Taksim kurtarıldı, karizma bu kez çizdirilmedi.

İktidar 1 Mayıs’ta bir yandan halkı ile dövüşürken diğer yandan aynı gün Meclis’te Dünya Bankası ve IMF dayatması yasaları çıkartmakla meşguldü. Hem efendi hem köle örnekleri ile dolu tarih akışını sürdürmekte idi yani..

Serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununda değişiklik aynı gün kabul edildi. Hemen ertesi gün de Cumhurbaşkanlılığına gönderildi. Cumhurbaşkanı A.Gül’ün diğerlerinde olduğu gibi bu yasayı da aynen geldiği gibi onaylayacağı beklenen bir uygulama olacaktır. Bu gün için TÜRMOB’u etkileyecek olan bu değişiklik yarın diğer meslek odalarına yönlendirilecektir. Sendikalara ve meslek odalarına saldırı çok yönlüdür. Gençay Hoca’nın gözaltına alınması da zamanlama dikkate alındığında bu yolda atılmış bir adımdır.

Ve sizler bu satırları okurken büyük bir ihtimalle “istihdam paketi” diye adlandırılan yasa Meclis’te görüşülüyor olacak. ILO Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu’na göre dünya genelinde işsizlik oranı ortalama yüzde 6 iken bu oran Türkiye’de iki katına çıkmakta (iyimser TÜİK verileri baz alınsa bile). Sözde istihdamda olumlu gelişmeler sağlayacak bu tasarı emekçinin haklarını elinden alan ve sermayeye yeni kazanımların yolunu açan tipik bir neoliberal entegrasyon dayatmasıdır.

Kıdem tazminatı gün sayısının 15 güne indirilmesi söz konusu. Emek meydanında yengeç adımlarla ilerleyen Türk-İş için bu genel eylem konusu. Ancak öyle gösteriyor ki bu genel bir kaş çatma eyleminden öte gidemeyecektir. Diğer yandan, 1 Mayıs’ta saflarını netleştirmiş olan Hak-İş’in Kıdem Tazminatı Fonu’nu olumlu bulduğunu söylemesi sürpriz değildir elbette.

Eski hükümlü çalıştırma zorunluluğunun kaldırılması, özel sektörün yüzde 6 engelli çalıştırma zorunluluğunun yüzde 3’e indirilmesi engelliye evinin yolunu gösterirken eski hükümlülere de tekrar cezaevinin yolunu göstermektedir.

Bugünün Türkiye’sinde kadınların iş gücüne katılma oranı yüzde 24,8 iken yani her dört kadının üçü işsiz iken getirilen bu tasarı ile kadına; "Çalışma evde otur, en az üç çocuk doğur!" denmektedir. Diğer yandan da, işverenin kreş açma, işyerinde doktor ve emzirme odası bulundurma zorunluluğunu kaldırarak o çocukların beslenme ve sağlık hakkını elinden almaktadır.

Yine 18-29 yaş arası çalışanların 5 yıl için primlerinin devlet tarafından ödenecek olması ile işverene 30 yaş ve üzerindeki çalışanını çıkar yerine 18-29 yaş arası çalışan al demekten öte bir şey değildir. Bu durumda gelinen nokta, istihdam artırmak değil kaos yaratmak ve işverene prim desteği sağlamak olmaktadır. Sermayeye bir diğer kıyak da 2009’dan itibaren işveren üzerindeki SSK priminden 5 puanlık indirim yapılacak olmasıdır. 1 Mayıs’ın tatil olması talebi üzerine maliyet hesabı yapan Cemil Çiçek’e, sermayeye bu 5 puanlık indirimin karşılığı sağlanan 7,2 milyar YTL’nin hesabını da emekçiler örgütlü güçleri ile alanlarda soracaklardır elbet.

“Ağrı bir bilinç durumudur, anlama değildir.” der L. Wittgenstein. Bu hafta Eğitim Sen Genel Kurulu yapılacak. Sancılı, ağrılı bir süreç sonrası umarım anlama durumunda sıkıntı yaşanmaz ve ben de gelecek hafta domatesler ve köpek üzümleri üzerine yazmak zorunda kalmam.

Eğitim emekçilerine başarılı, verimli bir genel Kurul dileğimle…