İstanbulspor'lu Petkov'un Fenerbahçe'ye transferinde bahsi olan kayıt dışı 600 Milyar Lira'nın ortaya çıkması ile aylardır var olan şike konuşmaları ve belgeleri konuyu takip edenler için oldukça ilginç hale geldi.

İstanbulspor'lu Petkov'un Fenerbahçe'ye transferinde bahsi olan kayıt dışı 600 Milyar Lira'nın ortaya çıkması ile aylardır var olan şike konuşmaları ve belgeleri konuyu takip edenler için oldukça ilginç hale geldi.
Uzun zamandır çok ciddi bir rezillik futbolu neredeyse bitirmek üzeredir.
Bir çok sporsever artık Alman ve İngiltere Ligleri'nin müdavimi olurken Türkiye Ligi heyecanını alenen kaybediyor.
Bazı kesimler bilerek veya bilmeyerek bu çirkinliği kamufle ederlerken, sporun gerçek ruhuna sahip diğer kişiler ise "kara" işlerin sporun içinde olmasından rahatsız olup tüm olumsuz şartlara rağmen direniyorlar.
İşte böyle günlerin yaşandığı 2004'ün son aylarında ;
Futbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakçı 12 Kasım 2004 tarihinde Fanatik gazetesine yaptığı ziyareti sırasında Necil Ülgen'e " Bu şike iddialarından bir şey çıkmaz" sözlerini söylüyordu !
Oysa ki daha birkaç gün önce ;
DGM ve Kelebek Operasyonu dinleme kayıtlarında ŞİKE konuşmaları alenen gazete sütunlarında her gün yayınlanıyordu (spor sayfaları hariç !) .
Bu konuşma kayıtlarında maçlarda golleri atacak oyuncular belli olup skorların verildiği bile görülüyordu !
Antrenörler Mafya ile konuşup, kendilerine yalvarıp maçın hakemlerinin ayarlanmasını istiyorlardı !
Görüşü alınan Maç gözlemcileri futbolumuzda ve süper ligde şike var diyorlardı !
FİFA kokartlı hakem kendisine altın dolusu torba verilmek istendiğini söylüyordu!
Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu adına İstanbulspor Kulübü'nün hesaplarını soruşturan müfettişler ise ,kanunsuz faaliyetleri için Futbol tarihinde ilk kez bir kulüp başkanının da içinde olduğu kişiler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuyorlardı !
Tüm bunların olduğu sırada siyasi bir destekle Futbolu Aklaştırmak için görevlendirilen Futbolun Türkiye'de ki dokunulmaz ve en yetkili kişisinin
bu çirkinliklerin avukatı gibi önce ısrar ile belge getirsinler ve sonrasında da " Bu iddialardan bir şey çıkmaz" demesi bir çok kişiyi rahatsız etmişti.
Üstüne üstlük bu söylenenlere "bizden önceki olaylar, bunlar kapandı diyecek kadar" basit bir formülde bulunmuştu !
Avukatlıkta 25 yılını dolduran Başkan Bıçakçı ilginç bir yorum yapmaktan da geri kalmıyor ve"Bu dosyalara bizden önce baktılar ve tahkim kurulu şike olmadığını onayladı " diyerek hukuka da estetik katıyordu !
Oysa kendisi de çok iyi biliyordur ki katiyet iktisap etmiş olan kararlar bile yeni delillerin ortaya çıkması ile Hukuk usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 445. maddesine göre tekrar ele alınabilir.
Belki de iki hukukçu olan Şekip Mosturoğlu ve Levent Bıçakcı arasında ki soğuk savaş bu ve buna benzer kanunların uygulanmayışından mı kaynaklanıyordur bilinmez (!)
Ancak ilginç olan diğer konu ise bu olayları o gün görmezden gelen yetkili kişilerin konunun bugünlerde televizyon ekranlarında deşifre edilmesi ile yeni öğrendiklerini söylemiş olmalarıdır !
Oysa şikenin varlığının kulüplerin mali yapıları ile direkt ilintili olduğu, gerçek değeri altında işlem gören futbolcuların bile bizi bazı yerlere (şike vb. gibi) ulaştıracağı, 11 Kasım günü Birgün gazetesinin sütunlarında büyük puntolar ile yazılmaktaydı !
Tabi ki işin esas tarafı bu çirkinliklerin sadece Fenerbahçe ve İstanbulspor'a özgü olmamasıdır.
Şayet medya ve yetkili tüm birimler, temiz futbol ve ahlaklı bir gençlik istiyorlar ise Tüm kulüplerin defter kayıtlarının incelenmesi için Meclisin ve Futbol Federasyonun karar alması artık farz olmuştur.

VE YILIN YAZISI
Spor Gündeminde bunca kaleme alınması mecburi olan sorunlar var iken,
Fenerbahçeli olan Sabah Gazetesi yayın Yönetmeni Erdal Şafak'ın Türk Sineması'nın 70' li yıllarının romantik kompozisyonu andıran İspanyol Atasözleri ile süslü Del Bosque analizi yine aynı gazetenin değerli Galatasaraylı yazarlarınca Yılın Spor yazısı olarak adlandırılıyordu !
Ne ilginçtir ki son iki yıldır "Beşiktaş'tan iki takım çıkartın birisi Şampiyonlar liginde diğeri Türkiye Liginde Şampiyonluğa oynasın " denilen takımın üzerine 30 Milyon euro harcanıp 8. haftada şampiyonluk iddiasından çok uzaklaşan Beşiktaş'ın "Bizden Görünümlü"Teknik direktörü" başarılı bulunurken ,bitti denilen takımın üzerine 5 milyon euro harcanan Galatasaray takımı Fenerbahçe'nin hemen arkasında şampiyonluğu kovalarken teknik direktörü Gheorghe Hagi stajyer damgası yiyor ve başarısız bulunuyordu.
Oysa ki yine bir dönemin gerçek stajyer Hocası Briegel için de "işte Beşiktaş aradığı hocayı buldu" diye methiyeler yağdıranlar yine Beşiktaş dışındaki kişiler idi!
Romatik bir kompozisyon yazılacak ise Fatih Terim'in Adana'dan başlayıp UEFA kupasını havaya kaldırdığı Kopenhag'a ve oradan da Milan'a ulaşan sürecin kompozisyonu ve analizi öncelikle gerekmez miydi ?
Şayet gerçekten İspanya ve Türkiye futbol ilişkisi üzerine yapılan bir analiz yılın spor yazısı olacak ise 1 ocak 2005 Pazar günü Kanat Atkaya'nın Hürriyet Gazetesindeki yazısında İspanya'da El Turco olarak yüceltilen Nihat Kahveci'nin "hayata karşı maça mağlup başlayanların semti Esenler'den" Cennet Köşesi San Sebastian'a kadar uzanan futbol analizi bunu hak etmiyor muydu ?
Bu arada Erdal Şafak'ın romantik yazısında ve İspanya gezisinde görmediği veya dikkat etmediği bir ayrıntıyı hatırlatmak isterim.
Del Bosque'nin doğduğu,büyüdüğü altın şehir olarak bilinen 2002 yılı Avrupa kültür başkenti olan Salamanca 'da , Bologna, Paris ve Oxford üniversiteleri ile birlikte anılan Salamanca Üniversitesi Cervantes Enstitüsü kütüphanelerinde yazılı çok önemli bir İspanyol atasözü vardır: "Don Kişot olmak için yola çıkan pek çok insan, evine Sanço Pança olarak döndü".