Kuzey Afrika’da başlayıp Güney Avrupa’ya sıçrayan isyan dalgası birer birer iktidarları sarsarken

Kuzey Afrika’da başlayıp Güney Avrupa’ya sıçrayan isyan dalgası birer birer iktidarları sarsarken, Madrid’deki Puerta Del Sol meydanını Tahrir’e çeviren gençler “Avrupa halkları ayaklanın” diye sesleniyor.

İşsizliğe, geleceksizliğe ve adaletsizliğe karşı isyan bayrağını çeken gençler, peşi sıra Tunus, Mısır, İrlanda, Yunanistan, Portekiz ve son olarak da İspanya’da alanları zapt ederken, sendikal örgütlülük bu isyan dalgalarının neresinde yer alıyor?

İsyan ve başkaldırı dalgası hızla yayılırken gençlerin ayaklanın çağrılarına ve neoliberal saldırılara nasıl bir karşılık verilebilir?

Kemer sıkma politikalarının ardı ardına uygulamaya sokulduğu acı reçetenin çalışanlara içirilmeye çalışıldığı, sosyal hakların budandığı, kazanılmış hakların askıya alındığı, güvencesizliğin, esnek çalışmanın dayatıldığı bir zaman diliminde enternasyonalist mücadele ve dayanışma ruhunu yükseltmek mümkün mü?

Geçtiğimiz hafta içinde Yunanistan’ın başkenti Atina’da üç gün boyunca bu ve benzeri birçok soruya cevaplar arandı!

Neoliberal politikaların iflasa sürüklediği İzlanda, İrlanda, Yunanistan, Portekiz ve son olarak İspanya’da hükümetler iflas bayrağını çekip IMF politikalarına teslim olurken, kıta genelinde yaklaşık 60 milyon üyesi bulunan Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) yeni mücadele alanları ve stratejiler belirlemek üzere Atina’da toplandı.

Ekonomik ve siyasal krizler derinleşip birçok ülkede kitleler sokaklara akın ederken, isyan bayrağını en önde sallaması gereken sendikal hareketteki durgunluk ve de kabullenmişlik, haliyle bütün gözleri Atina’daki sendikal buluşmaya kaydırdı.

Üç gün süren buluşmada konfederasyonun gelecek dört yılda kıta genelinde çalışanların haklarını koruyup geliştirmek adına izleyeceği stratejilerin şekillendirildiği bir "Atina Manifestosu" hazırlandı.

Manifestoda; 

-Yükselen sağ ve onların dar milliyetçi ittifakları ile mücadele etmek, sosyal bir Avrupa için direnmek, işsizlikle, artan eşitsizlikle, güvencesiz iş ve kemer sıkma politikalarına karşı mücadele etmek, daha güçlü sendikalar ve daha fazla üye için daha fazla temel görev olacaktır.

- AB ve IMF tarafından dayatılan kurtarma paketleri endişe yaratmakta. Kemer sıkma politikaları daha fazla işsizlik ve borç yükü anlamına gelmekte.

-Kamu sektöründeki ücretlerin aşağıya çekilmesi, emeklilik haklarında geriye gidiş kabul edilemez.

-Avrupa düzeyinde sendikal gündemin etkisini geliştirmek için kampanyalar örgütlenecek, sosyal diyalog mekanizması ve sivil toplum ittifaklarından yararlanılacak… vb gibi bazı tespit, talep ve öneriler yer aldı.

Açıkçası hem Atina buluşması hem de sonrasında yayınlanan manifesto beklentileri karşılamaktan oldukça uzak. Sokakların her geçen gün daha da hareketlendiği, açlığın ve yoksulluğun çığ gibi büyüdüğü bir süreçte sendikal hareketin sokakla buluşamaması büyük bir eksiklik. 

Egemen sınıflar siyasi ve ekonomik krize ortak bir mücadele hattı oluştururken, krizin asıl mağdurları olan çalışanların yaşananlar karşısında enternasyonalist mücadele ve dayanışmayı yükseltecek, sokağın sesine kulak verecek kararlar almaması hayal kırıklığı yarattı.

Sokakların zapt edildiği, gençlerin meydanlarda sabahladığı yeni bir 68 ruhundan bahsedildiği bir mücadele hattında sendikal mücadelenin sokaklardan yükselen tepkilere kulak kabartması ve gençlerin "ayaklanın" çağrılarına enternasyonalist bir dayanışma ruhuyla cevap vermesi acil bir ihtiyaç.

Politik mücadelenin “zinde kuvveti” olması gereken işçi sınıfının bir an önce üzerindeki ölü toprağını atarak, sokakla bütünleşmesi hem sendikal hareketin geleceği hem de neoliberal saldırılara dur denilmesi açısından olmazsa olmaz bir zorunluluk!

****

G8 zirvesine karşı Guiliani'nin ruhuyla sokağa!


Fransa'nın Atlantik kıyısındaki Deauville kasabası 26-27 Mayıs'ta yeni bir emperyalist buluşmaya ev sahipliği yapacak. "Küresel köyün efendileri" dünyaya yeni bir şekil vermek üzere toplanacak. Sermayenin çıkarları doğrultusunda yeni kararların alınacağı G-8 Zirvesi geniş halk kitleleri için açlık, yoksulluk ve işsizlik demek.

Egemenler toplanadursun emek cephesinde de hazırlıklar tamamlanmak üzere. Emperyalist buluşmaya karşı hazırlıklar tam gaz sürüyor. Emekçiler savaş ve küreselleşme karşıtlarıyle birlikte 10 yıl önce İtalya'nın Cenova kentinde ilk kez düzenlenen G8 zirvesine karşı sokağa çıkan ve polis kurşunuyla yaşamını yitiren İtalyan genci Carlo Guiliani'nin ruhuyla sokağa çıkmaya hazırlanıyor. Yasak kasaba Deauville'e birkaç kilometre yakınlıktaki Le Havre'de gösteriler çoktan başladı.

Asıl gösteriler zirve günü yapılacak ve eş zamanlı olarak birçok batılı başkentte de alanlara çıkılacak. Sokaklar emperyalist zirveye bileniyor. İşçiler, emekçiler, antifaşistler, küreselleşme karşıtları, işsizler, yoksullar, eşcinseller savaş karşıtları kısacası dünyanın tüm "lanetliler"i bir kez daha Guiliani'nin ruhuyla sokağa çıkmaya hazırlanıyor. Dünyanın neresinde olunursa olsun emperyalist zirveye hayır denmeli ve egemenlerin geleceğimizi çalmalarına dur denilmeli.