Geçen yazımızda Öcalan’ın okuduğu kitaplar ve kendisini radikal demokrat olarak  tanımlaması babında Derrida üzerinden radikal...

Geçen yazımızda Öcalan’ın okuduğu kitaplar ve kendisini radikal demokrat olarak  tanımlaması babında Derrida üzerinden radikal demokrasi kavramına değinmiştik. Bu kavramın belli akademik çevreler dışında (doksanların sonu ÖDP sürecini de sayarsak) yaygınlığı olduğu söylenemez. Hatta sosyal demokrasi üzerine yazan Fuat Keyman’ın da aynı isimli bir kitabı var.  Dünyada aynı dönemde Blair’in “Üçüncü Yol” ya da Yeni Sol tartışmalarında çok etkili olmuş bir eğilimi de tanımlıyor. Radikal Demokrasi kavramı doksanlarda çok okunmuş Laclau ve Mouffe adlı yazarların “Hegemonya ve Sosyalist Strateji- Radikal Demokratik Politikaya Doğru” kitabında geliştirildi. Bu yazarlar aynı zamanda post-Marksizm adı verilen anlayışın da önemli yazarları oluyor. Peki bu kitaplarıyla ne öneriyorlardı yazarlar? Öncelikle yaptıkları Gramsci’ye bir dönüşle, onun çok etkili olmuş hegemonya ve sivil toplum kavramlarını yeniden yorumlamaktı. Söyledikleri 90’ların “kültüre dönüş” eğiliminin politik alanda yeni bir yansımasıydı denilebilir. Gramsci Marksizmin altyapı-üstyapı ayırımını farklı yorumlayarak Batı Marksizminin kurucusu konumuna gelecek; 70’lerle beraber yeniden doğacaktır. Ona göre ekonomik altyapının yansımaları siyaset, din, kültür olarak basitçe üstyapı olarak değerlendirilemez. Bunlar arasında çok daha karmaşık ve grift ilişkiler vardır. Bu anlamda ideoloji basitçe bir “yanlış bilinç” olarak değil, aynı zamanda “doğru ve istenen” ya da dolayımsız bir bilinç olarak da değerlendirilir.
Gramsci’de Lenin’den alınan hegemonya kavramı merkezidir. Hegemonya, Lenin’in kullanımından öte, daha geniştir. bir başka deyişle, Gramsci’de hegemonya, yalnızca proletaryanın kapsayıcı önderliğini değil, tüm iktidar ilişkilerindeki moral egemenliği ifade etmektedir. Bu anlamda ‘zor’ ilişkisinden farklı olarak ‘rıza’ boyutu da taşır. Ve bu rızanın alanı günlük sağduyu kültürün de gücüyle siyasal alandan farklı olarak sivil toplum alanında  yoğunlaşır. İşte Laclau ve Mouffe’nin Radikal Demokrasi önermesinin odaklandığı alan da burası olacaktır.
Yazarların yararlandıkları temel çerçeve “eklemlenme” kavramıdır. Hatta bu kavramın yaygınlaşmasını da onlara borçluyuz denilebilir. Eklemlenme “çokluk” kavramına ve pragmatizme gönderme yapar. Çünkü onlara göre ideolojiler herhangi bir sınıfa ya da öz’e indirgenemeyecek “ortak bir depo”dan devşirilerek, birçok unsuru eklemleyerek oluşur. Eklemlemeleri okuyabilen Radikal Demokrasinin amacı, toplumsalın açık ve belirlenemez karakterini canlı tutarak siyasi kapanmanın önüne geçebilmektir. Sınıf politikalarını gerilediği ve yenildiği 90 sonrası dünya için aslında bütün bu söylenenler, sınıf vurgusu dışında bir demokratik mücadeleyi veri almakta; kimliklere ve öznelere dayalı bir politika önermektedir. Çünkü sınıf da eklemlenmelerden birisidir sadece. Bu başka bir yazımda tanıttığım Ellen Meiksins Wood’un “Sınıftan Kaçış” dediği duruma da gelecektir. Zaten Wood’un bu kitabı tümüyle Laclau ve Mouffe’nin kitabına karşı yazılacaktır.
90’lı yılların küresel iyimserliğinin getirdiği kültürün ve kimliklerin yükselişinin sol içinde bir cevap arayışı da denilebilir. Ama maalesef post-Marksizm ex-marksizme dönüşmekte de gecikmeyecektir: Ölü Marksizm!
Özellikle ideolojilerin özsüz, olumsal, göreli bir şekilde yorumlanması ideolojilerin sınıfsal karakterini dışarıda tutarak, onu bir Çıfıt Çarşısı’na dönüştürecek; ya da her şey ideolojik hale gelecektir. Bu Derridacı “anlamın ertelenmesi” ve belirsizliğiyle örtüşen bir yorumlama olacaktır. Sınıf,  siyasetin gündeminde diğer eklemlenmeler yanında ancak görülebilecek (!) küçük bir ayrıntıya indirgenecektir. Wood’un deyimiyle: Onlar, dünyayı öylesine birbiriyle ilişkisiz değişik iktidar biçimleri ve söylem parçalarına ayırıyorlar ki, kapitalizmin bütünüyle kavranması, sisteme ait zorunlulukların değişik egemenlik ve baskı biçimlerine olan etkileri görünmez oluyor.
Gelecek sayıda biraz daha açarak devam etmek üzere…
PS: Laclau-Mouffe, Hegemonya ve Sosyalist Strateji, Çev: Ahmet Kardam, İletişim Yayınları, 2008